Hindistan, Pakistan’a neden saldırdı?
- GİRİŞ08.05.2025 08:43
- GÜNCELLEME09.05.2025 08:54
Hindistan, füzelerle Pakistan'ın 9 bölgesini hedef aldı.
Saldırıya ilişkin Hindistan'dan yapılan açıklamada "Sindoor Operasyonu başlattık, 9 bölgeyi hedef aldık" denildi...
Bunun üzerine Pakistan'dan da "Karşılık verilecek" yanıtı gelmesi üzerine iki ülke arasında savaş çanları çalmaya başladı..
Hindistan ve Pakistan Asya'da 2 önemli güç unsuru ve bu iki ülkenin arasında yıllardır süregelen bir anlaşmazlık da mevcut.
Daha önce defalarca karşı karşıya gelen ülkeler arasında bazı emperyal çıkarlar nedeniyle bazı ülkelerin kışkırtmasıyla istenmeyen olaylar da gerçekleşti.
Düşünün ki Keşmir adında dağlık bir bölge bulunuyor.
Ancak bölgenin jeolojik ve doğal kaynaklar açısından yapılarına baktığımızda özellikle su kaynakları ve bazı elementler ile ilgili zenginlik olduğunu görüyoruz.
İki ülkeyi birbirine düşüren ve 78 yıldır çözülemeyen 'Keşmir Sorunu'..
Afganistan, Tacikistan, Pakistan, Hindistan ve Çin ile komşu olan Keşmir bölgesi, jeopolitik açıdan önemli bir konumda bulunuyor.
Yeni dünya düzeni kurulurken bu düzeni oluşturanlar Keşmir hamlesi ile Hindistan - Pakistan - Çin üçgeninde bir sorunlu alan inşa etmeyi başardılar.
Kısaca tarihsel kronolojiye göz atacak olursak gerginlik, tam da yeni dünya düzeninin kurulduğu ve bu bağlamda iki ülkenin de bağımsızlıklarını kazandığı 1947'de başladı.
Şimdilerdekinin benzeri bir durum ortaya çıktı.
İngiltere, 1947'de Hindistan'dan çekilirken, nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi “birilerinin” tesiriyle Hindistan ile birleşmeye karar verdi.
Yani aslında olan şuydu:
İngiltere bölgeden fiili olarak çekilse de bu sorun sayesinde iki ülkeyi de yıllarca sorunlu ve kendine bağımlı hale getirecekti.
Sonrasında çatışmalar, savaşlar, arabuluculuklar vesaire…
Hindistan ile Pakistan arasında, Keşmir meselesi sebebiyle 1965, 1971 ve son olarak 1999'da da savaşlar yaşandı.
Sıkıntı hiç bitmedi.
Yine ilginçtir ki Batılı arabulucular, çatışmayı hep daha doğuya, Çin’e yönlendirmeye gayret etti.
Keşmir meselesine dahil olan bir Çin kuşkusuz bölgeyi daha da hareketlendirirdi.
Şimdi bu sorunlu alan bir kez daha kaşınmak suretiyle iki ülke tekrar karşı karşıya getirilmek isteniyor.
Tabii ki bu ülkelerin kendi içindeki yapılara da baktığımızda şunu söylememiz gerekiyor ki; savaş adına konuşanlar barış adına konuşanlardan fazla.
Böyle bir ortamda nükleer güç kapasitesini konuşmadan önce bu iki ülkeyi destekleyen güçlere bakmak lazım.
Aslında burada Hindistan Pakistan Savaşı olduğu kadar
+Rusya - ABD,
+Çin - ABD
+İngiltere - Rusya - ABD
denklemlerini atlamamak daha doğru olacaktır.
Nükleer savaş tehdidi son yıllarda en çok konuşulan ve Türkiye'de de en büyük endişeye neden olan tehditlerin başında gelmektedir.
Ancak unutulmamalıdır ki nükleer silah kullanımı savaş ortamında en son kullanılacak hatta hiç kullanılmaması gereken yöntemdir.
İsrail'in bölgede İran ile restleşmesini nükleer güç üzerinden yaptığını gördük.
Ancak nükleer silahlar günümüzde kullanılmasından öte bir tehdit gücü olarak ülkelerin ellerinde bulundurdukları bir seçenek.
Bölgesel bir çatışmanın Türkiye'yi nasıl etkileyeceğine gelince…
Bunu anlamak için “bir kuşak bir yol” projesini bir kez daha tanımlamakta fayda var.
Çin'den yola çıkan bir trenin İngiltere'ye kadar kesintisiz gitmesi ve burada küresel çapta ticaretin etkilenmesi söz konusu.
Olası bir şiddetli çatışma durumunda ticaret yollarının derinden etkileneceğini söylemek mümkün.
Ayrıca Türkiye ile Pakistan arasındaki derin bağların da geçtiğimiz aylarda Pakistan başbakanının “bir olumsuz durumda tüm askeri gücümüzle Türkiye'nin yanındayız” açıklamasını da hatırlatmakta fayda var.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye'nin Tıpkı Rusya Ukrayna Savaşı'nda olduğu gibi Hindistan Pakistan arasındaki savaşta da dünyadaki önemli aktörlerden biri olacağını tahmin etmek zor değil.
Nitekim Azerbaycanlı kardeşlerimizle Karabağ'da ortaya konulan iradenin sonuçlarını tüm dünya gördü ve benimsedi.
Türkiye'nin Rusya Ukrayna krizinde takındığı tavır ortadayken bu yeni krizde de dünyada birleştirici bir rol oynaması kendisi açısından kaçınılmaz.
Bunu da unutmamak lazım!
M. Mustafa Yıldız / Haber7
Yorumlar2