Dolarla birlikte kimler çöktü?

  • GİRİŞ25.12.2021 11:24
  • GÜNCELLEME25.12.2021 13:22

İktidarın faizci rantiye düzenine savaş açmasıyla başlayan “döviz krizi”, Cumhurbaşkanımızın yeni ekonomik model kapsamında aldığı bir dizi tedbirle nihayete ermiş görünüyor. Dövizin Türk Lirası karşısında hızlı çöküşünü Erdoğan’ın konuşması sonrası milletin iktidara güven duymasına bağlamayanlar, “dolar çıkarken dış güçler masalına inanıyordunuz, şimdi düşerken neden Erdoğan’a mâl ediyorsunuz” diyerek aslında içine düştükleri sefaleti örtmeye çalışıyorlar. Fakat nafile..

Dövizin hiçbir ekonomik gerçekliğe uymayacak şekilde hızlı yükselmesinin sebebi, Cumhurbaşkanımızı aldığı kararlardan caydırmak için küresel para baronlarının ve ülkemizi üretim merkezi olarak görmek istemeyen sömürgecilerin başlattığı “kara propaganda” savaşıydı. Türkiye tarihinin en büyük ihracat rakamlarına ulaşıp, cari açığını yıllar sonra ilk kez kapattığı, büyüme rakamları dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinin üzerine çıktığı bir dönemde yapılan bu saldırının temelini “ülkeye güven duygusunu” zedelemek oluşturuyordu.

Köpürtülen bu felaket senaryosuyla TL hızla değer kaybederken insanlar birikimlerini koruyabilmek, bazı fırsatçılar ise çabuk yoldan köşeyi dönebilmek için dövize hücum edince dolar astronomik olarak yükselmişti. Hızlı bir şekilde düşünce ise insanlar değerini yitiren her şeyden kaçtıkları gibi dolardan da kaçıp yine TL’ye sığındılar.

Son bir ayda yaşadığımız tecrübe oldukça öğretici oldu. Böylece ekonomide milli bir kurtuluş savaşı başlattığımız bu günlerde tüm kesimler yıllardır dillendirdikleri iddialarıyla test edildi.

Kılıçdaroğlu ve yoldaşlarını biliyoruz. Onlara göre ekonominin iyi olması Batı’yla kurulan ilişkilerin iyiliğine bağlı. AİHM kararlarını uygular, Demirtaş’ı serbest bırakır, Suriye ve Irak’ta PKK’ya karşı verdiğimiz mücadeleyi durdurur, Kıbrıs’ta Rumlarla birlikteliği savunur, Libya’dan, Kafkaslar’dan elimizi çeker ve denizlerimizde doğalgaz arama faaliyetlerimizi bitirirsek Batı’ya “güven” veririz; Böylece ekonomimiz düzelir. Bu çözüm aslında oldukça tanıdık. Ülkemiz işgal edildiğinde Damat Ferit ve Boris Johnson’ın dedesi Ali Kemal gibiler de benzer şeyler söyleyip İngiliz’in boyunduruğu altına girmemizi önermişlerdi. Daha insaflıları kurtarıcı olarak ABD’yi görüyorlardı.

Fakat bir de “Edirne’yi Enver kurtaracağına Bulgar’ın olsun” diyen sözde hilafetçiler ile “İzmir’i Kemâl’in askerleri alacağına Yunan’da kalsın” diyen sözde şeriatçıların torunları var.

Onlar, ömrünü faizci sömürü düzeniyle mücadeleyle geçirmiş Erbakan Hoca’nın koltuğunda oturduklarına aldırış etmeden “Alkol komasına girmiş bir insana alkolü yasaklayamazsınız. Vücut alkol istiyor. Şu an Türkiye'nin bulunduğu ortamda da faizden kaçamazsınız” diyebildiler.

Bazıları ise Türkiye’nin şeriat devleti olmadığını, ekonominin İslam’ın öğretilerine göre düzenlenemeyeceğini söyleyebildi, başındaki sarıktan utanmadan.

İslam’ı sakalın uzunluğuna, sarığın miktarına hapsedip, “dünya yansa, ülke batsa umurumda değil, yeter ki tekkem dönsün” diyenler İstiklâl Harbi’nde nasıl Kuvvayi Milliye’ye cephe açtılarsa, bugün de üretimimizi baltalayan sömürüye karşı başlattığı savaşta Erdoğan’ı yalnız bıraktılar.

Fakat Allah herkesi kendi iddiasıyla imtihan eder. Bu savaşta sadece darbeci para baronlarının kapısında himmet dileyenler değil, 80 yıl “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” diye bağırdıktan sonra, Ayasofya’yı secdelerle buluşturan Erdoğan’ı görünce hırsından yumruklarını ısıran “din bezirgânları” da bozguna uğradı.

Diriliş Postası

Yorumlar4

  • 1299 4 yıl önce Şikayet Et
    Cubbeli
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Levent 4 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık. Başında sarıkla yorum yapan kim çok merak ettim.
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • cevap 4 yıl önce Şikayet Et
    Cubbeli ahmet sanirim
    Toplam 3 beğeni
  • S o 4 yıl önce Şikayet Et
    Cübbeli Ahmet hoca
    Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat