Bir Nesle Mensubiyetin Hikayesi

  • GİRİŞ18.02.2020 09:13
  • GÜNCELLEME19.02.2020 09:24

İçinde büyüyüp şekillendiği bir nesle gönülden bağlılığın öyküsü ancak bu kadar güzel kaleme alınabilir. Okudukça hayranlık duyuyorsunuz. Kitabın sayfaları ilerledikçe hem duygulanıyor hem de bu günlerimize damgasını vurmuş bir neslin yetiştiği psikolojik, sosyal ve kültürel ortam hakkında çarpıcı gözlemlere şahit olup olabildiğince bilgileniyorsunuz.

 

 

Prof. Dr. Celal Kırca’nın İmam Hatip Okullarının kurulduğu günlerdeki öğrencilik hayatından bu günlere dek uzanan anılarını kaleme aldığı bir kitaptan bahsediyorum. Bu kitap sizi kolunuzdan tuttuğu gibi 1960’lı yıllara götürüyor. Oradan akıl ve gönül heybenize inci ve mercan yükleyip tekrar günümüze getiriyor.

Hayat hep ileriye gider. İnsanın gönül heybesinde ise geçmişte yaşadıklarından gönül perdesine yansıyan belirgin izler vardır sadece. Çocukluktan itibaren akıp giden zaman içinde yaşanan doğrular, yanlışlar, sevinçler, hüzünler, hayal kırıklıkları, başarılar ve umutlar, tecrübe denen hayat perdesinin üzerine billur bir nakış misali özenle işlenir. Bu yüzden dünyaya dair kalıcı izler bırakmayı başarmış insanların hayat hikayeleri her zaman ilgimi çekmiştir. Bu merakım medeniyet tarihimizin önemli şahsiyetleriyle ilgili otobiyografik romanlar yazmama vesile olmuştur.

 

 

Adresime gelen kitabın “Bir Nesle Mensubiyetin Hikayesi/Anılar ve Düşünceler” adını taşıması beni hem bu yönüyle sevindirdi hem de tanıdık bir isimden gelmesi beni ziyadesiyle mutlu etti.

Kitap, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yıllarında duruşu, nezaketi, çalışkanlığı ve hamiliği ile her daim bizlere örnek olmuş Sevgili Hocam Prof. Dr. Celal Kırca imzasıyla Çamlıca Yayınları’ndan çıkmış ve adıma imzalanıp adresime gönderilmişti. İtiraf etmem gerekir ki oldukça hacimli bu kitabı kimi zaman tebessüm ederek kimi zaman tefekkürle bazen de hüzün bulanmış gözyaşlarıyla kısa sürede okuyup tamamladım. Uzun bir süre de okuduklarımın tesirinde kaldım.

Bu kitap, Giresun ili Espiye İlçesi Cibril Mahallesi’nde ilkokulu bitirdikten sonra okumak için İstanbul’a giden ancak okumaya yol bulamayıp sırasıyla tornacılık, elektrikçi çıraklığı, fabrika işçiliği, limon ve su satıcılığı ile sonrasında pazarcılık yaparak yeni hayatına tutunmaya çalışan bir Anadolu gencinin ibretlik yaşam öyküsü. Bütün bu işlerde çalışırken okumaya olan açlığın ve hasretin dile geldiği satırlar ise yürek burkan cinsten. İşte böyle zamanlarda Küçük Celal öğle ve ikindi vakitlerinde babası ile İstanbul’un büyük camilerinden birine gidip vaaz dinleyerek okumaya olan hasretini bir nebze de olsa dindirmeye çalışır.

Küçük Celal’in en büyük arzusu okumak ve bilgi sahibi olmaktır.

Bu camide vaaz dinlerken İmam-Hatip diye bir okulun varlığını öğrendiklerinde Celal’in hayatında yepyeni bir sayfa açılır. Bu okula kayıt şartlarını yerine getirerek 1960 yılında İstanbul İmam- Hatip Okulu’na girer. Çok arzuladığı okumanın ilk basamağına adımını da böylece atar.

Akıl ve gönül heybesini arı gibi her çiçekten bal alarak doldurmaya koyulan talebe Celal çok şanslıdır. Zira o zamanlar İmam- Hatip Okulu’nda Hayrettin Karaman, Mehmet Sofuoğlu, Tayyar Altıkulaç, Bekir Topaloğlu, Hüseyin Hilmi Işık, Muhammed Eroğlu ve Emin Işık gibi hocalar ders vermektedir. Bu yıldız isimlerle tanışıp ders alma fırsatını bulmuştur. Ardından İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü kazanıp okuma sevdasına dair ilim yolculuğunun basamaklarını hızla tırmanmaya devam eder. Burada ise Mahir İz, Yusuf Ziya Kavakçı, Ali özek, Osman Pazarlı, Muhammed Tanji ve Abdülkadir Karahan gibi bal yapan pek çok değerli hocadan dersler alır.

Celal Hoca’nın çocukluk, gençlik ve enstitü yıllarına ait hatıraları her dem canlı ve her daim tazeliğini koruyan cinsten.

Tanıştığı kişiler, yaptığı gözlemler, yaşadığı maceralar ve özel görüşmeleri aynı bugün oluyormuşçasına canlı ve heyecan yüklü. Hoca, okuduğu sınıfların öğrenci listelerinden tutun da ders gördüğü hocalara ve o anları kareleyen resimlere kadar her detayı gelinlik kızın çeyiz sandığı gibi özenle saklamış ve mükemmel bir düzen içerisinde görücüye çıkarmış kitabında.

Nihai amacı ideale yürümek, ideale doğru yolculuk yapmak.

Celal Hoca’nın İmam- Hatip yıllarındaki anıları bugün bu okullarda okuyup kendine yol çizmek isteyen bütün öğrenciler için harika bir rehber mahiyetinde. Bu okulları dert edinen okul yöneticilerden tutun da merkez teşkilatına kadar güçlü nesiller yetiştirme amacı taşıyan herkesin bu konuda dişe dokunur çalışmalar yapması ve Hoca’nın hayatından sunduğu muhteşem kesitleri bu öğrencilerin gündemine taşıması gerekir diye düşünüyorum. Zira Hoca’nın ilk vaaz heyecanından tutun da MTTB ve İlim Yayma Yurdu anılarına ve bu dönemde yaptığı çalışmalara kadar içinde yer aldığı her bir olay, zorlu hayat yolculuğunda yarınlara umutla bakan idealist bir İmam- Hatipli ruhunun psikolojik tahlilinin yanında büyük bir vukufiyetle bu okulların kurulduğu dönemin sosyolojik analizini de içeriyor.

Hoca’nın Yüksek İslam Enstitüsü yılları ise bir Anadolu gencinin İstanbul acemiliğini atmasının ardından kültürel anlamda ne tür adımlara yönelmesi gerektiğinin yol haritası gibi.

Acemilik dediğim şey Celal Hoca’nın okul müdürünün evine arkadaşlarıyla birlikte yemeğe gittiklerinde yedikleri zeytinlerin çekirdeklerini ne yaptıklarına dair gülümseten anısıyla ilgili. Kültürel çalışmalara gelince İstanbul İmam Hatip Lisesi mezunlarının çıkardığı Tohum dergisinde yaptığı çalışmalar, yayınladığı röportajlar, düzenledikleri etkinlikler, hocalarının tavsiyeleriyle sürekli gelişim ve değişime açık bir hayat tarzı, Marmara Kıraathanesinde katıldığı sohbetler, orada dinlediği münevverler ve daha niceleri.

Celal Hoca, “İdeale Yolculuk” adını verdiği üçüncü bölümde İstanbul’un çiçekli bahçelerinde bin bir emekle elde ettiği tecrübeleri Ordu Merkez Ortaokulu Din Dersi Öğretmeni olmasıyla birlikte hayata geçirmeye başlar.

Bu andan itibaren yaşadıkları ise meslektaşlarına altın tepside sunulmuş bir hazine gibi. Celal Hoca’nın Din dersi öğretmeni olarak öğretmenler odasında karşılaştığı farklı durumlara yönelik geliştirdiği özgün çözümler, Ordu İmam Hatip Lisesi Meslek dersleri öğretmenliği yaptığı sırada karşılaştığı sıra dışı olaylar, Gölköy İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü esnasında yaşadıkları, bütün meslektaşlarına olduğu gibi öğretmenliğe gönül veren herkese de yol gösterici bir özellik taşıyor.

Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü Tefsir Asistanlığının ardından İlahiyat Fakültesi öğretim üyeliğine oradan profesörlük ve dekanlığa dek uzanan hayatını kendi ifadesiyle “helal, temiz, doğru, güzel ve denge” kavramları üzerine inşa eden Celal Kırca, bireysel hayatında bütüncül düşünmeyi ve ilke merkezli yaşamayı hayat felsefesi olarak benimsemiş ülkemizin yetiştirdiği değerli bir aydındır. Birikimlerinden bir sentez yaparak kendi düşünme tarzını oluşturmuş Celal Hoca’nın yayınlanmış pek çok kitabının yanında sayısız makalesi, ulusal ve uluslararası sempozyum bildirileri, panel ve konferansları mevcut. Elime ulaşan son kitabı ise “Hayatın İçinde Hayatla Birlikte Kur’an’ı Anlama (Sorunlar ve Çözümler)” adını taşıyor.

Emekli olduktan sonra da çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettiren Celal Kırca’nın yazdıkları, tecrübeleri, anıları ve örnek kişiliği büyük savrulmalar yaşadığımız bu günlerde hepimizin gönlüne bahar meltemi gibi dokunacak güzellikte ve bizlere bir şeyler söyleyecek özellikte. Değerini bilmek lazım.

Zira değerlerini bilmeyenlerin hiçbir değeri olmaz.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel Gündoğdu

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar3

  • Hüseyin Bektaş 4 yıl önce Şikayet Et
    Mürsel hocam büyük bir zevkle okudum kaleminize sağlık. İlk fırsatta kitabı temin edeceğim ve okuyacağım. Celal hocama da burada hayırlı ve sağlıklı ömürler diliyorum.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Emine 4 yıl önce Şikayet Et
    Bu güzel hayatı bize tanıttığıniz için teşekkürler
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Hikmet Yıldız. 4 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkürler Mürsel hocam. Ksleminize ve yüreginize saglık.. Bir imam hatipli olarak çok duygulandım. Ssygılar
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat