Türkiye’nin hem bölgesine hem de dünyanın geneline yönelik izlediği aktif dış politika ile barış ve diplomasiden yana dengeli siyaseti, Siyonist İsrail’in sadece uykularını kaçırmakla kalmıyor aynı zamanda bu korsan devletin dengelerini de sarsıyor. 

Siyonist İsrail, bütün enerjisini uzak ve yakın olmak üzere iki amaca hasretmiş durumda.

İsrail’in uzak hedefi, ne pahasına olursa olsun kendisine vaat edildiğine inanılan toprakları (Arz-ı Mev’ud) ele geçirip burada Büyük İsrail’i kurmak.  Siyonistler için bu büyük hedefe karşı çıkan, bunu eleştiren ve böyle bir hedefin tekerine taş koyan herkes en büyük düşmandır. Üstelik böyle hasımlara her türlü muamele revadır. İsrail’in Siyonist yöneticileri böyle bir hülyayla uykuya dalıp böyle bir serapla uyanıyor her gün. Ayılır ayılmaz bu rüyanın gerçekleşmediğini gördüklerinde ise düşman gördüklerine insanlık dışı her çeşit muamelede bulunuyorlar. 

İsrail’in bu safsatası hayalden öte geçmez ama Siyonistler dün olduğu gibi bugün de hiçbir şeye kulak asmadan bu uzak hedeflerinin kaldırım taşlarını döşemekle meşguller.
İsrail’in en yakın hedefi Filistin topraklarını tamamen ilhak etmek. Şu kadar var ki bu fiili duruma kimsenin el uzatmaması lazım. O yüzden Arz-ı Mev’ud sınırları içinde yer alan Doğu Akdeniz'den Basra'ya kadar uzanan toprakları istikrarsızlaştırıyor, buralarda devlet ve otoriteden yoksun başıbozuk coğrafi yapılar meydana getirmek istiyorlar. Böylece onlar için uzak hedefin yolu açılmış olacak. Elbette bu işlere tek başına yeltenmiyor İsrail. Buna ne gücü ne de cürmü yeter zira. ABD yol güvenliği alıyor, İsrail bölgede at koşturuyor. Kendisine ne dur diyen bir kurum var ne de hesap soran bir kuruluş. Hal böyle olunca yürek yakan insanlık dışı hadiseler yaşanıyor coğrafyada. Buna DUR! diyen irade de yine İsrail’in can düşmanı haline geliyor.

Siyonist hükümeti yönlendiren analistlere göre şimdilerde İsrail için Türkiye, İran’dan daha büyük bir tehdit haline geldi.

Türkiye’nin içeride yakaladığı siyasi istikrar ve üretim hamlesi ile bölgeye yönelik her geçen gün artan etkisi ve yükselen gücü, tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi İsrail’de de Türk korkusuna sebebiyet veriyor. Erdoğan'ın Türkiye imparatorluğu inşa etmeye çalıştığına vurgu yapan İsrailli analistler, gün geçtikçe Türkiye'nin İran’dan daha büyük tehdit haline geldiği hususunda yöneticileri açıktan uyarıyorlar.

Türkiye ile ilgili İsrailli analistleri en fazla kaygılandıran hususlardan bazıları şunlar;

Türkiye’nin Filistin topraklarını Osmanlı mirası olarak görmesi ve Gazze konusunda bölge ülkelerinin yanında bütün dünyayı İsrail’e karşı harekete geçmeye çağırması
Türkiye’nin Suriye üzerindeki etkisi ve Suriye’de istikrarın sağlanmasına yönelik attığı adımlar. 

Türkiye’nin ABD ile iyi ilişkiler içinde olması ve Türkiye’nin İsrail’le doğrudan iletişimde bulunmayıp ilişkilerini Beyaz Saray üzerinden yürütmesi

Henüz askerî açıdan karşılıklı bir çatışma yaşanmamış olsa da Türkiye ile İsrail arasında başından beri süregelen bir diplomatik savaşın varlığı

Türkiye’nin Suriye’de özellikle İsrail sınırına yakın bazı alanlarda askeri nüfuzunu güçlendirme girişimlerinde bulunması

Türkiye’nin enerjide ve savunma sanayiinde kat ettiği mesafe ve elde ettiği yadsınmaz güç

Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Güç Santralini faaliyete alması ve bu nedenle nükleer bir güç haline gelmeye başlaması  

Türkiye’nin gün geçtikçe bölgesinin yanında dünya üzerinde de artan nüfuzu

Bütün bu hususlar İsrail’de sadece bir korku ve endişe havası meydana getirmekle kalmıyor aynı zamanda İsrail’in bölgede tehlikeli adımlar atmasına da zemin hazırlıyor.

Bu da zaten nefes almakta zorlanan bölgeyi iyice enfekte ediyor.

Bu tehlikeli adımlardan birisi İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle iş birliğine giderek Ada'ya hava savunma sistemi yerleştirmeye başlaması. Türk korkusuyla uykuları kaçmaya başlayan iki korsan devletçik akılları sıra sınırlarımıza yakın yerleri silahlandırarak bize gözdağı vermeye çalışıyor. Daha önce Yunan halkının Türk korkusunu bahane ederek bize dönük Yunan limanlarını istila edip silahlandıran Derin ABD’nin veremediği göz dağını güya şimdilerde Hindistan’ı da yanına alan İsrail-GKRY ittifakı vermeye çalışıyor.

Bu şer ittifakının hukuk tanımaz masa kurma girişimine okkalı cevap ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler’den geldi; 

Türkiye ile her masayı yıkarız…

İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Ada'ya hava savunma sistemi yerleştirme girişiminin KKTC'ye yönelik açık bir tehdit olduğunu dile getiren Öztürkler, bu tavrın barışa değil bölgesel istikrarsızlığa hizmet ettiğini vurguladı. Bölge ülkesi olmamasına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle askeri iş birliği yapan Hindistan'ın tavrını da eleştiren Öztürkler, bölgeyle ilgisi olmayan bu ülkenin Doğu Akdeniz'de provokatif hamle yapmasının kabul edilemeyeceğini belirtti.

Ülkesinin haklarını sonuna kadar korumakta kararlı olduklarına dikkati çeken Öztürkler, “biz yalnız değiliz” dedi.

KKTC halkının güvenliğinin hiçbir küresel hesabın parçası olamayacağını dile getirdikten sonra KKTC'ye karşı kurulan her masayı ana vatan Türkiye ile yıkarız, diyen Öztürkler, Türkiye'nin güçlü desteğiyle bu topraklarda barışı ve egemenliği korumaya kararlıyız, vurgusu yaptı.

Siyonist İsrail ipe sapa gelmez hezeyanlarıyla bölgeyi enfekte etmeye devam ediyor. 
Öyle görünüyor ki bölgeyi iyileştirip rehabilite etmek; adaletten, hak, hukuk ve barıştan yana bir diplomasi yürüten Türkiye’ye nasip olacaktır.

Kalın sağlıcakla efendim.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

murselgundogdu@gmail.com