Mart Ayının İki Muştusu

.

  • GİRİŞ16.03.2021 08:20
  • GÜNCELLEME17.03.2021 09:59

Bir milleti millet yapan sihirli şifreler vardır. Bunlardan iki tanesi mart ayında gizlidir. Bu millet için bağışlanmış ilahi bir muştu gibidir bunlar. Yeni bir çağın arifesinde önümüzde iki yol vardır. Ya bu şifreleri gerektiği gibi çözüp güçlü bir şekilde yarınlara yürüyecek ya da yerimizde sayıp kendi geleceğine yürüyenlere hayran gözlerle bakmaya devam edeceğiz.

Mart ayı, hafızalarımıza dert ayı olarak kazınmıştır. “Mart kapıdan baktırır. Kazma kürek yaktırır” atasözümüz bunu veciz bir şekilde dile getirir. Oysa mart ayı, dert değil ders ayıdır. Üstelik bu ders, öylesine sıradan bir ders de değildir. Varoluşumuzun, kuruluş ve şahlanışımızın bütün unsurlarını içinde barındıran ölümsüz bir müjdedir bu. Eğer bizler millet olarak bu dersimize iyi çalışırsak aydınlık yarınlarımızın yollarını inşa edeceğiz. Bu yolculuk, gönüllerimizi daha güçlü ve onurlu yarınlara mayalayacaktır.  

Mart ayı, geçmişe dair idraki ve geleceğe yönelik ideali olan her Türk evladı için güneşli günlerin ve aydınlık yarınların müjdesini taşır yüreğinde.

Bu müjdelerden birisi 12 Mart 1921 İstiklal Marşı’mızın kabulüdür ki bu marş, bin yılların gerisinden bu yana biriktirdiğimizin ideallerin, değerlerin ve çağları aşan mefkurenin on kıta ve kırk bir dizede veciz bir şekilde özetlenmiş hasılasını en anlaşılır şifrelerle Türk’ün vicdanına kazımıştır. Diğer müjde ise 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’ni işaret eder ki o tarihte bu millet küllerinden doğuşun, çağa imanla direnişin ve yeniden dirilişin şifrelerini keşfedip çözmüştür. Bu şifreler, aydınlık yarınların şafağı, geçmişten gelip geleceğe yönelen ufuk kapılarımızın altın anahtarlarıdır. Bu ideale dört elle sarıldığımız zaman büyük yarınların devasa kapılarının önümüze açıldığını göreceğiz. Bu bilinçten uzaklaştığımız ve bu yolda tembellik ettiğimiz zaman ise birilerinin gelip bu kapıları açması için eşiğin önünde sahte kurtarıcılar beklemeye devam edeceğiz.

Bu milletin en güçlü yanlarından birisi tarihin en zor zamanlarında geleceğe yön verecek güçlü karakterler doğurmasıdır. Bu yüzden bizim geçmişimiz bir bakıma tarihin kırılma anlarında depremlere ve artçı sarsıntılara direnen kahraman yürekli insanlarla dolup taşar.

İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy bunlardan birisidir. Geride bıraktığımız çağın henüz başında el ele, kol kola ve gönül gönüle vererek millet olarak bir bağımsızlık meşalesi tutuşturma iradesi gösterdik. Bu büyük irade, Mehmet Akif Ersoy’un milletimizin diriliş, var oluş ve şahlanış belgesi olarak kaleme aldığı İstiklal Marşımızla perçinlenmiş ve bu zor zamanda milletimizin yüreğindeki özgürlük ve bağımsızlık ateşini biteviye harlamıştır.  O andan itibaren bu vatana ve ideallerine sıkı sıkıya bağlı olan herkesin yüreğinde İstiklal Marşımız bir bayrak gibi dalgalanırken Mehmet Akif Ersoy da Türk milletinin gönlünde hürriyet ve bağımsızlığın bir karakter abidesi olarak taht kurmayı başarmıştır.

İstiklal Marşımız, milletimiz bütün fertlerinin ortak duygusunu terennüm eden yeniden diriliş, var oluş ve şahlanış belgesidir.

Bu ölümsüz marşta Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inanç ve güvenin yanında Türk ulusunun bağımsızlığının, ideallerinin ve yeni çağlara yürüyüşünün şifreleri dile getirilmiştir. Bu marşta tarih ve medeniyetimizin kat ettiği bütün safhalar ile milletimizin binlerce yıllık hafızası canlı tutulmuş, dönemin olaylarıyla yoğrulup yorumlanmış ve geleceğe dair hedef ve umutlarla veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Bu yüzden İstiklal Marşı, milletimizin öz benliğini, değerlerini, yüceliklerini, güzelliklerini ve çağları aşan ideallerini dile getiren milli bir yemin metnidir adeta.

Milletimizin tarihin en zor zamanlarını yaşadığı, korku ile ümidin ve ümitsizliğin, zafer ile sevincin ve hüznün birbirine karıştığı yeis günlerinde o anları ruhunun derinlerinde hissedip bütün ayrıntılarıyla yaşayan Mehmet Akif Ersoy’un adeta vecd içinde kaleme aldığı bu marş, aziz milletimizin ölüm-kalım çağının özgürlük ve kahramanlık destanı olmuştur.

Böylesine büyük bir ruh, duyarlılık ve samimiyetle kaleme alınan İstiklal Marşımız, yazıldığı dönemde milletimizin ufkundaki bütün kara bulutları dağıtmakla kalmamış, aynı zamanda; sancak, ocak, millet, kurban, hilâl, helâl, Hak, istiklal, iman, şehit, cennet, vatan, mabet, ezan, şehadet, din ve hürriyet gibi bu milletin genetik kodlarının şifrelerini içeren kelime ve kavramları da bünyesinde barındırmıştır. Bu kutlu metin, yeni devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sağlamlaştırmanın yanında bizi geleceğe taşıyacak özgüven, cesaret, iman, irade, kimlik ve karakterin de şifrelerini dikkatimize sunmuştur. Bu yolda büyük adım ve dev projelerle yürümenin yarınlarımız için hayati önemde olduğu açık bir gerçektir.

Hiç şüphe yok ki tarihin en zor dönemlerinden birisinin daha başındayız.

Bu gelen çağ korkuyla, çaresizlikle, değer kırıcılıkla, güvensizlikle, şiddetle, ayrımcılıkla, adaletsizlik, eşitsizlik ve duygusuzlukla sinsice hayatımıza girip insani duyarlılıklarımızı yerle bir ederek kâinatın gözbebeği olan biricik insanı dijital çağın sanal esaret zincirleriyle an be an sarıp sarmalamak üzere kurulmuş bir saat gibi işlemektedir.

Bu vahim tabloyla bizler, bugünkünden farklı kelime ve kavramlarla da olsa yüz yıl öncesinde karşılaşmıştık. Sene 1915. O zamanın dünyası birilerinin eliyle yeniden şekillendirilirken bizim payımıza korku, çaresizlik, parçalanma, güvensizlik tarihten silinme ve topraklarımızın hunharca yağmalanıp bölüşülmesi gibi açık bir ihanet düşmüştü. Bu millet işte o vakitlerde tarihin en zor meydanlarından biri olan Çanakkale’de adeta bir ölüm-kalım mücadelesine maruz bırakılmıştı. Bu kuşatılmışlığa el birliğiyle verdiğimiz karşılık bize küllerimizden yeniden doğmanın onurunu yaşatmış ve Çanakkale Zaferi’nin kapılarını aralamıştı.

Yüzyılın hemen başında haince kurgulanmış yeni çağ senaryoları filme alınırken bütün dünya Çanakkale’de büyük bir milletin olanca cesaret ve asaletini kuşanarak şaha kalkışına şahit olmuştu.

Kahraman Mehmetçikler, yüreklerinde filizlenen vatan aşkı ve sarsılmaz imanlarıyla dünyanın süper güçlerine meydan okumuş ve kapalı kapılar arkasında kendileri için hazırlanmış ihanet senaryolarıyla tuzak kuranların emellerini boğazın serin sularına gömmeyi başarmıştı. Bu yüzden Çanakkale Zaferi, tarihin akışını değiştiren, vatanımızın şan ve şerefini zirveye ulaştıran, milletimizin iman gücünü bayraklaştıran ve hiçbir ülkeye nasip olmayacak kadar görkemli bir destanı ifade eder. Bu zafer, dünyanın en pahalı topraklarının bizim topraklarımız olduğunu çünkü bu toprakların her bir karışının ecdadımızın kanlarıyla sulandığını haykırdı dünyaya. Bu zaferden sonra dost düşman herkes bilir ki bu aziz vatanın evlatları bu topraklar için canlarını ve mallarını, gözlerini hiç kırpmadan feda etmeye hazırdır. Böyle bir milleti çağın dışında bırakmak ise nerdeyse imkansızdır.

Mart ayı işte böyle her gelişinde hayati öneme sahip müjdeler sunar vatan evlatlarına. Pes edip ümitsizliğe düşmemenin, korkmamanın ve ye’se kapılmamanın genetik şifrelerini sunar altın tepside. Şimdi bize düşen millet olarak birlik ve beraberlik içinde bu şifreleri çözüp özümseyerek geleceğin kapılarını aralamak ve daha güçlü, aydınlık ve müreffeh yarınlara yürümektir.

Hiç hatırdan çıkarmamalıyız ki geçmişini unutan milletler yerinde saymaya, dağılmaya, parçalanmaya ve başkalarının ideallerine hizmet etmeye mahkûmdur. Birlik ve beraberlik içinde gönül gönüle yarınlara ve ideallerine yürüyen milletlere ise hiçbir güç boyun eğdiremez.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

Yorumlar4

  • Burhaneddin KARAL 3 yıl önce Şikayet Et
    MaşaAllah Barekellah.. Çok veciz bir şekilde konuyu ifade etmişsiniz. İlhamınıza kaleminize gönlünüze sağlık kıymetli hocam.
    Cevapla
  • Ahmet BUZ 3 yıl önce Şikayet Et
    Evet İstiklal Marşımız bağımsızlığımızın sembolüdür kabül..ALLAH bu millete bır daha istiklal marşı yazdırmasın...Bugün Andımız la alakalı karşı mahalle'den beş makale okudum ben..Peki neden bizim mahalleden bir yazı yok anlamakta zorlanıyor insan...TÜRKÜM demek bu kadarmı zor bizim mahallede sayın yazar....
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Mustafa Bulut 3 yıl önce Şikayet Et
    Selamünaleyküm maşallah üstadım istiklal marşımız ancak bu kadar güzel anlatılır. Onun için bütün zaferlerimiz ne tankla ne tüfekle kazanılmıştır. İman imanla kazanılmıştır. Gençlerimize özellikle İstanbul 'un fethi ve Çanakkale destanı anlatılmalı hatta okullarda ders olarak okutulmalıdır. Nasıl bir millet olduğumuzu tarihimizi ivedilikle öğretilmeli anlatılmalıdır. Selam ve dua ile selamünaleyküm
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Necati Dizdar.. 3 yıl önce Şikayet Et
    İstiklâl marşımız ve çanakkale destanı ancak bu kadar güzel anlatılabilir.Kaleminize ve yüreğinize sağlık muhterem Üstadım.Allah razı olsun..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat