Aydınlık Yarınlarımızın Doğum Sancıları

  • GİRİŞ03.03.2020 09:48
  • GÜNCELLEME04.03.2020 09:42

Hazan çökmüş Osman Gazi Yurduna

 

 

Yükseklerden sulu sepken kar gelir

At sürmüşken dört kıtanın ardına

 

 

Anadolu bu yüreğe dar gelir.

Milletçe zor günlerden geçiyoruz.

Mukaddes üç ayların henüz başındayız. Günahlardan arınma, huzur ve bereket günleri bir senelik ayrılığın ardından gönüllerimizi ihya etmek için yeniden çıkıp gelmişti aramıza. Ne var ki bu kutlu günlerin esenliğine yaslanan ruhumuz, Mübarek Regaib Kandili’ni idrak ettiğimiz gece derin bir hüzne gark oldu.  

Suriye’nin İdlib şehrinde bulunan askerlerimize rejim güçleri tarafından yapılan hain hava saldırısı sonucu 33 askerimiz şehit olurken 32 askerimiz de yaralandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum.

Zor bir coğrafyadayız ve oldukça zor günlerden geçiyoruz.

Bu zor günlerin, ülkemizin daha güçlü yarınlarının doğum sancıları olduğunu hatırdan çıkarmamak lazım. Zira her doğum sancılı olmakla beraber yepyeni umutlara sayısız kapılar aralayandır aynı zamanda.

Geleceğimizi doğrudan ilgilendiren ve bizi gelecekte daha kuvvetli söz sahibi yapacak hamlelerde milletçe bir ve beraber hareket edebilmenin ülkemizin daha müreffeh yarınlara ulaşmasında en etkili yol olduğu şüphesizdir. Bu yüzden İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?” adlı şiirini bugünlerde daha fazla okumalı ve böylesine netameli günlerde milletçe ortak hareket edebilmenin yolları aranmalıdır. Adı geçen şiirin en çarpıcı beyiti şudur;

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”

Bu birlik ve beraberlik olgusu, şanlı milletimizin tarih boyunca kurduğu bütün devletlerin en önemli kuruluş ilkesi olmuştur. Geriye doğru üç kuşak gidecek olursak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurup Kurtuluş Savaşı’nda milletimizi zafere götüren irade, bu vatanı seven herkesin aynı idealler etrafında bir araya gelmesiyle oluşup şekillenmiştir. Yine Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş ilkesi, dağınık halde bulunan Türk beylerinin büyük bir çınarın altında birleşme idealiyle kökleşip filizlenmiştir.

Büyük Selçuklu’nun kuruluşu ise hem Osmanlı’ya hem de Türkiye Cumhuriyeti’ne ilham veren bu çelik iradenin ana kaynağıdır. Şöyle ki;

Türk obaları arasında birlik ve beraberliği sağlayan Tuğrul Bey, 1040 yılında Gaznelilerle yapılan Dandanakan savaşını kazanıp Büyük Selçuklu’yu kurma idealini gerçekleştirir. Hemen ardından Tuğrul Bey, Merv Şehri’nde büyük kurultayı toplayarak tarihi bir konuşma yapar. Türk cihan hakimiyeti mefkuresinin gönüllere ilmek ilmek nakşolduğu bu tarihi kurultayda Tuğrul Bey, büyük bir sahnede on binlerin önüne çıkıp devletin kuruluş ve var oluş ilkesini veciz bir örneklemeyle açıklar.

Tuğrul Bey, coşkulu bir kalabalığın önündedir. Büyük bir sahnenin üzerinde ordusunun ve ahalinin zafer naralarına kulak kesilmektedir. O esnada sahnede yanında bulunan kardeşi Çağrı Bey’den eline bir ok almasını ister. Hiç kimse Tuğrul Bey’in ne yapmak istediğine bir anlam veremez. Ardından kardeşinden bu oku kırmasını isteyince kalabalığın merakı daha da artar. Çağrı Bey, tereddüt etmeden elindeki oku ortadan ikiye kırar. Hemen ardından Tuğrul Bey, kardeşi Çağrı’dan kırılan parçaları yan yana getirerek ikisini birden kırmasını ister. Ahali heyecanlanmış ve bu durumun nereye varacağını iyice merak etmeye başlamıştır.

Çağrı Bey, biraz zorlansa da yan yana iki parçayı kırmayı da başarır.

Sonra kardeşinden dört parçayı birleştirerek kırmasını ister Tuğrul Bey. Bu alışılmadık gösterinin akıbeti nedir diye meraklar daha da kabarmıştır. Yoğun tezahürat arasında yan yana dört parçayı kırmaya çalışır Çağrı Bey. Ancak ne kadar uğraşsa da bir türlü kırmaya muvaffak olamaz.

Kalabalık derin bir sessizlik içindedir. Herkes bu olayın sebebinin ne olduğuna kilitlenmiştir.

Böyle bir anda Tuğrul Bey, kırık dört parça oku eline alarak olanca inanmışlığıyla yukarı kaldırır. İşte o vakit gür sesiyle devleti kuran ve devletin var oluşunun kaynağı olan temel ilkeyi haykırır büyük kalabalığa;

“İşte böyle bir arada olursak bizi hiç kimse kıramaz.”

Bu birlik ve beraberlik ideali Selçuklu’yu büyütüp emzirerek devasa bir cihan devleti yapmıştır. Selçuklu, bu ana ilkeyle dünyaya uzun yıllar nizam vermiş, dahası bu kuruluş ilkesine dayanan iradesiyle Türk cihan hakimiyeti mefkuresinin çelik kapılarına dayanmıştır. Sonra bu miras Osmanlı’ya şimdi de Türkiye Cumhuriyeti’ne devrolmuştur.

Cumhuriyeti kurduktan sonra neredeyse yüz yıl geçti. Çok vakit kaybettik. Pek çok dönüm noktasını teğet geçtik. Şimdi yeni bir yol kavşağındayız. Bu yüzden zor ve netameli günlerden geçiyoruz dedik. Hemen ardından da bu zorluk, büyük yarınlarımızın doğum sancılarıdır diye ekledik.

Böyle bir dönüm noktasında dünyanın iki sömürgeci ve plan kurucu ülkesi ile onların işbirlikçileri arasında sıkışmışlığımızı aşabileceğimiz tek yol, kendi tarihimizden alacağımız güçlü ilham ve kendi kabiliyetlerimizle bu yeni çağa emin adımlarla yürüyebilecek azim ve kararlılığımız olacaktır. Bugün başımıza neler geliyorsa ve attığımız her adımın önüne daha büyük engeller çıkarılıyorsa bunun tek sebebi böyle tarihi bir dönüm noktasında kendi ayaklarımızın üzerinde yükselme iradesi sergiliyor oluşumuzdandır.

Tarih boyunca dışardaki manilerden hiçbiri bizi yolumuzdan çevirememiştir. Dahası en büyük sorunlar her zaman içimizdeki ayrılıkçılar yüzünden yaşanmıştır. Nitekim bugün de aynı senaryoyla karşı karşıyayız.

İdlib’de yaşadığımız askerlerimize yönelik menfur saldırı sonrasında ülkemiz adeta tek yürek olmuş ve bu acıları paylaşarak milletimizin yarasına bir nebze olsun merhem olmaya çalışmıştır. Mecliste gurubu bulunan AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yayınladıkları ortak bildiriyle milletimize baş sağlığı dilemiş, yaşadığımız acının büyük olduğundan hareketle bu saldırıyı gerçekleştirenleri şiddetle ve nefretle kınamıştır. Ancak mecliste gurubu bulunan HDP, ipe sapa gelmez bahaneler öne sürerek bu ortak bildiriye imza atmamıştır.

TBMM’de gurubu bulunan HDP, birçok vilayette şehit cenazelerimizin olduğu böylesine zor günlerde bu milletin yanında yer alma erdeminden yoksun kalarak bu ülkenin partisi olmadığını, kökü ve ipi dışarılarda bulunan ayrılıkçı bir yapının temsilcisi olduğunu adeta ispat etmiştir.

Asırlardan beri etle tırnak misali birbirine kenetlenmiş Türk ve Kürt kardeşliğini yerle yeksan ederek bu ülkede siyaset yapmaya çalışan bu ayrılıkçı yapı, bu tavrıyla hem siyaseten hem de vicdanen iflas etmiştir.

Bu zor ve netameli günlerde birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Allah milletçe birlik ve beraberliğimizi daim eylesin.

Daha aydınlık yarınlara efendim.

Tuzak kurdu bütün dünya bu yurda

Fitne girdi parçalandık ard arda

Sakarya’da savaşmışken sırt sırta

Bu ihanet bu millete kor gelir.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar1

  • Tamer 4 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık sayın hocam
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat