Kaostan Beslenen Düzenbazlar

  • GİRİŞ08.06.2021 09:30
  • GÜNCELLEME09.06.2021 09:10

Batının sosyal laboratuvarlarında üretildikten sonra kendi usullerince terbiye edilip soslanarak dünya toplumlarının sofralarına sunulan bazı sosyolojik kavramlarla epey süreden beri insanlığın başı fena halde belada.

Bu kavramların en can yakanlarından birisi hiç şüphesiz kaos kavramıdır.

Tarih boyunca kendi toplumlarına yön veren bireysel-sosyal kavramları tespit ederek bunları evrensel boyutta yorumlayacak ve yeni nesillerin zihinlerine nakşedecek bir alt yapıya sahip değilseniz, millet olarak her türlü etkiye ve yönlendirmeye açıksınız demektir. Heyhat! Bizim gibi geçmiş birikimi ve gelecek ideali olan bir milletin başkalarının doku, koku ve renginin sindiği kavramlar ışığında yeni çağa yürümesinden daha büyük bir akıl tutulması yoktur sanırım.

Kaos, yüzyılımızın başından itibaren dünyayı daha yönetilebilir kılmak isteyen güçlerin mal bulmuş Mağribi gibi dört elle sarıldığı bir kavram oldu.

Onlar, tabiat alanından transfer ederek toplumsal alana uyarladıkları kaos yöntemiyle dünyadaki toplumları hızla şekillendirmekle kalmadılar, bunun yanında bu toplumları kendi tarih- gelenek ve kültürlerinden kopararak adeta dönüştürmeyi başardılar. Onların asıl hedefleri bu toplumların öz dirençlerini kırarak onları kendi etki alanları altına almaktı kuşkusuz. Yüzyılın başından itibaren dünyadaki toplumsal değişim ve dönüşümlerin tamamına yakını kaos kavramının sihirli tesiriyle hayata geçirildi.

Şimdilerde ise bu kavram; çevreden ekonomiye, bireyden topluma ve dinden siyasete kadar insana dair bütün alanları kapsamına dahil edecek şekilde bireyi çepeçevre kuşatan sosyal hayatın tamamen merkezine yerleştirilmek isteniyor.

Dünya toplumlarının pek çoğu gibi ülkemiz de bu günlerde üretmek yerine tüketmeyi önceleyen, okumak, araştırmak ve düşünmek yerine eğlenceyi amaç edinen ve düzen yerine kaosu arzulayan çok güçlü bir dip dalgayla karşı karşıya. Bu düzen karşıtı kurgusal dalga, kaos baronlarının bütün imkân ve kurumlarıyla yeni çağı şekillendirmek için yöneldikleri toplumlara her türlü yapay müdahaleyi mümkün kılan bireysel ve sosyal dönüşüm stratejisinden başka bir şey değildir. Malum güç odakları bu süreci, her ülkede istihdam ettikleri bazı kirli eller, onlar adına bakan şaşı gözler ve kullanılıp atılmaya, satın alınıp satılmaya müsait paragöz bazı şahsiyet yoksunu kişiler vasıtasıyla yönetmektedir.

Bu sinsi süreçle doğal ortamından koparılarak kendisine yabancılaştırılan insan, kendi vatanında her türlü kaosun hizmetkarı haline dönüştürülüyor.

Kaos kavramı Batı medeniyetinin literatüründe ilkçağdan yeniçağa gelinceye kadar bazı anlam kaymalarıyla birlikte her dem canlılığını korumuştur. Sosyoloji alanında yapılan yoğun çalışmalar neticesinde Batı, kaosun oluşturacağı bütün imkânları lehine kullanarak toplumsal olaylara müdahale etmeye ve bu sayede sürdürülebilir bir dünya egemenliği oluşturmaya uğraştı. Bu zaman zarfında bütün dünya, yapısına dışardan müdahale etmenin mümkün olmadığı durumlarda kaosun toplumlar için bir denetim mekanizması olarak kullanıldığını gördü. Burada elde edilen önemli başarılar neticesinde dönüştürülmek istenen toplumlar siyasal ve sosyal kaoslara sürüklenerek arzu edilen neticeler elde edilmeye çalışıldı.

Yeni dünya düzeninin kod adı olan kaos, küresel sosyolog baronlar eliyle dünya toplumlarının ciğerlerine bir virüs olarak enjekte edilmiştir.

Bugün gücü elinde bulunduranlar dünya toplumlarını kaosa sürükleyerek buradan kendi gelecekleri adına kalıcı bir düzen tesis etmek istiyorlar. Bizim gibi köklü bir geçmişe ve güçlü bir gelecek idealine sahip ülkeler bu kaos düzeninden/düzensizliğinden en fazla nasibini alanların başında geliyor. Millet olarak tarihten beri hem içerden hem de dışardan çok yönlü müdahalelere maruz kalışımızın asıl nedeni budur. Görünen o ki bu süreçte geçmişten hız alıp geleceğe yön verecek değerlerimize sahip çıkmadığımız ve toplumu birbirine kenetleyecek güçlü adımlar atmadığımız sürece bu müdahaleler hep devam edecektir. Bu cümleden olarak ABD Başkanı Biden’in ülkemiz içindeki muhalefetin güçlü bir şekilde desteklenmesine yönelik sözleriyle her fırsatta kaosu işaret eden sosyal medya ortamlarının sinsi tavırlarını bu yaklaşımdan bağımsız düşünmek mümkün değildir.

Kaostan beslenenler geçtiğimiz dönemde özgürlük, çok seslilik ve daha demokratik bir dünya adına toplumları kan ve gözyaşı seline boğdular.

O baronlar şimdilerde ise insanlık bilincini, iradesini ve vicdanını çeşitli algı operasyonlarıyla kontrol altına alarak hepimizi kaos kültürünün sadık birer hizmetkarı yapmaya zorluyorlar. Üstelik bunu daha çok özgürlük ve daha fazla demokratikleşme adına gözlerimizin içine baka baka yapıyorlar. Allah aşkına özgürlük bunun neresinde?

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

murselgundogdu@gmail.com

@MrslGndgdu

mursel.gundogdu1@facebook.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat