Suriye’de Aslında Ne Oluyor?

  • GİRİŞ22.12.2022 09:17
  • GÜNCELLEME23.12.2022 09:11

Ülkemizin 15 Temmuz hain darbe girişimini bastırmasının ve hemen ardından sınırdaki terör hedeflerine yönelik başarılı harekatlar yapmasının ABD üzerinde yarattığı büyük travma devam ediyor.

Zira henüz 15 Temmuz’un sıcaklığı soğumadan sınırlarda başına örülmek istenen çorabın pis kokusunu hisseder etmez Türkiye Cumhuriyeti Devleti, birbiri ardına yaptığı hayati ve başarılı harekatlarla bir yandan ABD’nin bu bölgedeki yüzyıllık emellerinin önüne kalın bir set çekmiş diğer yandan da ABD’nin Kuzey’den PKK’yı Akdeniz’e indirme hayallerini yerle bir etmiştir.

ABD bu bölgedeki emellerinden vaz geçer mi?

Elbette ABD hiçbir şartta bu gayesinden vaz geçmeyecektir. Üstelik bütün diplomatik kanallarıyla destek verdiği 15 Temmuz darbesinde bu emelinin en önemli kısmını gerçekleştirmeye ramak kalmışken… Bu bölgeye dair yüz yıllık stratejik plan yaptığı ve sırf bunun için bütün bölgeyi yakıp yıktığı herkesin malumuyken ABD’nin bu bölgenin geleceğine dair hedeflerinden vaz geçmesi asla söz konusu olmayacaktır.

ABD’nin bölgede terör üretme ve terörizmi destekleme pahasına yürüttüğü bu çok yüzlü politika bir yandan ülkemizdeki ABD karşıtlığını zirveye çıkarırken diğer yandan da bizi hem yeni stratejiler üretmeye hem de Rusya’yla sıkı bir iş birliği yapmaya itiyor.

Bu yüzden öyle görünüyor ki önümüzdeki yakın süreçte bölgede Rusya’yla daha yakın çalışacak ve bazı önemli adımları birlikte atmanın hesabını yapacağız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkmenistan dönüşü bir soruya verdiği cevap da bunun işareti aslında; “Biz şu an itibarıyla Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu Sayın Putin'e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız.”

Buradan anlaşılıyor ki önümüzdeki süreç yepyeni gelişmelere gebe olacak.   

Rusya, ABD’nin bölgedeki gizli hedeflerini gerçekleştirmek adına kan gölüne çevirdiği Suriye’deki vahim gelişmeler sayesinde sıcak denizlere ulaşma hayaline ulaştı. Beşşar Esed, Rusya ve ABD emellerinin kıskacı altında ezilerek kendi halkına yüzyılın en büyük zulmünü ve sürgününü reva gördü. ABD ise yüzyıllık planına kendisini biraz daha yaklaştıracak yolların kaldırım taşlarını kan ve zulümle örmeye devam ediyor. Onların bölgedeki varlığı aslında Amerika halkının çıkarlarından ziyade İsrail’in kendilerine Yehova’nın vaat ettiğine inandıkları toprakları kazandırabilmenin yolunu açmaya yöneliktir. Yani Suriye sahasında fiilen görünen ABD askerleri olsa da perde gerisinde İsrail’in gizli emelleri vardır.

Zira İsrail Suriye’deki yedi yıllık iç savaş boyunca Şam yönetimine iki bini aşkın saldırı düzenlemiş ve ABD’nin sahada kendileri için açtığı bu koridoru iyice belirgin hale getirmiş.

Haber7, 21/12/2022 tarihli “İsrail'in amacı kanlı koridor! Suriye ve Irak'ı bu yüzden yakıyorlar” başlıklı haberinde iki uzmanın görüşüne yer vererek İsrail’in Suriye coğrafyasındaki asıl hedefinin “Davut Koridoru” ile Suriye ve Irak’a inmek olduğunu belirtmiş. Bunlardan İsrail uzmanı araştırmacı Dr. Abdullah Manaz, İran, Suriye, Irak ve Türkiye’de dillendirilen Kürdistan söyleminin Siyonistlerin “Arz-ı Mev’ud” emellerinin perdesi olduğunu belirterek şunları söylemiş;

"Hatta buna bazen ‘Kürt koridoru’ bile dediler. Siyonistler bu hayallerine ulaşmak için Ermeni ve Kürtleri kullanmayı temel strateji olarak benimsedi. Hatta İsrail bu kapsamda Ermeni ve Kürtleri “kayıp 12. Yahudi Kabile sizsiniz” yalanı ile olayı farklı boyutlara taşıdı. İşte bu nedenle Asala ve PKK aynı hedef için çalıştı. Buna Irak, İran ve Suriye’deki Kürtçü yapıları da dâhil etmek lazım. Şu an şartların olgunlaştığını düşündükleri için harekete geçtiler. Tel Aviv’den Golan, Suveyda, Tenef, Humus, Deyr ez-Zor hattından Haseke’ye ve oradan da Irak’a inecek Yahudi şeridini hayata geçirmeyi planlıyorlar. Amerika’nın Suriye’deki askerî yapılanması tam olarak bu koridor planına göre hazırlandı ve uygulanıyor."

PKK’nın darbe girişiminden 40 gün önce isminin değiştirildiğine dikkat çeken Türkiye’nin eski Suriye Askerî Ataşesi emekli Tümgeneral Esat Arslan ise bu hususta şunları dile getirmiş:

"15 Temmuz’da başarsalar bugün çok farklı bir dünya denklemini konuşuyor olurduk. İsrail’in “Davud Koridoru” yeni bir plan değil. Davut Koridoru, Arz-ı Mevud’a uzanan yolun ismi. Güneyden Türkiye sınırına inmeyi ve daha sonra Bağdat’a genleşme hesapları yapıyorlar. Suriye’nin mevcut durumunu askerî açıdan fırsat olarak görüyorlar. Hatta şu an bu şeride yerleştirilecek Yahudilerin listesini çıkarıyorlar. Dera, Tenef, el-Suhne Çölü, Deyr ez-Zor, Haseke ve Fırat-Dicle nehir boyu onlar için hayati önem taşıyor.”

Hülasa, ülkemizin yaşadığı 15 Temmuz hain kalkışmasının, Türk korkusu üzerinden fiilen işgal edilen Yunan topraklarında kurulan askeri üslerin, PKK’ya bağımsız Kürdistan vaadiyle verilen binlerce tır mühimmatın, bugün İran’da devam eden kanlı gösterilerin ve Suriye’yi bölüp parçalama hedeflerinin altında yatan asıl gayenin İsrail’in kıyamete kadar sürecek Arz-ı Mev’ud ideali olduğunu ve bunun kaldırım taşlarının da “Davut Koridoru” adıyla her türlü zulüm ve vahşet göze alınarak döşenmeye çalışıldığının hatırdan çıkarılmaması gerekiyor. Zira dünyayı kan gölüne çeviren sözüm ona bu idealin bir parçası da bizim topraklarımızı ihtiva ediyor.

Kırk tilkinin birbirinin kuyruğunu kollayarak dolaştığı bu coğrafyada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla dile getirdiği gibi kendi göbeğimizi kendimiz kesecek kadar güçlü olmaktan başka çaremiz yok. O yüzden stratejik adımlar atmaya, milli konularda birlik-beraberlik içinde olmaya, dik durmaya ve her alanda güçlenmeye devam etmek zorundayız.

Sağlıcakla kalın efendim.

Mürsel GÜNDOĞDU

 

 

Yorumlar4

  • Ahmet 1 yıl önce Şikayet Et
    Madalyonun öbür yüzünü çok güzel anlatmışsınız. Rabbim fırsat vermesin bu zalimlere..
    Cevapla
  • Yahova Elemanı 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah hiç kimseyi ayırt etmez, Dünyayı kullarına hediye etti, insan oğlunun ulaşbileceği her uç nokta arzı mevuddur. İsrail,ABD, farklı bölgelere serpiştirdikleri tüm teröristler ve elemanları esasında Tanıtımın insanoğluna bahşettiği Yada vadettiği her şeyi bozuyorlar, kirli emellerine Kutsal kitapları alet ediyorlar. İnsanlığın ortak aklı Kötülere karşı tabi olarak birleşir.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Zeki Revi 1 yıl önce Şikayet Et
    Yüreğine sağlık hocam
  • Bülent duman 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat