Maveraya Kanatlanmanın Dört Yolu
- GİRİŞ15.06.2021 08:06
- GÜNCELLEME15.06.2021 08:35
“Müminler ancak o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman yürekleri titrer, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda imanları artar ve onlar yalnız Rablerine dayanıp güvenirler.” (Enfal Suresi 2. Ayet)
Modern dünya insanlığın önüne üç büyük açmaz çıkarmıştır. Bunlardan ilki insanı sonsuzdan mahrum bırakıp maddi dünyanın dar kalıpları içine hapsetmektir. İkincisi, insanın bütün kabiliyetlerini eşyaya sahip olmak üzere yönlendirmesidir. Üçüncüsü de yapılan bütün bilimsel-teknolojik keşifleri evrene sahip olacak ve onu yönetebilecek maddi güce sahip olmanın aracı haline getirmesidir.
Bu süreçte kendine yabancılaşmayla başlayıp daha fazla şeye sahip olma kaygısıyla meçhul bir geleceğe doğru savrulan insanlık, muazzam maddi keşiflerin büyüleyiciliğinin aksine varoluşsal özünden gittikçe uzaklaştı.
Bu acıklı durum, olmak üzerine tasarlanmış insan tabiatını ölmeye mahkûm etmekten başka bir şey değildir.
Modern çağın mutsuzluk ve umutsuzluk çağı olarak karşımızda duruşunun ana nedeni budur. Evrene dair yapılan yeni keşifler ve çok hızlı kat edilen bilimsel gelişmeler bütün insanlığın ortak malı olan kâinatın zenginliklerini bazı sadist güç baronlarının yağmalaması sonucunu doğurarak hem desteklenmeye ihtiyacı olan tabiatın doğal yapısını bozmuş hem de evrenin kaynaklarına ulaşma noktasında ciddi bir adaletsizliğe sebebiyet vererek insanlık adına büyük acılara ve zulümlere yol açmıştır. Bu durum, insana ait her şeyin sahibi olduklarını zannedenlerin gözlerini güç zehirlenmesiyle kör ederken zulme ve adaletsizliğe uğrayan yığınları da kan ve gözyaşı sağanağında olanca acılarıyla ve dertleriyle baş başa bırakıp çaresizlik girdabına itmiştir.
Bu yüzden dünya modern çağda hızlı bir şekilde kanadı kırılmış umutların diyarı haline gelmiş, modern insan da hapsolduğu bu yerde özünden uzaklaşarak maverayla bağını iyice zayıflatmıştır.
Oysa insan yapısı gereği sonsuza özlem duyan, maverayla sarsılmaz bir bağı olandır. Bu yerdeki kadim sürgününü ötelerin ötesine güçlü kanat takışlarıyla aşmayı ve bu sayede kendini bilip özgürlüğüne kavuşmayı isteyendir. Üstelik insan maveraya sadece özlem duymakla kalmaz bu duygusunu gerçekleştirmek için sonsuzla irtibata geçmek de ister. Zira bir iletişim varlığıdır insan. O, bu yönüyle sonsuz güç-kudret sahibi olan yaratıcısıyla irtibat kurabilmenin yollarını arayarak bu kaybolmuşluklar çarşısında kendisini keşfedip gerçekleştirmek ister.
İnsanın Yüce Allah ile irtibat kurabilmesinin dört yolu vardır.
Gücün en büyük geçer akçe olduğu modern çağda özünden ve maneviyatından gittikçe uzaklaşan insan ancak bu güvenli yolları kullanarak dünyadaki sürgünlüğüne, itilip kakılmışlığına, mahpusluğuna ve çaresizliğine nihayet verecek sağlam geçitler bulabilir.
Bu yollardan ilki duadır. Kâinatta bulunan cümle varlıklar kendi dil ve hallerince Yüce Allah ile dua yoluyla irtibat kurup kendi öz varlıklarını bozulmaktan muhafaza ederler.
Bu karmakarışık dünyada insan da duanın sihirli dokunuşlarıyla varoluş düğümlerini çözebilir. Duanın sonsuz ışığıyla mavera yolculuğunun gizli geçitlerini görünür kılarak en doğru yönü seçebilir. Dünyaya egemen olup kendisini köleleştirmeye çalışanlara inat kâinatın yaratıcısı olan sonsuz kudret sahibi Yüce Allah’la bağını güçlendirerek gerçek özgürlüğün kanatlarına tutunabilir. Bu yüzden dua, insan için bir varoluş azığıdır. Özünü koruma kalkanıdır. Özgürlük türküsüdür ve kula kulluğu emrederek insanı maveraya dair bağlarından koparmaya çalışan bu çağa yönelik en güçlü isyan çağrısıdır.
İnsanı maveraya kanatlandıran ikinci yol ibadettir. Yüce Allah’a gönülden yönelmenin adı olan ibadetler, insanları yüreklerinin ipeksi bağlarından tuttukları gibi yücelerin yücesine sevk ederler.
Namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi vakitleri ve miktarları belirli ibadetlerin yanında samimi bir şekilde yapılan her iyiliği ibadet sayan bir dine mensubuz. İslamiyet bu sayede insanın Yüce Allah ile irtibatını sürekli kılmaya ve bu dünyanın yalnızlık dolambaçlarında savrulmasının önüne geçmeyi hedeflemektedir. Sonsuzluğun sahibine yakınlaşmanın ve maveraya kanatlanmanın en güvenilir yöntemlerinden birini ifade eden bu ibadetler sayesinde insanlar hem özlerini korurken hem de modern çağın doğasından kaynaklanan fıtrat sapmalarının önüne geçmiş olurlar.
Yüce Allah ile irtibat kurabilmenin bir diğer yolu da Kur’an okumaktır. İnsanlara bir kurtuluş muştusu olarak gönderilen Kur’an, bir madde ve mana bütünlüğü içinde yaratılan insanın gerçek hayat rehberidir.
İnsanı en iyi bilen şüphesiz onu yoktan var edendir. Bu sebeple insanın hangi hallerde doğru yolda olacağını hangi durumlarda yolunu şaşırıp kaybolacağını en iyi bilen de Yüce Allah’tır. Evlerimize aldığımız en ufak cihazların bile onlarca sayfa kullanma kılavuzları varken ve onlara uyulmadığı zamanlarda bu cihazlar zarar görürken kâinatın gözbebeği olarak yaratılmış insanın bu dünyada kılavuzsuz olması, yalnız bırakılması ve türlü çıkmazlarla çevrelenmiş dehlizlerle dolu bu dünyada çaresizliğe terk edilmesi akla uygun değildir. O yüzden insan, yaratıcısının kelamı olan Kur’an’ı sürekli okuyup anlamaya çalışmalı, bu dünyadan sonsuza açılan en emin yolu bularak Yüce Allah ile irtibatını sağlamlaştırmalıdır.
İnsanı maveranın kanatlarına tutunduran dördüncü yol ise tövbedir. Hata ve kusurla malul olarak yaratılan insan, hayatın çetin vadilerinde yolunu şaşırdığı zamanlarda asla ümitsiz ve çaresiz değildir.
İnsanoğlu bazen bu dünyanın çekiciliği ve aldatıcılığı karşısında maveraya yönelik yolculuğunda ihmalkâr davranabilmektedir.
Bu durum insanın yapısında vardır. Bu nedenle insan bu dünyada bazen aklını bazen de gönlünü perdeleyen durumlarla sıkça karşılaşabilmektedir. İşte böyle durumlarda tövbe, kararan ve kaybolmaya yüz tutan mavera yollarının yeniden görünür kılınmasını sağlar. Bunun için derin bir pişmanlığı takip eden gözyaşlarının tövbe ve istiğfar çiçeklerini yeniden sulayıp yeşertmesi kafidir. Bir daha aynı hataya dönmemek üzere ihlasla yapılan tövbe, kutlu mavera yolculuğunu perdeleyen bütün engelleri ortadan kaldırmakla kalmaz aynı zamanda kopmaya yüz tutan sonsuzluk bağlarını da onararak insanı umutsuzluğun karanlık dehlizlerinden çekip çıkarır. Şüphesiz böyle anlarda Yüce Allah, insan için sığınılabilecek en güvenli limandır.
Modern çağ, sahip olduğu bütün araçlarla ve olanca umut kırıcılığıyla insanı mavera yolculuğundan koparmaya kurulu bir saat gibi işlemektedir. Bu süreç bir taraftan insanı dünyaya hapsederken diğer yandan da onun sonsuza duyduğu varoluşsal özlemini bir değirmen gibi öğütmektedir.
İnsan, modern çağ hapishanesinde müebbet hüküm giymeden ve onun derin girdaplarında boğulmadan maveraya dair yolculuğuna dört elle sarılmalı, özüne yabancılaşmamalıdır. İnsanı maveraya kanatlandıran bu dört yol, insanca ve özgürce yaşamanın en emin yoludur. Bir sürgünün çocuğu olan insan, ayrık sürgünlere maruz kalmadan bu yollara revan olmanın çabasına koyulmalı ve dünya sürgünü vuslatla taçlandırmalıdır.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel GÜNDOĞDU
murselgundogdu@gmail.com
@MrslGndgdu
mursel.gundogdu1@facebook.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol