Ergün, açıklamada teknik direktör Fatih Terim'in görevine son verildiğini belirtti.

Bunun üzerine bir basın mensubu sosyal medyada taraftarların bu karara tepki verdiğini, tepkiler hakkında neler söyleyeceğini sordu. Basın Sözcüsü oldukça gayrı ciddi bir şekilde kararla ilgili sosyal medyada tebrik mesajları da alındığını ifade etti.

Şükrü Ergün, sözlerinin ve alınan kararın arkasında olamamış olacak ki soru almadan tabiri caizse sıvıştı.

Çünkü; kendisi de biliyordu ki sosyal medyada;

Bir tane tebrik eden varsa bin tane eleştiren vardı.

Bir tane alkışlayan varsa bin tane yuhalayan vardı.

Bir tane sarılan varsa bin tane iten vardı.

Bir tane gülen varsa bin tane ağlayan vardı.

Ve bunların yüzüne vurulmasından korktu.

Bin sayısı bir sayısından her zaman büyüktür. 1'in binden büyük olduğu tek şey vardır: O da Allah'tır.

Ne demişler: Mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var.

Sayın Şükrü Ergün'e ve temsil ettiği Galatasaray yönetimine söylenecek çok söz var ama biz bunları birkaç sözden ibaret tutacağız.

BU SEBEPTEN DOLAYI TEKNİK DİREKTÖR GÖNDERİLMEZ

Öncelikle mevcut hoca sözleşmeyi uzatmaya yanaşmadıysa bu durumda ligin beşinci haftasında yeni çözüm arama derdine düşülmez. Konu hakkında teknik adam arayışı sürdürülür ve sezon sonunda Fatih Terim'le yollar ayrılır.

Hiçbir şey bilmiyorlarsa Bayern Münih'e bakarak öğrenebilirlerdi. Sezon ortasında Pep Guardiola'nın geleceği açıklanmış, lakin yine de mevcut teknik direktör Jupp Heynckes'le yola devam edilmişti.

Terim buna yanaşmayıp isyan ederek ayrılırsa da taraftarın gözünde yönetim değil, hoca suçlu olurdu. Lakin yönetim bunu beceremedi ve sözde profesyonel anlamda kurumsallaşmaya çalışan Aysal ve yönetimi amatörce bir hataya düştü.

Fatih Terim tamamen masum denilemez ama Galatasaray denilince Ali Sami Yen'den sonra akla gelen ilk isim olan Terim'in gönderilişi de böyle olmamalıydı. Bu karara hem taraftar hem de tarih razı olmaz.

LİSELİ OLİGARKLER KARŞILARINDA KENDİLERİNDEN BAŞKA GÜÇ İSTEMİYOR

Mazeret olarak gösterilen sözleşmenin uzatılması fikrine yanaşmaması inandırıcı değil. Ortada Galatasaray Lisesi mezunlarının, yani Lise oligarklerinin egolarıyla Fatih Terim'in boyun eğmeyen, dik duran egosunun çarpışmasından başka bir neden göremiyorum.

Sarı-kırmızılı ekipte Lise'li hâkimiyetinin sürmesini isteyen güçler, Fatih Terim'in güçlü egosuyla çarpışmaktan hoşlanmıyorlar. Zira vitrinde olan bir Terim, taraftarın gözünde bir numaraydı.  Hem futbolculuk hem teknik direktörlük yıllarındaki hizmeti yaklaşık 20 yılı bulan Fatih Terim'e, 2000 yılında da kapı gösterilmişti. Yani Terim, Fiorentina ile anlaşmak zorunda bırakılmıştı. Bugün de gönderildi. Üstelik daha korkakça ve daha acımasızca…

Fakat takımın kötü günlerinde ise her zaman takımın teslim edildiği ilk kişi yine Fatih Terim olmuştur. Tıpkı 1996, 2002 ve 2011'de olduğu ve o günlere çıkarsak gelecekte olacağı gibi.

Ünal Aysal ve yönetim şunu unutmamalı ki: Taraftar Fatih Terim'i hiçbir zaman unutmaz. Ama sizleri bir kalemde çizer ve çizdiğini de unutur. Tıpkı Faruk Süren'i, Mehmet Cansun'u ve Adnan Polat'ı unuttuğu gibi.

Selametle kalın…

Müslüm Işıklar - Haber 7

muslumisiklar@gmail.com