Peygamberimiz'e hakaret krizini Abdülhamid nasıl çözerdi?

  • GİRİŞ23.09.2012 11:21
  • GÜNCELLEME23.09.2012 11:21

Daha önce de Danimarka'da bir karikatür krizi yaşandığını hatırlıyoruz. Demek ki, Batı zihniyetinin İslam'la ve değerleriyle mücadelesi devam ediyor. Mesela 'Niçin onca Müslüman'ın yaşadığı Çin'de İslam'a hakaret etmek için gayretkeşlik gösterenler çıkmıyor?' sorusu yeterince anlamlıdır.

Ancak tepkilerimizi illa birilerini öldürerek mi göstermek zorundayız? Bir milyarı aşkın nüfusa malik olan İslam dünyasının dünya siyasetinde, hele ABD yönetimi üzerinde uygulayacağı baskı bu zavallılıklardan mı ibarettir? Kaldırmakla pek bir iftihar ettiğimiz Halife olsaydı böyle mi olurdu?

İslam dünyasının modern zamanlarda gördüğü "tek Halife" olan Abdülhamid-i Sani hazretlerinin Avrupa'daki densizlere derslerini nasıl verdiğini hatırlamanın tam sırasıdır. Fazla tantana etmeden, diplomatik ve siyasî kanalları sonuna kadar zorlayarak iş gören Abdülhamid bakın kendi zamanında çıkan hakaret krizlerini nasıl sessiz sedasız halletmiş.

Yıl: 1890. Fransız oyun yazarı Henri de Bornier, "Muhammed" (1888) adlı bir dram kaleme almış olup sahneye aktarılmak üzeredir. Üstelik sahnede bir aktör Hz. Peygamber'i oynayacaktır! Bu ne cür'ettir! Oyunun Efendimiz'in manevî şahsiyetini, dolayısıyla İslam dinini ve Müslümanları küçük düşüren hakaretamiz bölümler ihtiva ettiği haberleri Abdülhamid'i "Halife-i Müslimîn" sorumluluğuyla derhal harekete geçirecek ve yalnız o tiyatroda değil, bütün Fransa'da sahnelenmesini engelleyecektir.

"Mahomet" adlı piyesin oynatılmak istendiği ünlü Comedie Français Tiyatrosu.

Nasıl mı? Fransa Cumhurbaşkanı Sadi Carnot'ya Paris Büyükelçisi Salih Münir Paşa eliyle haber uçurarak. Bu kadarı yetmiştir oyunun yasaklanması için. Bakanlar Kurulu'nun özel kararıyla yasaklanmasından sonra Carnot'ya şahsen teşekkür eden Abdülhamid, "Müslüman tebanızın hislerini yaralamaktan başka bir işe yaramayacak bir oyunla ilgili aldıkları "akıllıca karar"ı kutlamış, hatta Cumhurbaşkanı'nı bir adet İmtiyaz Nişanı'yla ödüllendirmişti. (R.J.Goldstein, The Frightful Stage, Berghahn Books, 2011, s. 107-108.)

Zira "Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselam hazretlerinin nâm-ı kudsiyelerine karşı tertip olunan oyuna dair" başlığıyla gönderdiği mektupta Fransa'nın İstanbul Büyükelçisi Kont Montbella aracılığıyla Fransa hükümetine sert uyarılarda bulunan Abdülhamid, oyunun sahneye konulması halinde Osmanlı-Fransız ilişkilerinin biteceği ültimatomunu vermişti.

Ancak yazar, pespaye videonun yönetmeninden daha inatçı çıkmıştı; işin peşini bırakmaya niyetli değildi. Bu defa eserini Abdülhamid'in diş geçiremeyeceğini tahmin ettiği İngiltere'de oynatmak için girişimde bulunur. Bir tür devlet tiyatrosu olan Lyceum Kraliyet Tiyatrosu'nda oynanması kararlaştırılmasına rağmen, Abdülhamid bu defa bizzat İngiltere'nin ılımlı Dışişleri Bakanı Lord Salisbury'yi devreye sokarak piyesin yalnız o tiyatroda değil, "bütün İngiltere'de" yasaklanmasını sağlamıştır (Ziyad Ebuzziya, Türk Edebiyatı, Nisan 1986).

3 yıl geçmiş, Lord Salisbury gitmiş, yerine, İslamiyet'e daha mesafeli duran Roserbery oturmuştur. Bu değişiklikten cesaret bulan de Bornier yeniden atağa kalkar ve bir başka Londra tiyatrosuyla anlaşır. Ancak bu defa da eserini sahneye koydurmayı başaramayacak, velhasıl Abdülhamid'in mahir diplomasisi, bu mel'anetin icrasına müsaade etmeyecektir.

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Mustafa Armağan - Zaman / Pazar

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat