Çocukların yaz tatili kabusa dönmesin!

  • GİRİŞ03.07.2025 09:10
  • GÜNCELLEME03.07.2025 09:10

Çocuklar için yaz tatili günleri başladı. Yaklaşık 9 aylık bir eğitim-öğretim maratonunun ardından uzun soluklu bir tatil yapmak bütün çocukların hakkı elbette. Gelin görün ki bazı dikkatsizlik ve tedbirsizlikler yüzünden bu tatilin bir kabusa dönüşmesi ise an meselesi. 
Yaz tatili denince eskiden aklımıza en çok da sokaklardaki çocuk cıvıltıları gelirdi. Şimdilerde bırakın cıvıltıyı, çocuklardan bile eser yok.

Nereye gitti bu çocuklar?

Hadi bir kısmı ebeveynleriyle tatil beldelerine gitti diyelim. Bir kısmının da yaz Kur’an kurslarında, eğitim kamplarında vs. olduğunu var sayalım. Peki nerede bizim mahallelerde bir patlak top peşine cümbür cemaat koşturan çocuklar? Bisikletleriyle rüzgarları yarıp geçen afacanlar nereye gittiler? Evinin önündeki gölgelikte kafasını dinlemeye çalışan mahallenin ağır teyzelerini gürültüleriyle çileden çıkaran haytalara ne oldu?

Bu soruların cevabını bütün ebeveynler biliyor aslında.

Ebeveynlerin çoğu çocuklarının yaz tatili boyunca odasından çıkmak istemediğinin farkındalar. Üstelik bu durumdan kaygı duyanlar olduğu gibi buna sevinenler bile var. Onlara göre sokaklar asla tekin değil. Haberlerin büyük bir kısmını sokaklarda yaşanan kötü olaylar işgal ediyor zira. Ebeveynler bir bakıma haklılar da. Ne var ki çocukların odalarında karşılaşacakları tehlikeler sokaklardan asla geri kalır durumda değil. 

Çocuklar odalarında ve ellerinde sabah telefon, akşam telefon, gece telefon!
Çocukların hiçbiri internetsiz ve cep telefonsuz ortamlarda bulunmak dahi istemiyor. Sonra gelsin oyunlar, videolar, sosyal medya… Çocuklar yaz tatillerini ekranların gölgesinde geçirmek istiyor artık. Elde telefon, göz-kulak kesintisiz ekranda ve gün boyu “beğen” tuşuna sıkışmış sanal bir dünyada yaşıyor artık çocuklar! Bu yüzden yaz tatilleri çocuklar için artık özgürlüğün değil, mavi ekranların tam bir esareti haline geldi. 
Ebeveynlerin işte tam bu noktada bir durup düşünmesi lazım; Çocuklarımız yaz tatillerinde nereye gidiyor? 

Çocukların internet bağımlılığı en önce uykusuzluk yapmaya başlıyor. Gözler kendiliğinden kapanıncaya kadar mavi ekranların karşısında huşu içinde vakit geçirmek bu uykusuzluğun ana sebebi.  Sürekli uykusuzluk ve düzensiz yaşam hali ise dikkat dağınıklığına sebebiyet veriyor. Bir çocuk için kendisini bu durumdan kurtarmak isteyen herkes bir düşman gibidir artık ve böyle anlarda öfke nöbetleri devreye girmeye başlıyor. “Tamam, bir dakika!” diye başlayan oyalanmalar saatlerce uzamaya ve en nihayetinde çocuklarımızda beyin çürümesi hadisesi gerçekleşmeye başlıyor.

Gözlerimizin önünde çocuklarımızın ruhu sessiz sedasız bir şekilde eriyor. 

Hemen yanı başımızda çok da güvende sandığımız bir ortamda evlatlarımız birer dijital zombiye dönüşüyor adeta.

“Hadi dışarı çıkalım!” desen, surat asıyor. “Hadi çalışalım biraz!” desen, yorgunum diye cevap veriyor.  Gece yarılarına kadar mavi ışıkla uyanık kalan çocuklar, sabahları doğal olarak yorgun kalkıyor. Işıltılı mavi ekranlar çocukların zihinlerini bulandırıyor, duygularını altüst ediyor, sabrını tüketiyor. Buna bir de dikkat dağınıklığı eklenince artık iş tamamen çığırından çıkıyor. Ne sağlıklı bir iletişim kalıyor ortada ne sefer ne de tahammül. Tıpkı hayal kurmanın, eleştirel düşünmenin ve problem çözmenin olmadığı gibi…

Sosyal medya, 5-10 saniyelik videolarla çocukların zihnini pinpon topuna çeviriyor. 
Çocukların kapalı ortamlardan kurtulup tabiatı, çevreyi ve dış dünyayı özgürce keşfetme zamanı olan yaz tatilleri günümüzde ne yazık ki dijital bir köleliğe indirgenmiş durumda. Bir taraftan bildirimler, “hadi, bak!” diye bağırıyor, öte yandan oyun arkadaşları ısrarla sanal dünyaya çağırıyor. Böyle bir cenderede bir çocuk için gerçekler dünyasının bir anlamı kalır mı?

Ebeveynler olarak böyle bir durumda neler yapılabilir? 

Eğer telefonlar ebeveynlerin de elinden düşmüyor ya da uslu dursun diye çocuklar bizzat ebeveynler tarafından telefona bağımlı hale getirildiyse vay halimize. Bunun dışında çocukların telefonlarla haşır neşir olmaları mutlaka sınırlanmalı ve denetime tabi tutulmalıdır. Yatakla mavi ekran bağlantısı mutlaka kesilmeli, uykusuzlukla başlayıp dikkat dağınıklığıyla devam eden ve nihayet beyin çürümesiyle kalıcı hasar bırakan bu durum hakkında çocuklarımız sürekli bilgilendirilmelidir. Çocuklarla dışarıda ve doğal ortamlarda nitelikli vakit geçirmeye özen gösterilmelidir.

Gelin çocuklarla yazın tadını çıkaralım. En azından bir süreliğine mavi ekranları kapatalım ve hayatın kapılarını açalım.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

murselgundogdu@gmail.com

 

Yorumlar2

  • eda 16 saat önce Şikayet Et
    Hadin doğru camiyeeeeee. İmamlar sizi bekliyor. Dindar nesil yetiştirmek içinnnnnn
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • FATİH 20 saat önce Şikayet Et
    Hocam maalesef bu bizim büyük bir yaramız çocuklarımız gençlerimiz telef oluyor. Aileler olarak bu konuda dikkatli ve akıllıca adım atmalıyız.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat