İslam’la alay edenlere ne yapalım?
- GİRİŞ23.02.2011 06:21
- GÜNCELLEME23.02.2011 06:21
Geçen hafta NTV ekranlarında enteresan bir tartışma yaşandı. Konu, mizah dergisi Penguen’de yayınlanan ve pek çok dindara “dinle alay” gibi gözüken bir karikatürdü. Programın konuklarından biri olan mütedeyyin yönetmen Mesut Uçakan, karikatürü kınıyordu. Diğer iki konuk, yani matematikçi Ali Nesin ve karikatürist Ercan Akyol ise asıl Uçakan’ı kınadı. “ Avrupa’nın böyle takıntıları çoktan aştığını” ve Müslümanların da artık dinle ilgili esprilere “alışmaları gerektiğini” söylediler.
İşin ilginç tarafı, “demokratik kültür”ü savunduklarını düşünen bu iki yorumcunun aslında oldukça gayrı-demokratik davranıyor olmasıydı. Çünkü, “alışın efendim böyle şeylere” demekle, kendi değer yargılarını başkasına dayatmış oluyorlardı.
Oysa dindarlar pekâlâ “kutsal”lara sahip olabilir ve bunları ısrarla savunabilirler. “Kutsal”la birlikte düşünülemeyecek unsurların başında da “mizah” gelir. Çünkü, Alman düşünür Nietzsche’nin isabetli tarifiyle, “kutsal” tam da “bir kültürde kendisine gülünemeyecek olan şey”dir.
Bir ülkede demokratik kültürün inşa edilmesi ise kutsalların terk edilmesi ya da kutsalı olmayanların zihniyetinin “norm” kabul edilmesiyle olmaz. (İkincisi bir tür “zihniyet diktası”dır zaten.)
Demokratik kültür, aksine, farklı kutsallara sahip veya kutsalı olmayan insanların “karşılıklı saygı” temelinde uzlaşmasıyla gelişir.
Mesela Hindularla birlikte mi yaşıyorsunuz. Eğer “insan” iseniz “yahu şu bizim ineği kesip de yesek” deyip adamlarının kutsal bildiği bu hayvanı onların gözünün içine baka baka boğazlamazsınız. Öte yandan Hıristiyanların haçına saygısızlık etmez, Yahudilerin soykırım yarasını hafife alıp deşmezsiniz.
Gelgelelim hiçbir toplum böylesi bir “saygı küpü” değildir.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(Mustafa Akyol - Star)
Yorumlar9