Türkiye, BM’nin gündemini belirlemeye ve mazlumların sesi olmaya devam ediyor
- GİRİŞ25.09.2025 09:14
- GÜNCELLEME25.09.2025 09:14
İçinde yaşadığımız dünya epey süredir haktan, hukuktan, adaletten, barıştan, hasılı insanlıktan yana en talihsiz dönemlerinden birini yaşıyor.
Basiretini henüz kaybetmemiş toplumlar, vicdanı örselenmiş, bakışı körelmiş ve kulağı insanlıktan yana sağırlaşmış bir dünyayla karşı karşıya olduklarının farkında. Ne var ki ellerinde bu karanlık perdeyi yırtıp atacak mecal yok. Hal böyle olunca bu toplumların gözü önünde bebekler katlediliyor, insanlar açlıktan ölüyor, siviller bombalanıyor, ibadethaneler, okullar, hastaneler ve evler yerle bir ediliyor, koca dünya huzur ve barış konusunda adeta can çekişiyor.
Uluslararası barış ve güvenliği sağlamak, devletler arasında dostane ilişkileri desteklemek ve insan haklarını geliştirmek amacıyla 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu ABD’nin New York şehrinde işte böyle bir atmosferde üye ülkelere kapılarını açtı.
Burada yapılacak konuşmalar, dünyanın kötü gidişatına yapılacak eleştiriler, gerçekleştirilecek görüşmeler ve alınacak kararlar, dünya kamuoyunda aylar öncesinden konuşulmaya, yazılıp çizilmeye başlamıştı. Son yıllarda düzenlenen BM oturumlarının hemen tamamında olduğu gibi bu yıl da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu’nda yeryüzünün son mazlumlarının sesini bütün dünyaya duyuran ve sergilediği hakkaniyetli tavırlarla gündem oluşturarak zirveye damgasını vuran lider oldu.
Dünya vicdanının hemen her yerde sorgulandığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya vicdanının özlemle beklenen sesi oldu.
Genel Kurul salonuna girdiğince dakikalarca ayakta alkışlanan bir dünya liderinden bahsediyorum. Bunun ülkemiz adına ne kadar büyük bir gurur olduğu apaçık ortada. Bunun yanında geçen zaman içinde Erdoğan, dünya meselelerine karşı insani/vicdani duyarlılığı başta olmak üzere sergilediği barıştan yana diplomasiyle hem mazlum milletlerin yegâne umudu haline gelmiş hem de kendi yumurtasını pişirmek için komşusunun evini ateşe vermekten çekinmeyecek zihniyette olan liderlerin saygısını kazanmıştır.
Cesareti, dürüstlüğü, hakkaniyetli oluşu, dik duruşu, bilgeliği, dostluğu ve barıştan yana tavırları Erdoğan’ı dünyada seçkin bir lider haline getiren en belirgin vasıflarından sadece birkaçı.
Erdoğan’ın, diğer dünya liderlerinden çok farklı özellikleri var. Bunda bireysel liderlik özelliklerinin yanında özellikle mensup olduğu kültür ve medeniyet değerlerinin etkisi çok fazla. Aynı şekilde kimseye eyvallahı olmayan bir karaktere de sahip. ABD’ye varır varmaz ilk röportajını Fox News kanalına verdi mesela. Burası, ABD Başkanı Trump’a desteğiyle bilinen bir mecra. Konuşmasında herkesin gözünün içine baka baka Başkan Trump’ın Ukrayna konusunda olduğu gibi Gazze konusunda da başarısız olduğundan bahsetti.
Başta kanayan yaralar olmak üzere dünyanın kangren haline gelmiş sorunlarına “ama”sız, “fakat”sız en yalın ve güçlü sesle neşter vurduğu için Erdoğan, BM toplantıları vasıtasıyla dünyanın vicdanı olmayı sürdürüyor.
Trump arızalarla, Erdoğan Gazze'deki soykırımı fotoğraflarla dünyaya haykırmasıyla uluslararası basında gündem oluşturdu.
BM binasına girdikten sonra Trump'ın bindiği yürüyen merdiven aniden durdu. Trump ve eşi Melania, üst kata yürüyerek çıkmak durumunda kaldılar. Üstelik 80. BM Genel Kurulu'nun ilk gününde Trump'ın başına gelen aksilikler bununla sınırlı değildi. Bu kez de Trump’ın BM Genel Kurulu’na hitap edeceği sırada prompter cihazı çalışmadı. Aksiliklerin peş peşe gelmesine daha fazla dayanamadı Trump ve "bu prompter cihazını kim kullanıyorsa başı büyük belada" diyerek görevlileri tehdit etti. Bu da uluslararası camiada geniş yankı uyandırdı. Trump’ın İsrail’i destekleyip Gazze’de el birliğiyle yürüttükleri soykırımı hiçe sayan konuşmasını sadece İsrail’in BM Daimî Temsilcisi Danon’ın alkışlaması ise Trump liderliğindeki ABD’nin prestijinin yerlerde süründüğünün en önemli kanıtı gibiydi.
Bütün savaşları durdurma vaadiyle başkanlık koltuğuna oturup yeni savaşların fitilini ateşleyen ABD Başkanı Trump’ın aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’den Gazze’ye, Ukrayna’dan Rusya’ya, Suriye’den Irak’a, Azerbaycan’dan Ermenistan’a, Somali’den Etiyopya’ya, Karadeniz'den Ege ve Akdeniz’e, Pakistan’dan Hindistan’a, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden Afganistan’a, Batı Afrika'da yaşanan hadiselerden Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne kadar dünyanın bütün coğrafyalarıyla ilgili barış ve huzur projelerini dile getirdi.
Fotoğraflarla aktardığı Gazze’deki vahşetin insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri ve bunun da insanlığın dip noktası olduğunu belirten Erdoğan’ın, uluslararası toplumu acilen harekete geçmeye çağırması ise artık sözün bittiğinin ve acil eylem planının devreye alınma vaktinin geldiğinin işaret fişeğiydi.
Mürsel Gündoğdu / Haber7
Yorumlar2