Silahlar ve lağım fareleri

  • GİRİŞ17.07.2021 11:18
  • GÜNCELLEME17.07.2021 11:20

Savaşta yenik düşenlerin mağlubiyetlerini kendi kitlelerine izah etmek için türlü yalanlara başvurması normal karşılanabilir. Çünkü kibirle çıktıkları yolda, neden yenik ekin yaprakları gibi savrulduklarını taraftarlarına anlatmak zorundadırlar.

Fetullah’ın teröristleri 15 Temmuz günü halka karşı başlattıkları savaşta mağlup oldular. Milletin zaferi o kadar görkemliydi ki, teröristler sadece ezilmediler, sığındıkları lağım çukurlarında yakalandılar, derdest edildiler, gasp ettikleri üniformaları dahi üzerlerinden çıkartılıp donlarıyla “bu millet tarafından” adalete teslim edildiler.

Bu yüzden kaçtıkları Avrupa ve Amerika’dan, Türkiye’ye karşı biriktirdikleri nefreti kusmalarını; halka karşı yaptıkları katliamı gölgelemek için yalan ve iftiralara başvurmalarını anlayabiliriz.

Anlayamadığımız şey AK Parti İstanbul İl Başkanlığı darbeciler tarafından işgal edildiğinde başkan koltuğunda oturan Selim Temurci gibilerinin bugün FETÖ’cülerin uydurduğu yalanları sırf “1 dolarlık” siyasi menfaat uğruna tekrarlamalarıdır. AK Parti’den kovulduğunda soluğu kendisini o makama getiren Davutoğlu’nun yanında alsa da Temurci, darbe girişiminden sonra AK Parti’de 1,5 yıl daha görev yapmıştı.

FETÖ’cülerin uydurduğu “100 bin kayıp silah” yalanını, Sedat Peker’in iddialarıyla süsleyip CHP’nin televizyonunda dillendiren bu kişinin “bu kadar kısa bir sürede” bozguncuların safına geçtiğine nasıl inanalım?

Peker “darbeden 20 gün sonra bir araba bagajına sığacak kadar silahı AK Parti Gençlik Teşkilatı’na verdiler” şeklinde mesnetsiz bir iddia ortaya atarken, Temurci “darbeden önce milleti birbirine kırdırmak için silah dağıtıldığı” katmerli yalanını nasıl gündeme getirir? Peker’in dahi söylemediği sözlerden üretilen yalanı paylaşmak için insanın nasıl bir karaktere sahip olması gerekir?

Zaferimizi gölgelemek için üretilen sözleri siyasilerin ağızlarından duymuştuk. Darbecilerin tanklarının açtığı yolda ilerleyip, sonucu kahvesini yudumlarken takip eden Kılıçdaroğlu’nun “tiyatro” söylemi bile bu iftiraların yanında sönük kalır.

251 insanın şehit olduğu bir savaş gününde, tankları, topları, uçaklarıyla saldıran gözü dönmüş düşmanı bir bagaj dolusu silahla durdurabildiyse, helal olsun bu millete.

Bir de şöyle bir gerçek var: O gün iddia edildiği gibi, halka yüz bin silah dağıtılsaydı, güvenlik güçleri tek bir teröristi bile gözaltına almayı başaramazdı. Oysaki çoğunluğu üniformalı 4 bin 890 FETÖ’cü terörist bugün işledikleri suçların cezasını cezaevlerinde çekiyor, üstelik tek parça halinde…

Murat Özer / Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat