CHP: Devlet iyi hükümet kötü!

  • GİRİŞ01.05.2020 11:28
  • GÜNCELLEME01.05.2020 11:39

CHP, ‘ayrımcılık’ konusunda fena değildir.

 

 

Devleti halktan ayırıp; devleti, halkın ne dediğini umursamadan yönetmekle maruftur.

Halkı da ‘aydın-gerici’, ‘köylü-medeni’ diye ayırmak, dilimize “Halk sahile hücum etti vatandaş denize giremiyor” manşetini kazandırmıştır!

 

 

Sanatçıyı, edebiyatçıyı, bilim insanını, işçiyi, patronu, hatta gazeteciyi ideolojisine, yaşam tarzına göre sınıflandırmakta da iyidir.

Türkiye’de CHP döneminde kurulan hemen hemen bütün meslek kuruluşu, sendika, işadamı örgütü, vakıf ve derneğin bir ‘muadilinin’ kurulmuş olması tesadüf değildir yani.

Siyasi muhaliflerini aşağılamakta da fena değildir.

Ayrı isim vermek ve lakap takmak bu yöntemlerden biridir örneğin. AK Parti’ye AKP demek, kendilerini desteklemeyen medya kuruluşlarına ‘AKP yandaşı’ lakabı takmak gibi.

***

CHP ideolojisi dışındaki herkes ve her siyasi anlayış da bununla mücadele etmiştir.

Öyle ki çoğu zaman bununla mücadele ederken işini yapamaz duruma düşmüştür.

Birçoğunda da bu durumun yarattığı ‘eziklik’ hala görülür.

Kendini ‘CHP yapısına kabul ettirme’ çabası olarak ortaya çıkar bu.

Oradan onay alınca kendini daha bir mühim hissetme durumu yani…

Ben çok haz etmesem de, anlayışla karşılarım bunu.

80 yıl ezilmenin, dışlanmanın, aşağılanmanın etkisi kolay kalkmıyor.

***

CHP’nin koronavirüs sürecinde yaptıkları da bu ucuzcu gelenekten bağımsız değil.

Sadece bu kez 18 yıldır Türkiye’yi başarıyla yöneten bir iktidar var ve yöntemler hafif değişiklik göstermiş.

Neresi başarılı diyenler için söyleyeyim;

Halkın çoğunluğunun bir partiyi ve lideri 20 yıl boyunca her seçimde iktidarda tutmasını ölçü alıyorum.

Bu ölçüyü de ben koymadım, demokrasi dediğimiz şeyin ölçüsü bu.

***

CHP sözcüleri son açıklamalarında bu ucuz geleneğin kanıtları var.

Koronavirüsle mücadele ve tedbirler işe yaradığı için ‘başarı’ya birşey diyemiyorlar;

Ancak bu başarıyı ‘en başta kurulmuş devlet kurumlarına’, hatta ‘o günkü idarecilere’ ve sahada görevlerini hakkıyla yapan ‘memurlara’ yazıyor; ‘siyasi iktidar’ ve ‘siyasi liderliği’ bu başarıdan ayırıyorlar.

Aksine, o başarılı uygulamaları politika olarak belirleyen, planlayan ve yöneten siyasi iktidara, eleştiri sınırlarını çok aşan ‘iftiralar’ atabiliyorlar.

‘Yetersizlik’ duygusu oluşturmak için sunta paravanlarla bölünmüş spor salonundan sahra hastanesi gayretine girişebiliyorlar.

Başarılı gördükleri bütün çalışmaları yürüten ve yönetenleri ‘liyakatsizlik’le itibarsızlaştırmaya çalışabiliyorlar.

Mali destekleri, nakit yardımlarını Fransa, Kanada gibi ülkelerle kıyaslayabiliyorlar.

ÖZGÜR ÖZEL VE LİYAKAT!

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in sözleri ise bu ucuzluğun tehlikeli bir yönüne işaret ediyor. Özel, hükümetin beğeni alacağı sağlık hizmetleri dahil, bütün işlerini gören memurları tehdit ediyor. “Saray rejiminin sonu geliyor. O son Atatürk’ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaların, bütün bu liyakatsizliklerin de sonunu getirecek. Herkes şunu bilsin! Görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları. Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gelir, saat gibi işlemeye başlar. O saatin en kıymetli çarkları da siz olursunuz.”

Bu, CHP’ye özel bir ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ anlayışının değişmediğini ve ‘bir gün geleceği’ beklentisini anlatıyor.

Bir şey daha:

Özgür Özel, ‘iyi saatte olsunlar’ mesajı vermeye çalışırken konuyu ‘liyakat’e bağlayarak saklanmaya çalışıyorsa, kendi zekasından şüphe etmeli.

Zira CHP’de o konuma getirilmiş birisi, eğer liyakatiyle gelmişse daha zeki olmalıydı.

Akşam

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat