Bu Denklemde Biz de Varız

  • GİRİŞ01.09.2020 09:13
  • GÜNCELLEME02.09.2020 09:43

Ülkemizin paradigma değişikliğine giderek birkaç yıldan beri attığı alışılagelmişin dışındaki adımlar, dünyayı sömürmeye alışmış ülke ve güç odaklarının kimyasını bozmaya, dengesini altüst etmeye devam ediyor.

 

 

Dün Suriye ve Libya’da bugün Akdeniz’de gittikçe tırmanan gerilimin en büyük sebebi bu olduğu gibi Yunanistan’ın her geçen gün ateşle oynamaya devam etme hevesi de bundan kaynaklanmaktadır.  Öyle görünüyor ki bu gerilim artarak devam edecek ve ülkemiz bu tahrikler sayesinde olası bir hataya zorlanacaktır.

Lakin Türkiye, binlerce yıllık devlet tecrübesinin bilgi ve cesaretiyle bütün dünyaya “bu denklemde biz de varız” diye haykırıyor.

 

 

Dünyayı sömürmeye alışmış ve genlerinde korsan kültürü olan devletler, bu yeni yüzyıla Türkiye’nin bu kadar güçlü adımlarla hazırlandığını tahmin edemediler ve gözden kaçırdılar. Ne de olsa onların elleri her zaman bu ülkenin en mahremine kadar uzanıyor, bütün kapılar onlar için açılıyor, tehditleri karşılık buluyor ve bu ülkede ne deseler o oluyordu. Şimdi bunun artık hiç de böyle olmadığını anladılar ama bunu anlamakta bir hayli geç kaldılar. O yüzden elbirliğiyle vatanımızın mavisini çalmak ve bizi karaya mahkûm etmek istiyorlar.

Bu sömürgecilerin bugün en büyük beklentisi Türkiye’nin eskisi gibi kendi içine kapanması, iç meseleleriyle boğuşup başını kaldıramaması, enerji ve birikimini sadece kendi iç meselelerine harcamasıdır. Bunu da kimseden gizlemiyorlar artık. Açık açık her yerde söylüyorlar. Aba altından sopa göstererek dile getiriyorlar. Tehditler savurarak bu arzularını yineliyorlar. Böyle yapın yoksa sonunuz şöyle olur diyorlar.

Nitekim İsrail’de yayın yapan “Times Of Israel” adlı gazetede Orta Doğu ve Afganistan-Pakistan uzmanı olduğu iddia edilen Manish Rai adlı bir soytarı tarafından kaleme alınan sözde makalede onların bu niyetleri tam olarak açığa çıkmıştır. Adı geçen makale her ne kadar Manish Rai tarafından dile getirilmiş olsa da aslında bu korsan milletlerin bütün hepsinin ortak niyet ve tavrını açıkça yansıtmaktadır. Bize küstahça soruyorlar; Ne işiniz var Suriye’de? Libya’da neden varsınız? Akdeniz’de niçin sahadasınız? Evinizde oturun. Kapanın içinize de biz aynı eskiden olduğu gibi sömürü işimizi rahat rahat yapalım diyorlar.

Üstelik bu sözde makale yazarı, arkasındaki korsan tayfadan cesaret alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nı açıkça tehdit etmeye dahi cüret edebiliyor. Bu soytarıyı Erdoğan’ın Türkiye’nin iç meselelerine odaklanması gerektiği aksi taktirde sonunun Kaddafi, Mübarek ve Abidin Bin Ali gibi devrik liderlerden olacağı, tehdidinde bulunma küstahlığına iten sebep ya da başka bir deyişle bu yazıyı ona yazdıran irade, hiç şüphe yok ki bu korsanlardan başkası değildir.

Yeni bir çağın gündönümündeyiz. Ülkemiz, bu çağa çok kritik ve önemli adımlar atarak hazırlandı ve bu çağda ben de varım deme iradesi gösterdi.

Bu adımlardan ilki yönetimde sistem değişikliğidir. Ülkemiz parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçerek bu yeni çağın hemen başında çok güçlü bir hamle yapmıştır. Bunun ne kadar önemli ve hayati bir adım olduğunu çevremizde gelişen olaylar karşısında ülkemizin hızlı ve kararlı adımlar atmasından anlamak mümkündür. İşte bu büyük hamle sayesinde her geçen gün bölgesinde güçlenen ve bağımsızlığını perçinleyen bir ülke haline geliyoruz. Ülkemize yönelik tehditlerin en büyük sebeplerinden birisi budur.

Bunlardan ikincisi terörle mücadelede yaptığımız strateji değişikliğidir. Yakın tarihimiz bu ülkeyi terör üzerinden terbiye etme, hizaya getirme, yönetim değişikliğine zorlama ve ümitsizliğe mahkûm edip içe kapanma gibi dış senaryoların dramlarıyla doludur. Her ne zaman başımızı kaldırmaya kalksak korsan senaristler hemen bu oyunları sahneye koyup bizi acılarımızla baş başa bırakıyor ve bu sayede kendi kirli sömürge emellerini dirençsiz bir şekilde gerçekleştiriyorlardı. Ülkemiz, terörü yuvasında imha etme stratejisiyle onların bu emellerini boşa çıkarmak adına en büyük hamlelerden birini daha gerçekleştirdi. Korsan güdümlü makalecilerin rahatsızlıkları biraz da bu yüzden olsa gerek.

Bu çağa girerken attığımız en önemli adımlardan bir diğeri kurumlarımızı içlerine sızan hainlerden temizlemeye dair yapılan tarihi operasyonlardır. Buna kapı aralayan süreç 15 Temmuz hain darbe girişimiydi. Her şerde bir hayır vardır, anlayışı gereği bu alçak girişim, askeri ve sivil kurumlarımızın içine sızan pek çok haini deşifre etmeye vesile olmuştur. Bu sayede hem içimizdeki hainler temizlenmiş hem de kurumlarımız daha güçlenmiş oldu. Büyük hamlelerimiz de işte bu temizlikten sonra ivme kazandı. Bu toprakların büyük bilgesi Dede Korkut’un nefis bir sözü vardır; Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul! diye. İşte bu sömürgeci ve korsan çevreler içimize yerleştirdikleri hainler eliyle zamanında bu kapıları açıp her şeyimize müdahil olabilmişlerdir. Bu kapının büyük oranda kapanması da ülkemize yönelik tehditlerin artmasındaki en büyük sebeplerden birisidir.

Bu çağa dair attığımız bir diğer önemli adımımız ise yerli ve milli teknoloji hamlesidir. Türkiye gibi üç bin yıllık tarihi ve devlet tecrübesi olan bir milletin özellikle silah sanayiinde dışa bağımlı olması kadar abes ve saçma bir durum yoktur. Bugüne kadar böyle bir hamlenin gerçekleştirilmemesi ise en iyimser yorumla ancak tarihi gerçeklerden haberdar olmamakla izah edilebilir. Bugün sınır ötesi operasyonlar yapıp mavi vatanda kendi haklarımıza sahip çıkabiliyorsak ve gün geçtikçe daha bağımsız bir ülke haline gelebiliyorsak işte bu yerli ve milli teknolojiye dair atılan cesur adımlar sayesindedir.

Sırada enerjide atacağımız büyük hamleler var. Uzay teknolojilerinde kat edeceğimiz ileri adımlar var. Buna bağlı bir gerçek var ki bizler bu adımları attıkça sömürgeci ve korsan zihniyetin tazyiki ve tahriki aynı oranda artmaya devam edecektir. Onlar bu korsanlık ve barbarlıklarını yüz yıldır dünya milletlerine yaptıkları kültür ve medeniyet istilalarıyla örtbas etmeye çalışıyorlar. Lakin bunlar şimdi başını kuma gömen devekuşu durumuna düştüler. Zira dünya genelinde yöneticiler hala bu korsanların emir eri olmaya devam etse de halklar her geçen gün bu sahte rüyadan bir nebze daha uyanmaya devam ediyor.

İnsanlığı sömürmeye kurulmuş bu savaşın en güçlü ayağı her zaman kültürün üzerinde olmuştur. Bu yüzden yeni çağa çok güçlü mesajlarla ve insani devrimlerle başlayan ülkemizin bu asrın insanlığına kalıcı umut olabilmesi için çağa dair attığı bütün güçlü hamlelerini kültür alanında da atması gerekiyor.

İnanıyorum ki böyle bir adım ülkemizi hem süper lige çıkaracak hem de kan, gözyaşı ve umutsuzluk üçgeninde acı çeken bütün insanlığa şifa meltemi olacaktır.

Kalın sağlıcakla efendim.

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat