Ayasofya'da Yunanistan'ın muhatap olma çabası

  • GİRİŞ09.06.2020 11:33
  • GÜNCELLEME09.06.2020 11:44

Gazeteci Stelyo Berberakis’in BBC için hazırladığı Ayasofya haberinde enteresan bilgiler var.

 

 

Ayrıca dikkatimi haberin sonundaki iki paragraf çekti.

“Fethedildiğinde 10 bin nüfuslu olan İstanbul’un resmi dili Helence’ydi, ancak ahali kendini sanıldığının aksine Helen/Yunan değil Romalı olarak tanımlıyordu. Fatih onlara dil ve din özgürlüğü tanımıştı. Bugün İstanbul’da yaşayan Rumlara verilen bu adın kökeni de Romalı ibaresinden geliyor. Yoksa Bizans döneminde Helenler, yani Yunanlar, 12 tanrılı putperestler olarak hor görülürlerdi.”

 

 

***

İlgimi çeken, Romalıların Yunanları hor görmesi değil; bugünkü Yunan politikacıların Ayasofya üzerinden kendilerine ‘Romalı mirası’ çıkarması; konuyu ‘milli mesele’ haline getirmesi.

Tıpkı, zamanında savaştıkları bütün Ege uygarlıklarının mirasına soyundukları; o kafayla İzmir’e çıktıkları gibi...

***

Bence muhatap alınmamalılar…

Ülkesindeki binlerce Osmanlı camisinden ancak 30 civarını ayakta bırakmış, onların çoğunun da minaresini yıkmış, birini kiliseye çevirmiş, 3’ünü ‘lütfen’ cami olarak tutmuş, başkentinde açık tek cami bulunmayan bir yönetimi sürekli ifşa etmek yeterli.

***

BUNDAN SONRA

HDP Genel Başkanı Pervin Buldan, “Türkiye’nin en büyük üçüncü partisi olarak ‘bundan sonra’ kapalı kapılar arkasında ittifaklar yapmayacaklarını” söylemiş.

Bundan sonra!..

***

Ama bundan önce yapmanız beklenen iki iş var:

Kapalı kapılar ardında terör örgütüyle ittifakınızı veya ‘patronajınızı’ bitirmek.

Kapalı kapılar ardında CHP ve İyi Parti ile yaptığınız ittifakı açıkça halka anlatmak.

İlk ittifakı bitirebilirseniz diğerlerini kapalı kapılar ardında yapmanıza gerek kalmayacak.

Ve ‘gerçekten’ Türkiye’nin üçüncü partisi olmaktan söz edebileceksiniz.

***

Zira seçmen de sizin Türkiye’nin partisi olma ihtimalinize oy veriyor.

Öyle olmasaydı, partilileriniz terör örgütü üyeliğinden hapse girdiğinde ‘kitle’ yanınızda olurdu.

Ama İstanbul’da, Ankara’da, Diyarbakır’da kendi kendinize eylem yaptınız.

Seçmen de gizli ittifaklarınıza destek vermiyor.

NUSRET, ONLAR SADECE ET DEĞİL

Et lokantalarıyla tanınan Nusret Gökçe, ‘tuz serpme’ hareketiyle dünyaca ün kazandı.

İnstagram’da 28,1 milyon takipçisi var.

Tesislerindeki hayvanların arasında fotoğrafını paylaşmış.

Tamam et yeriz, süt içeriz de;

Hayvana sadece et ve süt muamelesi yapmayız.

Memleket değişti.

Artık kasapların vitrininde gerisine plastik gül sokulmuş hayvanlar asılmıyor.

Nusret, Arapça nşr kökünden gelen nuşra/yardım, özellikle Allah’ın yardımı anlamındadır.

‘Et’le değil ‘mana’ ile anılmak daha iyi olmaz mı?

TEŞEKKÜRLER ALMANYA

Eğriye eğri, doğruya doğru.

Almanya ile ilgili birçok eleştiri yaptım, dikkate alırlar-almazlar ayrı bahis ama önerilerimi de söyledim.

Türkiye-Almanya ilişkilerinin iki tarafa da zarar verecek değil ‘iki taraf için de yeni değer üretecek’ anlayışla yürütülmesi gerekir.

Bize düşen katkıda bulunmak.

Bugün eleştiri değil ‘tebrik’ gerektiren bir haber geldi Almanya’dan.

Alman polisi, bir internet sohbetinde Müslümanlara saldırı planından söz eden ve Yeni Zelanda’daki Christcurch saldırısını örnek veren bir kişiyi yakaladı.

(Demek ki neymiş, internet sohbetleri takip altındaymış.)

Şüphelinin evinde ırkçı yayınlar ve silahlar bulundu.

Alman savcılığı ‘akıl sağlığı yerinde değil’ diye bir bahaneyle olayın üstünü kapatmadı.

Gelişmeleri izleyeceğiz.

Ama en çok Türklerin saldırıya uğradığı bu ülkede, belki feci bir saldırının önlenmesi takdiri hak ediyor.

AMERİKAN ASKERİ GİTMESİN DİYEN ÜLKE!

Ama şuna takılmama izin verin.

ABD Başkanı Donald Trump, Irak ve Afganistan’dan sonra Almanya’daki 9 bin 500 Amerikan askerini geri çekme kararı aldı.

Berlin’de sevinç havası bekledim, gelmedi. Aksine Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ‘rahatsızlığını’ dile getirdi.

Hükümetin Amerika ilişkilerinden sorumlu yetkilisi Peter Beyer, “Önceden bilgi vermemeleri kabul edilemez” dedi.

Bence Merkel hükümeti, Almanya’nın bağımsızlığı için bu fırsatı kaçırmamalı. 

Mustafa Kartoğlu / Akşam Gazetesi

Yorumlar1

  • Dadaş 3 yıl önce Şikayet Et
    Bunu Rahmetli Kadir Mısıroğluda söyledi.Yunanlıların Roma ve bizansla alakaları yok.Arapçe ve Osmanlıcada "o" harfi olmadığı için roma yerine ruma denmek zorunda idiler.Rumla tek yakınlıkları bu harf iledir.Ayasofya vfe istanbulla ilgili en küçük bir ilişkileri yoktur.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat