Dünyayı Kurtaracak Sır
- GİRİŞ18.08.2020 09:16
- GÜNCELLEME19.08.2020 09:07
Kim ne derse desin bu toplumun mayası iyilikle yoğrulmuştur.
Hemen her gün sokaklarda, televizyon ekranlarında ve sosyal medya ortamlarında kötülüğün bin bir çeşidiyle karşılaşıyor ve onun karşı konulmaz cazibesiyle yüzleşiyor olsak da görünürdeki bu vahim durum dahî toplumumuzun mayasının iyilikle yoğrulduğu gerçeğini değiştirmez ve değiştiremeyecektir de.
Bu toplum, yüz akı mesabesindeki tarihi boyunca erdemli insanın, erdemli toplumun, erdemli devletin ve erdemli bir dünyanın hasretiyle yanıp tutuşan bir toplum olmuştur. Bu asil millet, en güzel hikayelerini iyilik örnekleri üzerine inşa etmiş, en müstesna şiirlerini iyiliğin kanatlarına tutunarak yazmış, en içli türkülerini iyilik ve güzelliğe olan buram buram hasretiyle terennüm etmiş ve en eşsiz kültür eserlerini iyiliği insanın ruhuna ilmek ilmek işleyecek şekilde kaleme almış bir millettir.
Bunca zengin birikimimize rağmen eğer bizler bugün iyilikle yoğrulan toplumumuzun mayasını kötülükle ilgili ayrık otlarının sardığını düşünüyorsak bunun sorumluluğu hepimize aittir. Üstelik hiçbir kimsenin bu sorumluluktan kaçmaya hakkı yoktur. Bu vebal, bu asil mayaya layıkıyla sahip çıkamayan her birimize aittir.
Bu hayatta en çok neye önem verir ve neye yatırım yaparsanız, bütün yaşamınızı ona göre şekillendirmeye başlarsınız. Bu, birey bazında da böyledir, toplum ve devlet olarak da. Hatta dünyanın küçük bir köye dönüşmeye başladığı ve yer kürenin herhangi bir yerinde olan bir olayın anında hepimizi etkisi altına aldığı günümüzde bu durum dünya geneli için de geçerlidir.
Birey olarak dönüp kendimize bakma sorumluluğumuz vardır en önce.
Bizler, gözümüzü başkalarının üzerinden geri çağırıp bütün diğer insanlardan önce kendi hayatımızda, düşünce ve davranışlarımızda iyiliği en baş köşeye yani hayatımızın, düşünce ve davranışlarımızın en merkezine koyabiliyor muyuz? Kendi çıkarlarımızı mı önceliyoruz yoksa iyiliği mi? Kendi ihtiyacımız olduğu halde bu kısıtlı durum içinde küçük de olsa başkalarına iyilik yapabiliyor muyuz? Arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde etrafımızda olup biten iyiliklerin mi yoksa kötülüklerin mi muhabbetini daha çok yapıyoruz? Kendimize soracağımız bu tür sorular çoğaltılabilir. Bu sorulara verilecek cevaplar ise etrafımızı sardığını düşündüğümüz kötülükle ilgili ayrık otlarının vebalinde kendi payımıza düşen miktarı çok net olarak gösterecektir her birimize.
Tarih boyunca değişmeyen bazı toplumsal hakikatler vardır. Bunlar iyilik merkezli olabildiği gibi pekâlâ kötülüğe teşvik edici de olabilir.
Örneğin, devlet ve millet olarak kültüre yatırım yapar ve her ortamda onu değerli kılarsanız bütün toplumun ilgisi kültür üzerine yoğunlaşmaya başlar. Bu sayede kültürlü insanlardan oluşan donanımlı bir toplum olursunuz. İlme ve ilim adamına üst düzeyde değer verirseniz bütün toplumun ilgisi hemen o tarafa doğru meyleder. Bu sayede hem çok kıymetli alimleriniz hem ilim sevgisiyle yanıp tutuşan bireyleriniz olduğu gibi hem de ilimde büyük mesafeler kat etme şansına sahip olursunuz. Sanatı baş tacı ederseniz göz açıp kapayıncaya kadar insanların ilgisi oraya akmaya başlar. Böylece ince ruhlu, duyarlı ve nezaketli bireyleriniz olduğu gibi sanat ruhuyla donanmış asil bir millet olursunuz.
Yine parayı ve makamı insanların gözünde değerli kılarsanız toplumun bütün ilgisini hemen bunların üzerine çekersiniz. İnsanlar parayı elde edebilmek için her türlü yolu mübah görmeye, makam- mevki sahibi olmak için bin bir türlü entrika ve fırıldak çevirmeye başlar. Şöhreti baş köşeye koyup toplumun gözünün içine sokarsanız bütün insanlar şöhret sahibi olabilmek için her türlü meşru- gayrı meşru yolu denemeye, bu uğurda hiçbir sınır tanımamaya ve bütün kuralları yok saymaya başlar. Böylece kendi ellerinizle pek çok kötülüğün kapısın açmış olursunuz.
Bu sorunların bir kısmı dünya üzerinde hüküm sürüp parayı merkeze alan kapitalist sistemin ürettiği ve bütün insanlığa dayattığı problemlerdir. Ne yazık ki dünyamız bu anlamda iyilik ve güzellikten yana en talihsiz dönemlerinden birisini yaşıyor. Parayı, şöhreti, şehveti, makam ve mevkii, gösterişi, lüks ve şatafatı, görüntüyü ve albeniyi bütün dünyaya dayatan ve insan hayatının merkezine ısrarla bunları dikte eden korkunç bir küresel yapıyla karşı karşıyayız.
Peki buradan bir çıkış yolu var mıdır?
Elbette vardır. Bütün olumsuz gidişata ve görüntüye rağmen bizim birey ve toplum olarak bu buhrandan her zaman kurtulma şansımız mevcuttur. Üstelik dünyada bu konuda en şanslı toplum biziz.
Hani dedik ya bu toplumun mayası iyilikle yoğrulmuştur diye. İşte hayatın her alanında bu hakikati hatırlatacak küçük dokunuşlar yapmak bile toplumumuzda çok büyük iyilik dalgalanmaları meydana getirebilir. Çünkü insanımızın kahir ekseriyeti çevrelerinde olup biten kötülüklerden son derece muzdarip durumda. Hemen herkes toplumun böyle bir durumda olmasından yaka silkiyor. Toplumda kötülüklerin yaygınlaşıyor olması hepimizin ortak kaygısı haline geldi artık. O yüzden herkes çözümün bir parçası olmaya dünden hazır.
Bu noktada basın yayın organlarımıza iyilik haberlerini çoğaltıp kötülük haberlerini en aza indirmek gibi hayati bir görev düşüyor. Bunun yanında eğitim sistemimizi iyilik temeli üzerine yeniden kurgulamamız gerekiyor.
İyilik dokunuşlarına gelince bunlar neler olabilir? İlki bireysel ikincisi de genel bir örnekle yazımızı tamamlayalım.
Bireysel örneğimiz Diyarbakır’dan. Hani dedik ya toplumumuzun mayası iyilikle yoğrulmuştur diye. İşte bunun en güzel ispatı. 'İyilik yapan çocuklara tablet vermek' konulu sosyal deneyde Diyarbakırlı çocuklarımızın tutum ve davranışları toplumumuzu derinden etkilediği gibi tüylerimizi de diken diken etti. Tarihi Sur İlçesinin sokaklarında yapılan bu deneyde İstanbul'dan geldiğini belirterek paraları bittiği için acıktıklarını dile getiren Youtuber Mert Karakaş ve Burak Tutal, etraftaki çocuklardan yardım isterler. Bu çocuklarımızdan bazısı onlara kendi parasıyla döner alır, bazısı da sattığı simidi ikram eder. Kalacak yerleri olmadığını öğrenince onları evlerine davet ederler. İşte bu yavrularımızın iyilikle yoğrulmuş tertemiz yürekleri hepimizin içini ısıttı. Toplumumuzda büyük bir yankı uyandırdı.
Genel iyilik örneğine gelince bu, dünya ölçeğinde millet olarak göğsümüzü kabartan ve her bir ferdimizin ülkesiyle gurur duyması gereken büyük bir iyilik tablosudur. Bütün dünyayı etkisi altına alıp zaafa düşüren koronavirüs salgını sürecinde ülkemiz, 93 ülkeye yaptığı uçak dolusu yardımlarla dünyayı ancak ve ancak iyiliğin kurtaracağına dair herkese örnek olması gereken adımlar attı. Ümit ediyorum ki devletimizin bu güzel adımı bütün dünyanın yüreğini ısıtan daha büyük iyiliklere kapı aralar.
Büyüklerimiz evlatlarını evden ayrılırken şöyle uğurlarlardı; Evladım! Allah seni hep iyilerle karşılaştırsın. Yüce Allah milletimizi ve devletimizi her daim iyilerle karşılaştırsın. Onlara zeval vermesin. Kötüleri de ıslah eylesin.
"Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru". Bakara Suresi 201. Ayet
İyilikle ve güzellikle kalınız efendim.
Mürsel GÜNDOĞDU
murselgundogdu@gmail.com
@MrslGndgdu
mursel.gundogdu1@facebook.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol