Türkiye sahada güçlü durdukça masada da kazanıyor
- GİRİŞ10.04.2025 08:51
- GÜNCELLEME11.04.2025 09:24
Dünya ekonomisi yepyeni bir yapılanma sürecinin sarsıntılarını yaşıyor ve göz göre göre gelen bu depremin artçıları uzun bir süre daha piyasaları sarsacak gibi görünüyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın bir tiyatrocu edasıyla tabelayı eline alıp ülkelere yönelik yeni gümrük vergisi oranlarını tek tek açıklamasının piyasalarda oluşturduğu dev dalgalanma, erteleme/öteleme gibi beyanatlarla şimdilik yatışmış gibi görünüyor. Bu gümrük güncellemesine ABD halkını, ülkelerinin yıllardır soyulduğunu ve böyle bir adım atılmazsa büyük bir yıkımla karşı karşıya kalınacağını söyleyerek ikna eden Trump’ın ani bir kararla bu fikrinden vazgeçmesi kimleri zenginleştirdi bu bilinmez ama açık olarak bilinen bir hakikat var ki o da Trump’ın bir anının ötekine asla uymadığı.
Trump sadece kendisini değil devasa ABD borsalarını olduğu gibi bütün dünyayı da sallıyor.
Bu durum bütün dünya ülkelerini ekonomik bağımsızlıklarını koruyabilmek adına yeni tedbirler almaya, yeni çözümler bulmaya ve yeni yol haritaları oluşturmaya zorluyor.
Nitekim Donald Trump'ın yeni vergi kararlarından sonra uluslararası piyasalarda oluşan bu dalgalanmayı değerlendiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, gümrük tarifeleriyle alevlenen ticaret savaşının küresel bir etki uyandıracağının çok açık olduğunu belirttikten sonra böyle bir durumun dünyadaki herkesi etkileyecek bir kasırgaya dönüşeceğini söylemenin abartılı olmayacağını ifade etti.
Bu kasırganın her ülkeye olduğu gibi kısa ve uzun vadede ülkemize yönelik etkileri de olacak kuşkusuz.
Öyle görünüyor ki geçtiğimiz süreçte bu günlerin geleceğini ön görüp altyapı eksikliklerinin pek çoğunu tamamlayan ülkemizin bu süreçten kazançlı çıkması en büyük temennimiz. Biz tarihte pek çok kriz anında çağa yürümeyi başarmış bir milletiz. Hem böyle bir genetiğe sahipken hem de diplomasi alanında çok başarılı olduğumuz bir dönemde bu durum günümüzde neden olmasın?
Ülkemiz ekonomik anlamda zorlu bir mücadele sürecinden geçiyor ama bizim tek meselemiz bundan ibaret değil.
Suriye’de yürüyen bir süreç var mesela.
Aynı şekilde Irak’la ilgili kritik hususlar mevcut ki bütün bunlar ülkemizin beka meselelerinden. Bazı dönemler bizi neredeyse bölünmenin eşiğine getiren terör mevzusunda zaman içinde attığımız güçlü adımlar, yaptığımız paradigma değişiklikleri, güçlü bir siyasi irade koordinesinde gencecik mühendislerimizin ürettiği savunma teknolojisine dair yerli ürünler ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin siyasi kariyerini riske ederek iç cepheye yönelik yaptığı güçlü hamle ülkemizi ila nihaye terör belasından kurtarmanın eşiğine getirmiş durumda.
Bölgede terörün bitmesini istemeyen bazı çevreler var ki bunların başında Siyonist İsrail yöneticileri var.
Siyonist yöneticiler eliyle süzme bir terörist devlet haline dönüşen İsrail, Suriye’de istikrarın ve toprak bütünlüğü ihtimalinin belirmesinin ardından adeta kabuslar görmeye başladı. Suriye’deki zaten var olan işgallerini genişletip Esad rejiminden kalan bütün silahlarını bombalarla imha etmesi bile bu kabuslarına son verememiş olacak ki İsrail bu kez de sosyolojik harp teknolojilerini devreye aldı. Suriye’deki etnik gurupları bir bir ayaklandırarak bilindik iç savaş senaryolarını uygulamaya koydu. Bu da tutmadı. Ardından Türkiye’nin Suriye’de kurması muhtemel üs bölgelerini vurduğunu deklare ederek yaptığı bu çakallıkla Türkiye’ye göz dağı vermeye yeltendi.
Türkiye korkusu nedeniyle uykusuzluk sendromuna tutulan Netanyahu, Beyaz Saray’a uyku ilacı almaya gitti ama o da nafile.
Donald Trump'ın ifadesiyle Suriye’de anahtarı elinde bulunduran Türkiye’nin, dünyanın gelmiş geçmiş en çukur çakma terör devletine komşu olması kesinleşince Netanyahu’nun zaten olmayan bütün akıl ayarları hepten kaybolmuş olacak ki Trump ona bütün dünyanın gözü önünde aklını başına devşirmesi tavsiyesinde bulunmak zorunda kaldı.
Görünen o ki sahada kat etmiş olduğu önemli mesafeler, attığı güçlü adımlar Türkiye’yi Beyaz Saray’ın şömineli salonunda olduğu gibi her tür ve çeşitten masada da kazançlı hale getiriyor ve getirecek.
Türkiye’nin bölge ülkeleriyle geliştirdiği yeni güvenlik mimarisini de dikkate aldığımızda, Suriye’nin istikrar ve toprak bütünlüğü alanında bundan sonraki her kazanımı önümüzdeki süreçte İsrail’in uykularını daha çok kaçıracağa benziyor. Bunu ilerleyen günlerde daha net göreceğiz.
Türkiye’yle sınır komşusu olmanın hem avantajlı hem de dezavantajlı yanları var. İsrail bunu yaşayarak tecrübe edecek gibi…
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar17