Öğretmen Üşürse…

  • GİRİŞ24.11.2020 09:04
  • GÜNCELLEME25.11.2020 08:54

Öğretmen üşürse yaz gelmez bu topraklara bilesiniz, baharda kır çiçekleri açmaz ve sonbahar mevsiminin şairlere ilham veren kavruk sarı yaprakları asude bir meltem gibi uçuşup durmaz sağa sola.

 

 

Öğretmen üşürse çocuklarımız üşür ve toplum üşür ve yarınlarımız üşür ve ideallerimiz üşür. Geleceğimiz yamalı bir bohça gibi gelişigüzel konur eskici tezgâhları önüne eğer öğretmen üşürse. Hayallerimiz donar, rüyalarımız bulanıklaşır ve ufuklarımız zifir geceler gibi kapkaranlık olur.

Öğretmen üşürse matematik üşür, fizik, kimya biyoloji üşür, tarih üşür, coğrafya üşür, sanat üşür, spor üşür, felsefe üşür, edebiyat üşür ve buz keser ilmin sarp yamaçları bilesiniz. Bilime açılan çelik kapılar donar öğretmen üşürse, düşünce penceresinin pervazları buz keser, aydınlık yarınlarımızın taraçalarından sevgi yerine buz sarkıtları düşer körpe zihinlerimizin üstüne ve en kıymetlilerimiz olan çocuklarımızın yüreklerine ilmek ilmek işlenen iyilik ve güzellik nakışları yerini hoyrat, karmakarışık ve donuk pespaye şekillere bırakır.

 

 

Öğretmen üşürse masmavi nehirlerimiz boz bulanık akmaya başlar.

Ne kadar dilimize doladık öğretmeni ve öğretmenlik mesleğini. Fırsat buldukça öğretmeni üzüp gönlünü yaralamayı maharet bildik. Okul basmayı adamlık zannettik. Laf açılınca birikmiş öfkemizi öğretmenden çıkarmaya kalkıştık ve kendi hatalarımızın cümle faturasını öğretmene kesmeyi alışkanlık haline getirdik.

Yaz günlerinde üşüttük eli öpülesi öğretmenleri ve kış günlerinde yalınayak ayaza çektik.

Oysa öğretmen üşürse hekim üşür, mühendis üşür, asker üşür, hukukçu üşür, esnaf üşür, çiftçi üşür ve siyasetçi üşür, bilemedik. Zira herkes için şefkatli bir ana kucağıdır öğretmen ve güçlü-kuvvetli bir baba ocağıdır hiç sönmeyesi. Bu toplumda tek bir kimse yoktur ki öğretmenin gönül tezgahında yüreği özenle ve ihtimamla nakışlanmamış olsun. Yine hiç kimse yoktur ki karanlıktan ve soğuktan dara düştüğü zaman öğretmenin mangal gibi korlanmış yüreğinin en müstesna köşesinde itinayla misafir edilmemiş olsun.

Hiç düşündük mü dostlar? Eğer öğretmen üşürse çocuklarımızın minik yürekleri nerede ve nasıl ısınacak?

Hiç hesaba kattık mı acaba? Eğer öğretmen üşürse uçsuz bucaksız bozkırlar gibi geniş ve el değmemiş olan ciğerparelerimizin gönüllerine ilme, sevgiye, saygıya, dostluğa, kardeşliğe, paylaşmaya, yardımlaşmaya ve dayanışmaya dair ölümsüz desenler kim tarafından ve nasıl nakşedilecek? Ham topraklar nasıl işlenecek ve milletimizin binlerce yıllık idealleri nasıl emzirilip beslenecek? Kurumaya yüz tutmuş ırmaklarımız nasıl çoğalıp gümrah hale gelecek ve aydınlık yarınlara doğru nasıl çağıldayıp akacak?

Ne çabuk unutuyoruz dostlar. Eğer öğretmen üşürse vatanımızın tehlikeye düştüğü, milletimizin karamsarlığa kapıldığı bir anda “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diye haykırıp cepheye koşacak cesur yürekli gençlerimizin zihinlerine bu cesareti ve sarsılmaz inancı hiç silinmeyecek kalın harflerle hangi ipeksi el kazıyacak?

Öğretmen üşürse çocuklarımızın ruhuna müzik zevkini kim aşılayacak peki? Onların ruhunda karmakarışık bir şekilde dolanıp duran notaları ahenk içinde düzene koymasını hangi Davudi ses öğretecek. Müziği çalınan bir toplumun zevksizliğin dibine vuracağını ve ruhunun taşlaşacağını yavrularımızın kulağına doyumsuz nağmeler eşliğinde kim fısıldayacak? Edebiyatın edeple ilişkisini, şiirin şuurla güçlü bağını, halk edebiyatının buram buram Anadolu kokan buğusunu, divan edebiyatının aşkın bin bir tanımını yapan gazel ve kasidelerinin en güzel kelimelerle raks eden asaletini gençlerimizin belleklerine altın harflerle kim terennüm edecek?

Hatırdan çıkarmayalım ki öğretmen üşürse öz bahçelerimizin rengarenk çiçekleri solar, bulutlar kan ağlar, yıldızlar birbiri ardınca kayar, ay küser ve güneş parelenir. İşte o vakit toplumun kıyameti yakın demektir.

Bugün günlerden 24 Kasım. Yani öğretmenler günü.

Ülkelere göre farklılık arz etse de bizim ülkemizde her yıl takvimler 24 Kasım’ı gösterdiğinde o gün, öğretmenler günü olarak kutlanır.

Dönemin Bakanlar Kurulu, "Millet Mektepleri Başöğretmenliği" unvanını cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 11 Kasım 1928'de yaptığı toplantıda tevdi etmişti. Gazi Paşa, 24 Kasım 1928’de Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul etmiş ve bu unvan 24 Kasım'da Millet Mektepleri Talimatnamesinin yayımlanması ile resmileşmiştir. İşte o günden beri ülkemizde her 24 Kasım öğretmenler günü olarak kutlanır.

Bu vesileyle başta Başöğretmenimiz olmak üzere görevini layıkıyla ifa eden, görevinin başında şehadete yürüyen ve ahirete irtihal eden ülkemin bütün öğretmenlerini minnet ve şükranla anıyorum. Öğrencisi olma bahtiyarlığına eriştiğim, bilgi ve tecrübelerinden istifade ettiğim bütün öğretmenlerimin hürmetle ellerinden öpüyorum.

Görev başında olan bütün öğretmenlerimizin günü kutlu olsun.

Toplum olarak unutmamalıyız ki en değerli varlığımız olan çocuklarımızdan büyük bir emekle bu ülkenin geleceğini inşa edecek olan öğretmenlerimiz, bir güne sığdırılmış törenlerden ve tebriklerden çok daha fazla anlam ifade etmektedir. Devlet olarak, millet olarak onlara hak ettiği değeri vermek ülkemizin geleceği ve aydınlık yarınları açısından hayati bir önem arz etmektedir.

Bu günkü yazımı sıcak bir öğretmenlik anısıyla bitirmek istiyorum.

Bendenize bugünlerde talebeler tarafından en sık sorulan sual şudur;

-Hocam! Korona virüsten korunma duası var mıdır? Varsa nedir?

Bu tür sorulara önce bir merak uyandırma cevabı veriyorum;

-Gençler! Covid 19’dan korunmanın üç duası vardır.

Meraklar had safhaya ulaşınca devam ediyorum konuşmaya;

-Covid 19’dan korunmanın üç duası; maske, mesafe ve temizliktir.

Huzur dolu ve mutlu günler sizlerin olsun efendim.

Kalın sağlıcakla…

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat