Cinsiyetsiz, Milliyetsiz ve Peygambersiz Bir Nesil Modeli
- GİRİŞ08.12.2022 08:59
- GÜNCELLEME09.12.2022 08:36
Dünyanın yeniden şekillendiği bu süreçte gençlerimizin özgürlük adı altında tarihin en büyük akıl, vicdan ve gönül tutulmasına maruz bırakılmaya çalışıldığını anlamak için müneccim olmaya gerek yok sanırım.
Özgürlük kavramı özün gürlemesi yani şahlanması anlamına gelir. En genel anlamda akıl, vicdan ve gönül gibi fıtri özelliklerinin bilincine vararak insanın kendisini gerçekleştirmesi demektir. Ne var ki akıllarını herkesin üzerinde gören bazı küresel baronlar insanı insan yapan bu kutsal değerlerin sıradan insana bırakılamayacak kadar önemli olduğunu düşünerek bunları gençlerin elinden ç/almaya kalkışıyor. Üstelik bu hayati kavramları kendilerince yeniden anlamlandırıp bazı sosyal ağlar vasıtasıyla gençlerin zihin ve vicdanlarını ele geçirme aracı olarak kullanıyor.
Bunlar özgürlük ve vicdanı saf insani vasfından arındırıp sadece kendi belirledikleri birkaç küresel duyarlılığa indirgiyorlar. Bu odakların öteden beri insanın iç dünyası, onun anlam arayışı ve insanın gönül cephesine dair hiçbir alakaları olmadığı herkesin malumudur.
Burada asıl amaç genç nesilleri cinsiyet, milliyet ve Peygamber gibi kadim bağlardan kurtarıp derin bir boşluğa itmek ve bu sayede onları kendi ideolojik propagandalarına açık hale getirmektir.
Tonlarca para ödeyip sosyal medyada içerik ürettirerek yapıyorlar bunu. Oyun siteleri ve diğer sosyal ağlarla, dizilerin içine sinsice yerleştirdikleri subliminal mesajlarla, sipariş romanlarla, modayla, müzik klipleriyle ve sponsor oldukları yıldız isimler aracılığıyla yayıyorlar çarpık ideolojilerini.
Sanılanın aksine gençlerimizin akıl üretmesini, okumasını, araştırmasını, eleştirmesini ve fikir yürütmesini istemiyor bu çevreler. Bunların asıl dertleri kendi âli çıkarları için ürettikleri suni aklı gençlerimizin sorgusuz sualsiz satın alması ve bilinçsizce tüketmesidir. Onun için kendi akıllarını yaldızlı tepsiler içinde sunuyorlar gençlere. Bilgisayar oyunlarının arasına serpiştiriyorlar alıcısı bol olsun diye. Gençlerin bilinçlerini kolayca ele geçirebilmek için oldukça ilgi çekici görseller eşliğinde servis ediyorlar bunları.
Bu küresel baronlar hiçbir zaman sahnenin önüne çıkmadılar. Kirli işlerini kirli paralarını kullanarak kirlenmeye müsait ellere yaptırıyorlar sinsice.
Onların gelecek için öncelikli insan tasavvuru cinsiyetsizliktir.
Dört koldan dünya toplumlarında bunu normalleştirmeye çalışıyorlar. Maalesef bu tasavvurları sosyal medya, diziler, klipler ve moda ikonlarının albenili faaliyetleri sonucunda gençler arasında kolay alıcı buluyor. “Geleceğin trendi cinsiyete dayalı giyimden uzaklaşmak” diye haykırıyorlar ulu orta her yerde. Yaptıkları defilelerle kadın erkek giyim farkını eşitliyor, çocuk reyonlarından kız erkek ayrımını ortadan kaldırıyorlar. “Genç müşteriler toplumsal normları yıkmaya yönelik kolektif bir isteğe sahiptir” yalanını yayıp bu yaklaşımlarına sosyal araştırma süsü veriyorlar. Bunları etkili kişilerin ağzından söyletiyorlar. Gençlerin fink attığı ve sörf yaptığı bütün dijital mecralarda bu tür cümleler dönüp dolaşıyor. Adeta gözünün içine sokuyor, dayatıyorlar bunu gençlere. Bilimsel araştırma sonuçları diyerek ikna ediyorlar gençlerin körpe akıllarını. Sonra da özgürlük ve vicdandan dem vurup kendi peynir gemilerini yüzdürmeye çalışıyorlar.
Onların bir diğer insan tasavvuru milliyetsiz bir nesildir.
Gençleri kimliklerinden, tarih, kültür ve milliyetlerinden kopararak köksüz ve vatansız bırakmayı amaçlıyorlar. İstiyorlar ki gençler vatanlarından, tarihlerinden, kültürlerinden ve toplumlarından nefret etsinler. Onları koruyup kollayan bütün bağlardan azat olsunlar ki derin bir boşluğa yuvarlansınlar. Gençlerin gelecek tasavvurları olmasın. Bu sayede bir hafıza kaybı yaşasınlar ki onların boşalan körpe bilinçlerini biz dolduralım. Gençleri kendi milliyetlerinden, tarihlerinden ve toplumlarından kopararak dünya vatandaşı yapmak istiyorlar. Kendi küresel kulüplerinin üyesi olarak bundan sonra onların aklını kullansınlar arzusu güdüyorlar. Böylece akıl ve vicdanlarıyla sadece kendilerine hizmet etsin yani onların sadık birer kölesi olsun istiyorlar.
Üç bin yıllık köklü tarihi olan, dünyanın dört kıtasında at süren, Çanakkale geçilmezi yazan ve kurtuluş savaşında destanlaşan bir milletin çocuklarının bu şekilde dize getirebileceğine hiç ihtimal vermesem de “ne koparabilirsek kârdır” mantığıyla gece gündüz bunun için çaba harcadıkları gün gibi ortada.
Onların arzuladıkları bir diğer husus ise deist insan modelidir.
Bu yolla belki inancı yok etmeyerek sözüm ona şirin görünmeye çalışıyorlar ama yasa koyucu bir Tanrı anlayışı ile insan sorumluluğunun içini tamamen boşaltıyorlar. Gençlerin Peygamberle bağını kesip onları dini aidiyetten yoksun bırakıyorlar. Böylece kendi küresel ağlarının tuzağına daha kolay düşürebilmenin amacını güdüyorlar. Deizm, sosyal medya ortamlarında çok sık rastlanan bir kavram. Sürekli bu anlayışı pompalayarak gençler arasında moda bir akım haline getirmeye çalışıyorlar. Ne var ki ben deistim diyenlerin kahir ekseriyeti deizmin ne olduğunu bilmiyor. Buna kafa yorma zahmetine katlanmıyor bile. Sair konularda olduğu gibi burada da kendilerinin servis ettiği aklı tüketmek üzere modellenen bir insan yapısıyla karşılaşıyoruz.
Gençlerimiz keşke kendi fıtri yeteneklerini keşfedip yeterince akıllarını kullansa, araştırsa, makale okusa ve yeni yeni fikirler ortaya koysa. Toplum olarak buna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bunları yapan pek çok gencimizin olması en büyük kazancımız ve bu durum geleceğe dair umutlarımızı artırıyor. Temennimiz sayılarının daha da artması elbette.
Ne var ki gençlerimizin çoğu yeme-içme ve giyim-kuşamda olduğu gibi akıl konusunda da hazırı tüketmekten yana tercihini kullanıyor maalesef. Bu durum, dünya toplumlarını kendi çarpık anlayışları doğrultusunda şekillendirmek isteyen küresel baronların iştahını olabildiğince kabartıyor.
Biricik aklını başkasına teslim etme hususunda çok acı tecrübeler yaşamış bir millet olmamıza rağmen bu hususta hala dişe dokunur güçlü adımlar atamamamız çok büyük bir eksiklik ve tehdit olarak önümüzde duruyor.
Bunun aile ayağı var, eğitim ayağı var, medya ayağı var…
Kısaca bu konularda bilinçli olan herkese düşen önemli sorumluluklar var. Unutulmamalı ki gençleri bu tür tuzaklardan korumak milletimizin ve ülkemizin geleceğini korumakla eş anlamlıdır.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel GÜNDOĞDU
Yorumlar8