Türkiye Tek Yürek

  • GİRİŞ16.02.2023 10:05
  • GÜNCELLEME17.02.2023 09:11

İyilikten konuşmayı, yardımlaşma ve dayanışmada yarışmayı, sanatçısıyla, sporcusuyla, iş dünyasıyla, köylüsüyle, şehirlisiyle, askeriyle, polisiyle, emeklisi, çalışanı, öğrencisi ve çocuğuyla tek bir idealde buluşmayı millet olarak ne kadar özlemişiz.

Zor zamanlarda milletçe kenetlenmeyi ve el birliğiyle bu sıkıntıları aşmayı her zaman başaran bir toplumuz oysa. Millet olarak böyle bir yapımız var. Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı bunun en güzel örneğidir. Ne var ki bu badireler atlatılıp rehavete ulaştığımızda ellerimiz hemen birbirinden ayrılmaya ve uğruna kenetlendiğimiz idealler ayrık rüzgarların önünde gelişigüzel savrulmaya başlıyor. Bu yüzden Türk milletini kısa, orta ve uzun vadeli projelerle sürekli aktif tutmak ve büyük ideallerle biteviye beslemek gerek.

Orta Asya bozkırlarında Türk cihan hakimiyeti mefkuresiyle yanıp tutuşan bir milletin Müslüman olduktan sonra İ’layı Kelimetullah için idealize olmasının ve asırlardan beri İslam’ın bayraktarlığını yapmasının hikmeti burada gizlidir.

Biz, acıları paylaşarak azaltmasını bilen nadir bir milletiz.

Anadolu insanı acılarla büyümüş, yoklukla sınanmış ama yardımlaşma ve dayanışma hissiyatını hiçbir zaman kaybetmemiştir. İnanıyorum ki dünya tarihinde eşine az rastlanır büyük yıkım ve acıların yaşandığı bu afetten de birlik-beraberlik ruhuyla çıkacak ve devlet-millet el ele kardeşlerimizin ağır yaralarını saracağız. Nitekim ülkemizden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan'dan 213 televizyon ile 512 radyonun ortak yayını aracılığıyla icra edilen “Türkiye Tek Yürek” programı bunun en güçlü işaret fişeği olmuştur.

Sanatçısıyla, sporcusuyla, iş adamıyla, iktidarı ve muhalefetiyle, polisiyle, askeriyle, sendikacısıyla, amiriyle, memuruyla, öğrencisi ve öğretmeniyle, işçisiyle, çiftçisiyle, çobanıyla, emeklisiyle, ana, baba ve çocuğuyla, yaşayan ve vefat edenler adına azdan çoğa kadar yürekten yapılan bağışlar bize gösterdi ki bu milletin asil ruhu yeniden harekete geçmiştir.

Böyle bir ruh karşısında hangi zorluk daha fazla direnebilir? Böyle bir asaletin saramayacağı onulmaz bir yara var mıdır? Böyle kutlu ateşe dayanıp ayakta kalacak acı dağları olabilir mi? Ya da çocukları kumbara parçalayıp harekete geçmiş bir milletin önünde hangi engel durabilir?

İyiliği diriltmek ve çoğaltmak gerekir.

Siz bakmayın hemen her yerde ve her ortamda kötülerden, kötülük ve çirkinlikten bahsedildiğine. Bu milletin hamuru iyilik ve güzellik mayasıyla yoğrulmuştur. Bu hamur vakti zamanı gelince kabararak kıvama ulaşır ve kem gözleri şaşkına çevirir. Bizim ahvalimiz de bundan farklı değil aslında. Televizyonlarımız hep kötü olayları toplumun gözüne sokarcasına gündeme getiriyor. Sosyal medya topluma ısrarla bunu dayatıyor. O yüzden herkesin gündeminde insanlar arasında yaşanan kötülük ve çirkinlikler dolanıyor. Oysa kötülükten ziyade iyiliği diriltmeli ve çoğaltmalıyız. 

İyilik insana en ziyade yakışan özelliktir. İnsanlığın sıfır noktasıdır iyilik. Zira iyilik harekete geçince dil, renk, din, ırk ve benzeri bütün unsurlar ortadan kalkıp insanlığın ortak fıtrat dili konuşmaya başlar.

Bir aile çocuklarının eksik ve hatalarından ziyade iyi yanlarını gündeme getirdikçe onları daha çok iyiliğe teşvik etmiş olur aslında. Bir topluluk, sohbetlerinde iyilik ve güzellikleri dillendirerek yakın çevresindeki iyilikleri çoğaltabilir. Eğer bir okul, önceliğini öğrencilerin kötü davranışlarını cezalandırmaya değil de onların iyi davranışlarını ödüllendirmeye verirse okul ortamlarında iyiliğin daha fazla yayılmasını sağlar. Ve bir ülke en az suçluları cezalandırdığı kadar devlet için iyi ve güzel uygulamalarda bulunanları ödüllendirme hevesinde değilse orada iyiliğin dirilip çoğalmasından nasıl bahsedebiliriz?

O yüzden bu zorlu süreçte devletimiz tıpkı acımızı manipüle etmeye çalışanları cezalandırdığı gibi yüzyılın depreminin yaralarını sarmaya yeltenen en küçük elden en büyüğüne bütün iyilik gönüllülerine bir teşekkür belgesi de olsa kalıcı bir dokunuş yapmalıdır.

Yöneticilerimiz, başta yurt dışından gelen ekipler olmak üzere enkazın kaldırılmasında canla- başla çalışanlarla bu acıyı hafifletmeye destek olan sahadaki bütün personeli, gönüllüyü, STK’yı, yardım kuruluşlarını, bağışçıları ve emeği geçen herkesi en azından bir belgeyle onurlandırmayı ihmal etmemelidir. Böyle bir yaklaşım bir taraftan canı pahasına enkazın altından hayat kurtaran kahramanlarımızın cesaretini perçinlerken diğer yandan da toplumumuzda iyiliğin kalıcı olmasını temin edecektir.

Kumbarasını parçalayıp devletine, milletine desteğe koşan bir çocuğumuzu böyle bir belgeyle onore etmek, onu hem kalıcı iyiliğe hem de toplumunun ideallerine sadık kılar.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel Gündoğdu

murselgundogdu@gmail.com 

Yorumlar3

  • Recep Üstündağ 2 yıl önce Şikayet Et
    ellerine sağlık Mürsel hocam...selamlar
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ayşe Nur 2 yıl önce Şikayet Et
    Eline,kalemine sağlık güzel kardeşim
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Cemal HACISEVKIOGLU 2 yıl önce Şikayet Et
    Muhtesem bir dile getiriş olmuş hocam yüreğinize sağlık.. Selam ve Dua ile
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat