Musa’sını bekleyen Ortadoğu
- GİRİŞ19.06.2025 09:15
- GÜNCELLEME20.06.2025 10:50
Bir gece Firavun, derin uykusundan kan-ter içinde uyanır.
Bunun sebebi gördüğü korkunç bir rüyadır.
O gece Firavun rüyasında Beytülmakdis’te bir ateş çıktığını, bu ateşin Mısır’a sıçradığını, Mısırlıların evlerini yaktığını ve bütün Kıptileri yok ettiğini görür. Şu kadar var ki bu ateş İsrailoğulları’na herhangi bir zarar vermemiştir.
Bu sıkıntılı gecenin sabahında Firavun, ilk iş olarak kâhin ve sihirbazlarını toplar. Onlara bu rüyanın ne anlama geldiğini sorar.
Kâhin ve sihirbazlar oturup bu rüyayı yorumlamaya koyulurlar. Ölçerler, biçerler. Nihayet o günlerde İsrailoğulları içinde doğacak bir erkek çocuğun yeri ve zamanı gelince Firavun’un elinden saltanatını, tacını-tahtını alacağı, kurduğu düzeni bozacağı ve ihdas ettiği dini değiştireceği neticesine varırlar. Sonuç kendisine açıklanınca çok öfkelenen Firavun, askerlerine İsrailoğulları arasında o günlerde doğan her erkek çocuğun öldürülmesini emreder…
“Her Firavun için bir Musa gerekir” kelam-ı kadiminin ibretlik kıssasıdır bu.
Hz. Musa böyle sıkıntılı bir zamanda dünyaya gelmiş, Yüce Allah’ın mucizesi olarak Firavun’un sarayına yerleşmiş ve öz annesinin sütüyle beslenip terbiyesiyle büyüyerek zamanı gelince Firavun’un tahtını yerle bir etmiştir.
Herkes İsa Peygamberin nüzulünü bekliyor ama bölgede cereyan eden elim hadiseler bize Ortadoğu’ya Hz. Musa’nın geleceğini müjdeliyor sanki.
Çağın Firavunluğuna soyunan ama Firavunluğu kendinden değil ABD’nin desteğinden menkul olan Binyamin Netanyahu’nun, Musa Peygamberin tacını tahtını başına geçirdiği Firavun gibi bir rüya görüp görmediğini henüz bilmiyoruz. Zaten Netanyahu’nun rüya görmesine de gerek yok. Zira onun insani değerlerle, apaçık hakikatlerle ve sıradan her insanın idrak edebileceği çıplak gerçeklerle uzaktan yakından alakası kalmamış. O her dem rüyalar aleminde yaşıyor. Siyonist hezeyanlar içinde debeleniyor. Epey süredir Firavunik ataklar geçirdiği de herkesin malumu. “Gazze’de henüz doğmamış ya da yeni doğacak çocukların bir gün büyüdüklerinde kendilerini yok edeceği” endişesinden deliye dönen, cinnet geçiren ve uykuları kaçan birinin Firavun gibi bir rüya görmesine gerek var mı Allah aşkına?
“Anne karnındaki çocuklar doğunca ve doğan bu çocuklar büyüyünce bize saldıracaklar. O yüzden hepsinin öldürülmesi gerek…” Sizce bu yoruma bir rüya kurgulanacak olsa bu Firavun’un gördüğü rüyadan başkası olabilir mi?
Bu yüzden Çağın Firavun’u Netanyahu, kendisi gibi gözü dönmüş Siyonist kırması cani askerlerine Gazze’de henüz doğmamış ya da yeni doğmuş masum bebeklere dair ayrım gözetmeksizin ölüm emri verebiliyor.
Tıpkı gördüğü rüyadan dolayı panikatak geçirmeye başlayan ve hezeyana kapılarak yeni doğan bebeklere yaşam hakkı tanımayan Firavun gibi…
Üstelik çağın Firavunu Netanyahu’nun hezeyanları bununla da sınırlı değil.
Siyonist Netanyahu’yu Çağın Firavunu yapmaya namzet ikinci kehanet de birinciden çok farklı değil aslında. Şöyle vehmediyor Netanyahu;
"İran uranyum geliştirmeye devam ederse nükleer enerjiye sahip olur, ardından bu enerjiyle nükleer silah yapar ve neticede bizi yok eder. O yüzden neye mal olursa olsun hiç vakit kaybetmeden İran’ı vurmalı, bu ülkenin bütün nükleer tesislerini yok etmeliyiz."
Netanyahu, vehimlerini bir bir hayata geçirerek bütün insanlık değerlerini olduğu gibi insanlığın kendisini de tehdit ediyor.
Onun bu firavunvari hezeyanları tek başına gerçekleştirmeye gücü yetmez elbette. Ağababası ABD’yi ve kirli işlerini yaptığı AB ülkelerini bir şekilde akıl dışı yollarla ikna ederek işin içine katıyor. Bu yüzden kendisini dev aynasında görerek baş firavunluğa oynuyor Netanyahu. Firavun’un Musa karşısında başaramadığını ben başaracağım diyor arsızca. Musa gelip tacımı-tahtımı başıma geçirmeden ben bütün Musaların icabına bakayım diyor pervasızca.
Bunlar, başını kuma sokan deve kuşunun akıl dışı hareketlerinden başkası değil aslında.
Netanyahu’da bir gram insani akıl olsa ve dünyayı aptal yerine koyacağına bir saniyeliğine kendine baksa ne kadar ahmakça hareket ettiğini hemen anlayacak aslında.
Ey Netanyahu! Bu Siyonist vehimzedeliğinizle, küstahlığınızla, caniliğinizle ve eşkıyalığınızla 1950'lerden beri atom bombasına sahip olduğunuzu ve nükleer testlerde bulunduğunuzu cümle alem biliyor. Bırakın İran'ı bütün Ortadoğu'yu küle çevirecek kadar atom bombası var elinizde. Üstelik bunun ne kaydı-kuydu var ne de herhangi bir denetime tabisiniz. Musa gelince size bu eşkıyalığınızın hesabını tek tek sormayacak mı? Yoksa bu çakma firavunluğun bedeli burnundan fitil fitil getirilmeyecek mi zannediyorsun?
Bu hezeyanlara dün, İsrailli gazeteci Eyal Berkovic de dahil oldu;
“Çeyrek finalde Hamas’ı Yarı finalde İran’ı yendik. Finalde Türkiye var…”
Bilesin ki bu finali dört gözle bekliyoruz Siyonist bozuntusu Berkovic. Bize inanmıyorsan sana kutsal kitabın Yaremya’nın 4. Bölüm’deki “Kuzeyden gelecek yıkım” ve devamından bazı hayati hatırlatmalar yapayım;
Güvenliğiniz için kaçın!
Durmayın!
Üzerinize kuzeyden felaket,
Büyük yıkım getirmek üzereyim.
Aslan ininden çıktı,
Ulusları yok eden yola koyuldu.
Ülkenizi viran etmek için,
Yerinden ayrıldı.
Kentleriniz yerle bir edilecek,
İçlerinde yaşayan kalmayacak…
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar5