Atatürk, bir paşayı Meclis'in elinden nasıl kurtardı?

  • GİRİŞ01.01.2012 10:00
  • GÜNCELLEME01.01.2012 10:00

Eldeki 4 saatlik video kaydının inceleneceği ifade edilmekle birlikte yetki karmaşası nedeniyle 35 köylünün ölümüyle sonuçlanan bu bombalama olayının üzerinin kapatılacağı şimdiden belli oldu gibi.

Acele hüküm vermeyelim elbette ama ne yapalım ki, yakın tarihimizin aynası bize bu işlerin 'hep böyle' olduğunu göstermekte.

1921 yılının Nisan ve Haziran ayları arasında Dersim dağlarının kuzey sınırlarında meydana gelen Koçgiri ayaklanmasını şiddetle bastıran Sakallı Nureddin Paşa'nın yaptıklarının nasıl yanına kâr kaldığı bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarından rahatlıkla izlenebilir.

Hem Nureddin Paşa, hem de emrindeki Topal Osman'ın Samsun ve Koçgiri'deki acımasız ve kanunsuz eylemleri zamanında Meclis'te kıyasıya eleştirilmiş ama başta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve devlet, onlara dokunulmasına engel olmuş, kendilerinden hesap sorulamamış ve bir milletvekilinin deyişiyle, Ermenilere, hatta 'Afrika'daki barbarlara' bile layık görülmeyecek zulümler cezasız kalmıştır.

Şimdi Sakallı Nureddin Paşa'nın düzenli kuvvetleri ile Giresunlu Topal Osman'ın gönüllülerinin işlediği zulümlerin Meclis'te nasıl tartışıldığına kulak verelim. Bunun için TBMM gizli oturum zabıtlarının sayfalarına eğilmemiz yeterli olacaktır.

3 Ekim 1921 günkü 85. toplantıda söz alan Erzincan Milletvekili Emin Bey, Koçgiri olaylarını bizzat takip ettiğini söyledikten sonra "Orada öyle bir mezalim (zulüm) icra edilmiştir ki, tüyleri ürpertir." der. Emin Bey'e göre asıl facia, bu zulümlerin Meclis adına ve onun verdiği yetkilere dayanılarak yapılmış olmasıdır.

Konuşmacılara göre Nureddin Paşa ve adamları, Meclis'in isyanı bastırmak için ordu komutanlıklarına verdiği yetkiyi kötüye kullanmışlardır. Erzurum Mebusu Mustafa Durak Bey şöyle der: "Memleketimizde yapılan mezalimi herkes duymalıdır. Çünkü efendiler, memlekette yapılan bütün felaket, bütün mezalim, bütün seyyiat (kötülükler) bunların milletten saklanmasından doğmaktadır." (Sanki son cümleyi günümüz için söylemiştir.)

Koçgiri'de devlet adına işlenen zulümlerin açıklanmasını neredeyse söz alan bütün milletvekilleri istemektedir. İçişleri Bakanı Refet (Bele) Paşa, "Hepimiz suçluyuz." der bu yetkiyi ordu komutanlarına tanımakla, "Gelin hep birden itiraf edelim." diyerek günah çıkartır. Erzurum Mebusu Hüseyin Avni (Ulaş) Bey ise üstü örtülmeye çalışılsa da zulmün Avrupa kamuoyu tarafından bilindiği ve aleyhimize kullanıldığı kanaatindedir. Şunları ekler: "Bir adam görevini kötüye kullanmış, cezasını görsün."

Erzincan Mebusu Fevzi Efendi ise daha da ileri gider ve Koçgiri'de halka yapılan mezalimin ancak Cengiz Han'ın ordusu veya Ermeniler tarafından işlenebileceğini dile getirir. Yakılan evler, ırzlarına saldırılan kadınlar, öldürülen çocuklar ve siviller. Söz alanlar dur durak bilmeden Nureddin Paşa'nın gaddarlığından söz eder. Bir imha hareketine girişildiğinden söz edenler bile çıkar. Emin Bey iyiden iyiye açılır ve şunları söyler:

"Efendiler, dünyanın hangi yerinde böyle bir harekât görülmüştür ki, babasını bir evladın eline bir ip, diğer evladın eline bir ip alarak çektirerek tam altı saat zarfında bu suretle feci bir şekilde öldürülmüştür?" (Bunu yapanların da Topal Osman'ın adamları olduğunu açıklar.)

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Mustafa Armağan- Zaman-Pazar

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat