Gün geçmiyor ki milli ve manevi değerlerimizi rencide etmeye yönelik dışarda ve içerde yeni bir girişimle karşılaşmayalım.

Batı’da İslam karşıtlığı başta olmak üzere Deizm, Agnostisizm, gençlere yönelik dini ve itikadi şüpheleri yayma yaklaşımları, İslamofobi, dini ve milli değerlere tehdit oluşturan yıkıcı ve zararlı akımlar ve benzerleri deyip bunlara hayıflanırken nihayet olay gelip kendi mahallemize hem de dinin direği namaza kadar dayandı.

Bu günlerde namaz kılmayı, cemaatle namaza durmayı ve o esnada secdede vefat eden bir kişiyi merkeze alarak bununla eğlenmeyi marifet sayan iğrenç bir akımla karşı karşıyayız.

Bazı gençler tarafından ilgiyle seyredildiği anlaşılan bir televizyon dizisinin meşhur bir karakterinin cemaatle namaz kıldığı esnada secdede vefat etmesini güya canlandırmayı amaç edinen bir gurup gencin kendi absürt görüntülerini Tik Tok adlı sosyal mecrada yayınlamalarının ardından hızla diğer sosyal medya ortamlarına ulaşan ve nihayet bütün ülke sathına yayılıp infiale yol açan bu son derece çirkin görüntüler, milli ve manevi değerlere hassasiyeti olan çevreler başta olmak üzere toplumun büyük kesiminde şiddetli bir tepkiye neden oldu.

Bu görüntüler aklı, vicdanı ve insanı ayakta tutan değerleri tüketip yok eden bazı gençlerin bu kez de gündemine namaz gibi çok önemli dini değerlerden birini aldığını göstermesi açısından çok manidar.

Kızlı erkekli bir araya gelip uygunsuz kıyafetlerle canlarının istediği yerde cemaatle namaza durur gibi pozisyon alan bu gençler, namazın içinde tuhaf yüz ifadeleri vermekten hiç utanmazken aynı zamanda sigara içmekten, secdede kendilerini yüzükoyun yere atmaktan ve yaptıkları bu çekimin sonunda kahkaha atmaktan da geri durmuyorlar. Ortaya çıktığı andan itibaren kamu vicdanında infiale yol açan bu görüntüler bazı gençler arasında dini değerlere hiçbir saygının kalmadığını göstermesi açısından oldukça manidarken aynı zamanda bazı gençlerin yaşlı insanlara bakış açılarının çarpıklığını da bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Bir gurup gencimiz maalesef lime lime dökülüyor. Bazıları ise gözlerimizin önünde ilmek ilmek çözülüyor.

Serbestliğin ne anlama geldiğini, özgürlüğün başlangıcının ve sonunun nerede olduğunu hiç gündemine alma zahmetine katlanmamış, bunu hiç düşünmemiş ve tecrübe etmemiş sorumsuz ebeveynlerin “özgür gençlik” sloganlarıyla yetiştirip sokağa saldığı bu talihsiz gençler, karşılarına çıkan her akıma önünü ve ardını hiç düşünmeden atlıyor, bunu da çok doğal karşılıyorlar. Huzurlu bir aile yuvası görmemiş, sevgi ve saygının temelini ailede atamamış, milli ve dini değerlerle sıcacık aile yuvasında tanışamamış, sorumluluğun ne anlama geldiğini, eleştirinin yıkmak değil yapmak olduğunu aile ortamında yaşayarak öğrenememiş bir gencin, şiddet içerikli dizi ve oyunlara müptela olmasından, vur deyince öldür anlamasından ve önüne gelen her şeyi tüketip yok etmesinden daha normal ne olabilir?

Ailede ilgisizlik ve değersizlik yüzünden çözülen, eksilen ve dökülen bazı talihsiz çocuklar, sevgi ve saygı gibi milli-manevi değerler başta olmak üzere arkadaşlık ve okul ortamlarını tüketip sıfırlamaya devam ediyorlar.

Dede ve haminnelerin evlerden uzaklaştırılmasının ardından toplumumuzda özellikle çocuklara yönelik müthiş bir sevgi açlığının meydana geldiği gün gibi ortada. Özellikle anne-babaların çalıştığı ve evlatlarının yüreklerine dokunma mecali bulamadıkları günümüz dünyasında böyle bir hazineden mahrum yetişen bir kısım çocukların ahlaki normları sıfırlaması, büyüklere karşı saygı-sevgi duymaması, her şeyle dalga geçmeyi huy haline getirmesi ve sorumluluktan uzak disiplinsiz bir hayat yaşaması kaçınılmaz hale gelir.

“Gerçek, ayakkabılarını giyene kadar yalan, dünyayı dolaşır” diye meşhur bir vecize var.

Sosyal medya ortamları, gençleri akıl, vicdan ve her türlü değerden soyutlayarak kitle psikolojisiyle etki altına alma ve harekete geçirme gücüne sahip. Bu yüzden önü sonu düşünülmeden dolaşıma sokulan bu yıkıcı paylaşımların en baştan dikkatle izlenmesi, daha fazla yayılmasına engel olunması ve bunun için gerekli önleyici adımların hızla atılmasına acil ihtiyaç var. Olup bitenlerin korkunçluğuna rağmen bu tür paylaşımları birçok gencimizin düşünmeden yaptığını, ne anlama geldiğini öğrenince bundan pişmanlık duyacağını düşünenlerdenim. Buna rağmen bu iğrenç paylaşımların dini değerleri rencide ettiğinin bile bile sürdürülmesi halinde ise bu alçaklığı yapmaya devam edenlerin şiddetle cezalandırılması gerektiği kanaatindeyim. Yoksa bazı gençleri yitirdiğimiz gibi bizi ayakta tutan değerleri toplum nezdinde topyekûn tüketmenin yolunu da açmış oluruz.

Bu tabloda asıl sorumlunun kim olduğu meselesine gelince;

Bunun sorumluluğunu; En ufak sarsıntıda çatırdayıp parçalanan ve en çok da çocukların üzerine devrilen dayanıksız yuvalarda, sevgi ve saygının kaybolup şiddet ve hiddetin egemen olduğu sağlıksız aile ortamlarında, yuvalarını ayakta tutmayı beceremediği halde çocuk sahibi  olmayı maharet sayan ebeveynlerde, vatandaşlarına lüzumsuz pek çok şeyi öğrettiği halde aile yuvalarını ayakta tutmanın ilkelerini öğretemeyen eğitim kurumlarında, aile yuvalarını ayakta tutmanın sırlarını değişen dünya şartlarına göre güncelleyip insanların istifadesini sunamayan yüksek öğretim kurumlarında, İslam’ın her şeyden önce huzur, mutluluk ve barış dini olduğunu bugünün diliyle insanlara benimsetip özümsetemeyen din alimlerinde velhasıl her şeyden önce bizzat kendimizde aramalıyız.

Bu konuda tepeden tırnağa hepimiz suçluyuz ve hiç kimse suçu bir başkasına atarak böyle hayati bir sorumluluktan vareste değil zira…

Mürsel Gündoğdu/Haber7

murselgundogdu@gmail.com