Batsın sizin şampiyonluğunuz da, galibiyetiniz de

  • GİRİŞ15.05.2013 11:50
  • GÜNCELLEME15.05.2013 11:50

Fenerbahçe kazandı, Galatasaray şampiyon oldu. Ama ikisi de ‘öteki'ne tahammül edemedi. Ne futbolcular ne yöneticiler ne medyadaki temsilciler ne tribündekiler ne de sokaktakiler bu olgunluğu bizlere gösteremedi.

Sona ermesine ‘çok şükür', bir zamanlar yürek medeniyeti olan bu toprakların bugün maç yüzünden birbirine düşman olmasına ise ‘yazıklar olsun' demek lazım..

Bir gencimiz hiç uğruna öldü. Belki de daha önce birbirleriyle hiç karşılaşmayan, birbirlerini hiç görmeyen gençler hiç uğruna gençliklerini yaşayamadılar. Biri toprağa gitti, diğeri hapse yol aldı.

 “BATSIN SİZİN ŞAMPİYONLUĞUNUZ DA, GALİBİYETİNİZ DE”

Tüm bu olayların tek bir sebebi var. Ancak bu sebebi paylaşan unsurlar ise çok fazla.

Öncelikle asıl sebep maneviyattan yoksun, değerlerini bilmeyen gençlik yetiştirmekten geçiyor. Ailelerimiz çocuk yetiştirmeyi iki türlü değerlendiriyor.

1- “Ben okumadım, çocuğum bari okusun” diyerek okumayı sadece üniversite diploması olarak algılayan anne babaları desteklercesine eğitim-öğretimin yalnızca öğretim kısmına yoğunlaşan eğitim sistemimiz.

Bu amaçla çocuklarımız robot gibi yıllarca dershanelere gönderilir. İşin yalnızca öğretim kısmına para harcamakla anne-babalığın ve işin yalnızca öğretim kısmına eğilmekle öğretmenliğin gerekleri yerine tamamıyla getirilmiş sanılır.

Ebeveynlerden  (özellikle babalardan) kendi takımını tutmayan çocuklarına neredeyse hayatı zindan edenler var. Okumayan, araştırmayan, tefekkür etmeyen anne-babalarını, boş zamanlarında ya alış verişte ya da fanatikçe maç izler halde görünce çocuklarımız da aynı nitelikte nesiller olarak yetişiyor. Neticede çocuklarımız öğretim kısmında başarılı olsalar dahi, yani çok başarılı mühendis, mali müşavir, doktor, öğretmen olsalar da fanatik bir taraftar olarak canavara dönüşebiliyorlar.

2- Ailelerin bir diğer başarılı çocuk yetiştirme ölçütü de iyi para kazanacak bir iş sahibi olmak.

Elbette herkes çocuğunu kimseye muhtaç olmayacak işlerde görmek ister. Ancak hayatın sadece paradan ibaret görüldüğü, manevi değerlerin göz ardı edildiği bir bakış açısıyla çocuk yetiştirmek ülkede her türlü aykırılığa sebebiyet verebiliyor.

Zengin olmak için talih oyunlarının gırla gittiği, farklı sektörlerde rüşvet çarklarının hala döndüğünün iddia edildiği, adı ne olursa olsun ister otopark, ister minibüs, ister taksi, ister kaçakçı, ister karaborsacı olsun farklı türden mafyaların hem güç hem para uğruna canlara kıydığı ve canlarının kıyıldığı, özetle Allah korkusunun olmadığı bir ülkede maç yüzünden insanların ölmesi veya öldürülmesi nerdeyse sıradan görünmeye başlandı. Bu olay ilk değil. Daha önce de birçok insanımız takım uğruna mezara veya mahpusa gitmişti.

HERKES SUÇLU, TEK HAKLI VAR: “KENDİM”

Yukarıda bahsedilen manevi eksiklik sebebinin altını oyan diğer unsurları da saymak gerekir. Yanlış yetiştirilen gençlerimizi, yanlış yönlendirmelerle felakete atan yöneticilerimize veya olay tribünlere, sokaklara taşmadan sahada birbirine giren futbolculara ne demeli?

Halen bir yönetici ortamı sakinleştirmek için çıkıp “Kral çıplak” diyemiyor. Buna merhum sosyolog Ali Şeriati'nin bahsettiği aşılması en zor zindan olan “Kendim” duygusu engel oluyor. Oysa “Kral çıplak” diyebilse, “Kendim” zindanını aşabilse, ahret için konuşamayız ama dünyevi anlamda insanların gönlünde Firdevs-i Ala'ya ulaşacaktır.

FAKATSIZ CÜMLELER KURABİLECEK OLGUN YÜREKLER YOK

Yöneticilerimiz ve futbolcularımız halen karşı takımı suçlamaya devam etmekte ısrarcılar. Bu bakış açısı, felaketin bitmesine değil, aksine büyümesine neden oluyor.

Kendinde kabahat bulan da cümlesini fakatsız tamamlayamıyor. “Biz de hata yaptık fakat…” diye süre giden cümleler olduğu sürece bu yolun ötesi görünmeyecektir.

AİLE, OKUL, YÖNETİCİLER, FUTBOLCULAR, MEDYA VE SON ÇARE DEVLET

Olayları sırf satış uğruna çarşaf çarşaf gözler önüne seren medya da sebebi paylaşan unsurlardan. Madem aile, okul, yöneticiler, futbolcular, medya bu işin üstesinden gelmiyor. O halde iş devlete düşüyor. Devlet ya eğitim-öğretim sürecinde eğitimin oranını artırıcı, manevi yönümüzü ortaya çıkarıcı önlemler almalı ya da suçların cezasını, yapanın yanına kar kalmayacak şekilde ağırlaştırmalı.

Bir üçüncü önerim daha olacak o da yukarıdaki gibi ‘Madem'li bir öneri olacak. Madem zevk işi olan futbolu oynamayı, yönetmeyi, izlemeyi ve yayınlamayı beceremiyoruz o halde gerekirse yasaklanmalı. Zira hiçbir takım, bir insanın bırakın ölmesinden, canının yanmasından dahi değerli değildir. Futbol böyle olacaksa hiç olmasın. “Batsın sizin futbolunuz, batsın sizin şampiyonluğunuz, batsın sizin galibiyetiniz”

Selametle kalın.

Müslüm Işıklar - Haber 7

muslumisiklar@gmail.com

Yorumlar1

  • ahmet yılmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    İnsanlarımız nefis terbiyesi verilmediğinden böyle.. Nefsi terbiye verilmediğinden, insanlar sadece egolarının peşinde koşmaktadırlar.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat