Filler tepişirken çimenler eziliyor.

  • GİRİŞ06.11.2025 09:17
  • GÜNCELLEME06.11.2025 09:17

Ermiş adlı kitabında Halil Cibran, çok bilgece sözler eder ki onlardan birisi de mealen şöyledir; “Sert esen rüzgâr, devasa meşelere, taze çimenlere davrandığından daha şefkatli yaklaşmaz…”

Tıpkı sert esen rüzgâr gibi yağmurun, dolunun ya da boranın hiçbir varlığa ayrım yapmadan yağması Yüce Allah’ın tabiata yüklediği değişmez yasalardan birisidir ki buna “sünnetullah” denir.

Gelin görün ki dünyanın pek çok yerinde son dönemde öylesine sert rüzgarlar çıkıyor ki bu fırtına, adı sanı büyük ülkelere serinletici bir merhem etkisi yapıp hiç zarar vermezken gariban ülkeleri adeta kasıp kavuruyor. Sünnetullah’a taban tabana zıt bu durumun dünyayı sanal bir ateş çukurunun içine sürüklediği, bütün insanlığı tedirgin ettiği, mazlum coğrafyaları kan ve gözyaşı seline mahkûm ettiği ise hepimizin malumu.

Böylesine çetin bir hengamede tepişen fillerin burnu dahi kanamazken taze çimenlerin tarumar olması hem akla hem de ilahi hikmete aykırı bir durum.

ABD’nin Çin ile yapmakta olduğu ticari bilek güreşi sebebiyle dünya adeta diken üstünde.

Geçen dönemde keşfi yapılan elementlerle dünya bugünkü teknolojik seviyesini buldu. Bundan sonrası için yepyeni hammaddelere ihtiyaç duyuluyor. Bu sebeple şimdilerde gündem, gelecek dönemin şifrelerinin ne olduğuna kilitlenmiş durumda. Geleceğe geç kalmak istemeyen ülkeler, yeni nesil uçak ve gemilerden tutun da son sistem savunma sanayi ürünlerinden elektrikli araç teknolojileri ve yapay zekâ bilgisayarlarına kadar daha görünmez ve insansız alanlardan, daha uzak diyarların keşfine kadar gelecek yüzyılı şekillendirmeye yarayacak yeni hammaddelerin peşinde. Bunun da “Nadir Toprak Elementleri” (NTE) olduğu artık sır değil.

Peki bu ne anlama geliyor?

Petrol ve doğalgaz gibi enerji savaşlarının yanında yeni dönemde dünyada kesintisiz bir şekilde nadir toprak elementleri kapışmalarına şahit olacağız. Üstelik bu savaş çoktan başladı bile.

ABD Başkanı Trump geçtiğimiz günlerde ABD’de üretilen mikroçiplerin Çin’e satılmasına dair yasak getirdi. Bu hamleye Çin, nadir toprak elementlerinin ihracatını kısıtlayarak cevap verdi. Görünürde basit iki ticari hamle gibi duran bu olay, ABD Başkanı Trump’ın Çin’i savaş istemekle tehdit etmesiyle çığırından çıktı. Bu durum başta ABD borsaları olmak üzere bütün dünyada deprem etkisi oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda farklı ülkelerdeki pek çok kripto yatırımcısını iflasa sürükleyerek bazılarının intihar etmesine bile yol açtı. ABD Başkanı Trump’ın Çin’i yanlış anladığını söylemesi şimdilerde bu gerilimi biraz soğutmuş olsa da yarınlarda bu kazanın çok daha fazla kaynayacağı gün gibi ortada. Hatta Çin’in nadir toprak elementleri alanındaki tartışılmaz egemenliği devam ettiği sürece bu kazanın soğuması asla mümkün görünmüyor.

Ukrayna’daki nadir toprak elementlerini garantiye alan ABD’nin bundan sonra bütün Ukrayna yansa burada bir çap çırası yanmayacaktır. Yani burada da kaybeden ve ezilen Ukrayna vatandaşlarından başkası değil.

Bu günlerde fillerin tepiştiği bir başka coğrafya ise Afrika kıtası.

Sömürgeci güçlerin böl, parçala, yönet taktiğiyle sınırlarını cetvelle çizdikleri ve uzun yıllardan beri sömürdükleri bu talihsiz kıta, günümüzde hala kan ağlamaya devam ediyor. 2023 yılından beri süren ordu güçleriyle Hızlı Destek Kuvvetleri (RFS) arasındaki çatışmaların giderek arttığı Sudan’da ise durum iyice vahim bir hal aldı. Şöyle ki 2025 yılında sadece kadın, çocuk, yaşlı demeden 150 bin insan ölmekle kalmadı aynı zamanda Sudan’da 12 milyondan fazla insan yerlerinden oldu. Nitekim bugünlerde Birleşmiş Milletler, çatışmaların sürdüğü El Faşir ve Güney Kordofan'da kıtlık ilan etti.

Afrika’daki yer altı ve üstü zenginlikleri sömürmeye devam etmek isteyenler, bu kıtada kaos ve kargaşa çıkarmaya devam ediyor.

Türkiye, 2000’li yılların başından beri sömürgeci zihniyete alternatif olarak Afrika kıtasına kazan kazan temelinde bir dizi yatırım yapıyor. İmzaladığı ikili anlaşmalar ve güvenlik iş birliği kapsamında donanması, Kızıldeniz ve Somali kıyıları boyunca aralıksız devriye atıyor. Ayrıca binlerce askerinin bulunduğu bu kıtada balistik füzelerinin menzillerini artırmaya imkân tanıyacak bir uzay üssü de inşa ediyor. Bu durum hem Türkiye’nin kıtada güçlenmesini hem de Afrika ülkelerinin bilinçlenmesini sağladığı için bölgeyi sömürenlerin her geçen gün daha fazla uykusunu kaçırıyor. Umarım Türkiye’nin bu yaklaşımı çimenlerin kendi kaderlerine sahip çıkmalarını ve özgürce serpilmelerini temin eder.

Önümüzde, dünyayı başkalarının topraklarında tepinen fillerden kurtarmak ve hızla insanlık ayarlarına döndürmekten başka çıkar bir yol görünmüyor.

Gazze nefes alamıyor, Doğu Türkistan yaramız her geçen gün kanıyor, Afrika cayır cayır yanıyor. Filler dünya coğrafyalarında gelişigüzel ve başı boş dolanırken ne yazık ki Müslümanlar, malayani işlerle oyalanıyor…

Oysa Kasas Suresi 5. Ayet-i Kerime’nin mesajı çok net;

“Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım…”

Bugünlerde bu ilahi buyruğu anlayacak Müslüman’a ne çok ihtiyacımız var…

Mürsel Gündoğdu/ Haber7

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar1

  • AĞACAN 3 saat önce Şikayet Et
    İnşallah Sayın hocam , O İlahi buyruğu anlayacak Müslüman' ı RABBİM YİNE BU YÜCE MİLLETEN BAHŞEYLEYECEK . Emeğinize sağılık . Allah razı olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat