Lozan'ın gizli maddeleri

  • GİRİŞ29.07.2012 10:02
  • GÜNCELLEME29.07.2012 10:02

Malum, görüşmeler başlamadan 1 ay kadar önce saltanatı kaldırarak Osmanlı'yı 'tarihe gömmüştük'. Peki görüşmeleri hangi devlet yürütüyordu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Devleti. Ancak burada fazla göze batmayan ufak bir sorun vardı.

307 sayılı kanunla Osmanlı İmparatorluğu'nun inkıraz bulduğu ve TBMM hükümetinin kurulduğu ilan edilmişti edilmesine ama bu yeni devlet henüz uluslararası camia ve Milletler Cemiyeti tarafından tanınmış değildi. Bunun anlamı, henüz tanınmamış bir devlet olarak gidecektik Lozan'a ve ancak orada atacağımız imzayla tanınmamız mümkün olacaktı.

Burada akla şu soru geliyor: Eğer Lozan'da bir anlaşmaya varılamazsa kaybeden kim olacaktı?

İngiltere zaten fiilen işgal etmişti edeceği yerleri. Bu durumun tescilini bekliyordu sadece. Fransızlar da Suriye'yi kapmışlardı. Onlar da 1921'de Ankara'da imzaladıkları geçici İtilafname'nin kalıcı olmasını bekliyorlardı. En büyük mağdur İtalya idi; kelimenin tam anlamıyla hava almışlardı! Ermeniler de, Kürtler de umurlarında değildi İngilizlerin; yeter ki, Sovyetler Birliği Mısır ve Hindistan'dan uzak tutulabilsindi.

19 Şubat 1920 tarihli İngiltere Genelkurmay Başkanı'nın talepnamesinde, vazgeçilebilecek topraklar belirtilmişti zaten. Nitekim bu belgede açıklanan asgari sınır, İngilizlerin Lozan'da bize bıraktıkları topraklarla neredeyse birebir örtüşüyordu. Konunun uzmanı Marian Kent, Lozan'da ortaya çıkan sınırlarımız için şu yorumu yapar: "İroniktir, bu koşullar, neredeyse tamı tamına 1919 başlarında Donanma Bakanlığı'nın desteklediği İngiliz Genelkurmay'ının savunduğu koşullardı." ("Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonu ve Büyük Güçler", İst. 1999, s. 222; belge Cab. 24/116, CP 2275, ek D, s. 7-8.)

Velhasıl, Lozan'a giderken durumu belirsiz olan yalnız bizdik. Bağımsızlığımızın tanınması gibi temel bir problemimiz vardı. Hukuken tanınmış olan Osmanlı'yı kendi ellerimizle öldürmüştük, yeni kurduğumuz devlet de rüşdünü ispata uğraşacaktı. Lozan görüşmeleri uzadıkça sıkıntıya düşecek olan taraf bizdik.

İngiltere'nin başını çektiği uluslararası camia tarafından tanınmazsak ne olacaktı? Tayvan veya Kıbrıs gibi bir statümüz mü olacaktı?

Görüldüğü gibi Lozan'ın henüz düşünülmemiş, araştırılmamış nice yönleri vardır. 'Lozanologlarımız'ı bir an önce yetiştirmezsek bu kördüğüm böyle sürer gider. Yıllar önce bir sözde 'uzman'ın, üstelik Türk Tarih Kurumu'nun 'bilimsel' dediği bir sempozyumda Lozan'ın maddeleri diye İngilizlerin bize teklif ettikleri müsveddeyi yayınladığını görünce hal-i pür-melalimize acımaktan başka bir şey gelmemişti elimden.

Üstelik Lozan'da ciddi bir istihbarat oyunu oynandığından da haberdar değiliz. Lozan'ın karşı taraftan bilgi çalmaya dönük operasyonları üzerinde duran nadir bir İngilizce araştırmaya göre İngilizler, İstanbul'a yerleştirdikleri özel yetiştirilmiş telgraf çalma ve çözme ekibi sayesinde Türk hükümetinin Lozan'a çektiği telgrafları bizimkilerden önce yakalıyor, çözüyor ve Lozan'daki ekibimizin eline ulaşmadan önce Londra'ya ulaştırıyorlar, gereken emirler verildikten sonra Lozan'da müzakere masasına, bizim elimizdeki kozları bilerek oturuyorlardı. Bir diplomatın dediği gibi bunun, briç masasında karşısındakinin elindeki kartları bilerek oynamaktan farkı yoktu. (K. Jeffrey-A. Sharp, "Lord Curzon and the use of secret intelligence at the Lausanne Conference", The Turkish Yearbook, 1993.)

Bu ahlaksızca oyunun farkında olmayan Türk tarafı, müzakerelere girip çıkıyorlardı ama telgraflaşmaları kendilerinden önce okumuş rakipleriyle aynı masada oturduklarından bihaberdiler. Zamanın Başbakanı Rauf Orbay, yıllar sonra Londra Büyükelçiliği sırasında bu oyunu öğrenince dehşete düşmüştü.

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Mustafa Armağan - Zaman / Pazar

Yorumlar6

  • mete bilge 11 yıl önce Şikayet Et
    alternatif tarih yalancıalrının hikayesi vardır o da şudur. mustafa kemal yılalrını cephede geçirir, onlara göre mustafa kemal din düşmanıdır. ama o cephede savaşırken mücadele verirken, ilmihal yazmadan bile habersiz olan sözde hocalar milli mücadele aleyhine yazıalr kaleme alır ve bu hocalar, onlara göre evliyadır . mustafa kemalbu hocaları astırdığı için din düşmanıdır. oturdukalrı yerde mücadeleden kaçan, o devrin şartlarına göre cihattan kaçan o amcalar müslüman oluyor da, onalrı astıran mustafa kemal din düşmanı oluyor. elmalılı hamdi yazır tefsiri kimin zamanında yapıldı beyler. sizin o savunduğunuz adamalr mı yaptı, yaptırdı, yoksa mustafa kemal mi yaptırdı. utanmadıktan sonra her türlkü sözü söyleyin.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Seyit 6 yıl önce Şikayet Et
    Mete Bilge tamamiyle yalnış ve yanlı konuşuyor.O devir ,tam bir diktatörlük ve zulüm devriydi.Islamiyeti ve dindarları yok etme devriydi.Doğruya doğru.Gerçekler bunlar.Gerçek hesap,Ahirette verilecek ve kimisi de veriyor.On binlerce masum,dindar in öldürüldüğü ortadadır.Yapanlarda zaten belalarini bulmuşlar.Kimsenin hakkı kimsede kalmaz.Biz geleceğimize bakalım.
    Toplam 1 beğeni
  • başar uyandıran 11 yıl önce Şikayet Et
    nasıl defnedilmiş. de bakalım.cafer uça. bildiğin kadar uç bakalım.atış serbest
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Cafer UÇA 11 yıl önce Şikayet Et
    bu ülke beze atamızdan armagan diyenler . atanız nereden bulmuş yoksa kendimi yaratmışda sizlere armagan etmiş. kimin malını kime armagan etmiş. bun kdar saflık ve tarih bilmemek, yaratana (allaha inkar etmek) ancak sizin gibiler den. olur. sizler önce mustafa kemalin nasıl defnediğini (hangi şekilde ve nasıl) önce onu öğrenin ve sonra konuşun.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • başar uyandıran 11 yıl önce Şikayet Et
    bu ülke bize atamızdan armağan. ya sen kimin armağınısın.de bakayım
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • hanif koray 11 yıl önce Şikayet Et
    hür suriye ordusu, libya ulusal komitesi.... meclis hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal diye hacı bayramda cuma günü dualarla açılmıştı. fakat sonra batıya sözler verildi. istanbulla savaşılacaktı. halife bitirilecekti. saddama, kaddafiye, esede savaşan ulusal cepheler gibi, batıya sözler verildi. güya despot istanbul gidecek, özgür türkiye kurulacaktı. batının da istediği bu idi. batı da her istediğini aldı, batıya entegre nevzuhur yapı da. yeter ki bizi tanıyın her türlü tavizi vermeye hazırız mesajı verilmişti. al gülüm ver gülüm işler yolunda gitti. olan 1000 yıllık müslüman halka oldu.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat