Bu Salgın En Çok Kimleri Tehdit Ediyor?

  • GİRİŞ12.05.2020 08:49
  • GÜNCELLEME13.05.2020 09:04

2020 senesi şimdiden hafızalarımıza korku yılı olarak kazınmış durumda.

 

 

Bu yılın başından itibaren yaşanmaya başlayan artçı sarsıntıların ardından bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, insanlığı hiç de alışık olmadığımız bir korku sarmalına hapsetti. Önce gündelik alışkanlıklarımızın pek çoğunu terk etmek zorunda kalıp evlerimize çekildik ardından da kendimizle baş başa kalıp yeni alışkanlıklarla yüzleşmeye başladık.

Bu virüs salgınının sebebiyle ilgili tartışmalar bütün dünyada olanca hızıyla devam ediyor. Kimimiz bunu dini hayattan uzaklaştığımız için Yüce Allah’ın bizlere ilahi bir uyarısı olarak yorumlayıp bu salgını bir imtihan vesilesi olarak değerlendiriyor kimimiz de bu virüsün laboratuvarlarda kasıtlı olarak üretildiğini ve dünyanın geleceğine yeni bir nizam verebilmek için bütün insanlığın başına musallat edildiğini düşünüyor. Her iki bakış açısı için de elimizde yeterince malzeme var aslında. Olaya nasıl yaklaşırsak yaklaşalım bu durumdan salimen çıkabilmemizin tek yolu bu süreçte yaşananlar üzerine inceden inceye düşünmek, aklımızı kullanıp tefekkür etmekten geçiyor. Eğer bu olay Allah’ın bize bir uyarısı ise neden böyle bir uyarıya muhatap olduğumuzu düşünüp anlamamız ve sıkı bir özeleştiri yaparak bundan sonraki hayatımıza bu doğrultuda devam etmemiz lazım. Yok eğer bu olay Allah’ın başkaları eliyle başımıza musallat ettiği bir şeyse yine bu kirli ellerin dünyanın geleceğine dair sinsi planlarını anlamamız, bunun için de aklımızı yoğun bir şekilde kullanıp insanlığın geleceğine dair kafa yormamız gerekir.

 

 

Bu virüs salgınının sebebi ne olursa olsun ayan beyan görünen o ki bundan sonraki hayatımız asla eskiden beri süregelen alışkanlıklarımızla, eski tutum ve davranışlarımızla devam etmeyecektir.

Bu yüzden ilk yapılacak iş virüs salgınına karşı gerekli bütün önlemleri almak ve ahaliyi bu salgınla yaşamaya alıştırmanın bütün yollarını devreye sokmaktır. Sağlık Bakanlığımızın, bilim kurulumuzun ve değerli bilim adamlarının aylardan beri yaptığı uyarı ve alıştırmalar bu hususta takdire şayandır. Lakin salgından sonra dünyada neler olabileceğiyle ilgili müthiş bir bilinç kaybı yaşadığımız da ortada. Dünyayı sömürmekle değil imar etmekle emr olunmuş, renk, dil, din ve coğrafya ayrımı yapmadan bütün insanları muhterem gören alternatif bir dünya düzeninin en güçlü temsilcisi olan bizler, bu salgında boğulmadan bugün dünyanın hangi dengelerinin yok edilmeye çalışılıp yarınlarda bunun yerine nasıl bir düzenin getirilmek istendiğine dair tefekkür algılarımızı sonuna kadar açmak ve alnımızı çatlatıncaya kadar dünyanın geleceği üzerine düşünmek zorundayız. Zira dünyada parayı ve teknolojiyi elinde tutan bir avuç insanın gözümüzün içine soka soka reklamlarını yaptığı gelecek tasarımlarına baktığımızda bu günlerde yaşadıklarımız hiç de doğal bir süreç gibi görünmüyor. Bu azgın azınlık, tasarladıkları büyük atılımlardan ve ürettikleri ileri teknolojik gelişmelerden örnekler sunarak gözlerimizi kamaştırıyor ve bizi kendilerine hayran bırakıyorlar. Ama aynı zamanda akıllarımızı başlarımızdan alarak bizi ürettikleri bu ürünlere mahkûm ediyorlar. Yakın geçmişte çocuklarımız üzerinde bunu deneyip çok başarılı oldular. Nesillerimizi ailelerinden, toplumundan ve ülkelerinden kopararak aynı şeyden zevk alan, aynı şeye sevinen ve üzülen, aynı şeyi yiyen-içen, aynı şeyi giyen ve aynı dili konuşan ortalama bir dünya insanı yapmayı başardılar. Çocuklarımız dijital teknolojinin yeni nesil oyunlarıyla bütün dünya çocuklarıyla internet üzerinden her gün görüşüyorlar. Amerikalısı, Rus’u, Alman’ı, Fransız’ı, Çinlisi aynı hat üzerinden sabahlara kadar beraberce gülüp eğlenerek kaynaşıyorlar. Çok da mutlular. Hiçbir çocuğun kendi mahallesinden, akrabasından ve çevresinden oyun ortaklığı hariç ortak bir bağı olan arkadaşlığı kalmadı artık.

Bizleri evimize kapatan bu süreç, çocuklarımız gibi bütün hepimizi bu yeni dünyaya entegre etmek istiyor. Buna karşı durabilecek orta ve ileri yaş gurubundaki herkes ciddi bir ölüm tehdidiyle karşı karşıya. Bir diğer tehdit grubu da yarının dünyasında söz sahibi olabilecek ülkeler ve bu ülkeleri yönetip ölümüne sahiplenen ülke liderleridir.

Bugün Amerika ve İngiltere başta olmak üzere virüsün ilk dalgasıyla Avrupa Birliği ülkelerine verilen göz dağının altında yatan en önemli sebeplerden birisi, kurgulanan tek dünya devleti ve dijital yeni dünya düzenine karşı oluşabilecek ulusal ölçekteki itirazların önünü alabilmektir. Eğer bu salgında bunu başaramazlarsa ikinci dalganın gelmesi o da olmazsa üçüncü ve diğer dalgaların bunu takip etmesi muhtemel olacaktır. Bu yüzden bundan sonraki süreçte yaşanacak güçler savaşına ve yeni virüs dalgalarına her açıdan hazırlık yapmakta büyük fayda var.

Ülkemize gelince milletin çoğunluğunun oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a uzun zamandan beri süre gelen tehditlerin altında da bu sebep yatmaktadır. Gün yüzüne çıkmayarak projelerini ele geçirdikleri dünya ölçeğindeki büyük kuruluşlar aracılığıyla hayata geçiren ve ülkelere dayatan bu sermaye odakları, “itaat et rahat et” ilkesinden hareketle dünyayı şekillendirmeye çalışmakta, dünyada kendilerine ortak olacak kudrette hiçbir güç istememektedir. Son yıllarda demokrasimizin başına musallat olan türlü hadiseleri, sanal girişimleri, çekilen operasyonları ve 15 Temmuz hain darbe girişimini de bu olaylardan bağımsız değerlendiremeyiz. Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu sıkıntılı süreçte ülkemizin, sergilediği olağanüstü başarılara rağmen en büyük talihsizliği içerden cahilane, dışardan zalimane söylemlerin bu mihrakların değirmenine kovalar dolusu su taşıyor olmasıdır. Ülkemizin, kendi kararlarını kendisinin almaya başlaması, kendi ayakları üzerinde durma iradesi göstermesi ve kendi göbeğini kendisinin kesmeye talip olmasının ardından başına örülmeye çalışılan bin bir türlü dolap, dün olduğu gibi eğer bizi itaat ettiremezlerse bundan sonra da artarak devam edeceğe benziyor.

Unutulmamalı ki bu milletin genlerinde büyük kriz anlarında çağa bilenmek, gücünün son damlasına kadar çağa direnmek ve ardından da yeni gelen çağa yürümek vardır. Millet olarak en büyük başarılarımız Yüce Allah’ın yardımıyla en sıkıntılı anlarımızda ortaya çıkmıştır. Yüzyılın hemen başında kazandığımız Kut’ül Amare, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı bunun en güzel örneğidir. Dünya tarihinin tozlu sayfaları, ceddimizin nice bozkırda yazdığı zafer destanlarıyla dolup taşmaktadır. Bugün de olan bundan farklı değildir. Altmıştan fazla ülkeye yaptığı tonlarca tıbbi malzemenin yanında insanına nefes aldırmak için kısa sürede üretmeyi başardığı solunum cihazları, kıtalararası olağanüstü tıbbi operasyonları ve bu virüsle sıra dışı mücadele yöntemleriyle ülkemiz, salgın sürecinin en insani, en vicdani ve en başarılı devleti olarak dosta güven düşmana korku salmaktadır. Ülkemiz, kısa sürede tamamlamayı planladığı salgın hastaneleriyle bugüne kadar yapılanlara ek olarak yeni salgın dalgalarına karşı hızla hazırlık yapmaya devam ediyor.

Bu durum insanımızın gönlünde, geleceğe dair belirsizlik, karamsarlık ve korkunun yerine billurdan bir umut huzmesi aşılıyor.

Kontrollü serbestlik düzenine geçtiğimiz bu günlerde insanlarımızın bilim kurulunun uyarılarını dikkate alarak bu sürece ve gelmesi muhtemel yeni virüs dalgalarıyla yaşamaya usulünce alışacağına yürekten inanıyorum. Zira korkuyu ancak korkuyla yüzleşenler ve korkunun üzerine olanca cesaretiyle gidenler yenebilir. 

Yarınlar, yarına bütün imkanlarıyla hazırlık yapanların olacaktır.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel Gündoğdu

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar1

  • VİRÜS FIRSATI 3 yıl önce Şikayet Et
    Batılılar Virüse rağmen hallerinden gayet memnun, Plan özünde Türkiye ve İran gibi ülkelere virüs darbesi vurmaktı olmadı,İngiltere merkezli, Ekonomimize yoklama çektiler. Türk hükumeti hazırlıksız yakalanacaktı, Devlet çökecekti batı yanlısı ittifak, iktidara geçecekti, Ters tepti. Batı ülkelerinde Virüsten ölenlerin çoğunluğu Zenci, Yabancı, Sığınmacı ve Yaşlılar, Virüs Fırsat bilip kendilerine yük gördükleri insanları imha ettiler. Batıda ölenlerin etnik kimliği, yaşı, iyi araştırılmalı. Çin de virüs un durması da koca bir yalan.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat