Erdoğan etkisi
- GİRİŞ01.11.2025 09:18
- GÜNCELLEME02.11.2025 09:54
Dünya, Erdogan effect (Erdoğan etkisi) terimini tartışıyor.
Belki bu adlandırmayla değil ama yapılan analizlere yazılan yazılara bakınca tam da böyle bir tablo ortaya çıkıyor.
Tabi bu ülkemizde yeteri kadar tartışılmayan, tartışılamayan bir konu.
Konu açıldığında ya ilkel bir muhalif yaklaşımla Erdoğan karşıtlığı, ya da sığ bir sloganik terim olarak karşımıza çıkmakta…
Bu konuda yazılmış bazı makalelerde Erdoğan doktrini olarak “Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen bir bakış açısı” tarifi var.
Bana göre yetersiz…
Çünkü ülkesinin çıkarlarını savunmak her devlet başkanının zaten yapması gereken doğal bir görev.
O halde Erdoğan’ın bu konuda asıl farkı ne?
O yüzden telifi bana ait olan “Erdoğan etkisi” tabirini siyasal, ekonomik, askeri, teknolojik, tarihsel ve daha birçok başlıkla ele alabiliriz.
Örneğin “Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen bir bakış açısı” ile “Erdoğan etkisini” dış politika alanında anlatan belki en iyi örnek Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “işimin ne kadar zor olduğunu bilmiyorsunuz. Ben Erdoğan ile ülke meselelerini konuşmak zorundayım.” ifadesi olabilir.
Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan; dış dengeler konusunda ABD Başkanı Trump’ın da tarifiyle “ısrarcı, tuttuğunu koparan ve güçlü” bir lider.
Ama askeri stratejiler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine “Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen bir bakış açısı” çevçevesinde bu defa farklı bir kimliğe bürünerek multi disiplinler ile hareket ettiği görülüyor.
Erdoğan; Suriye, Libya, KKTC ve Gazze gibi dünyada birçoğunun asla çözüm üretemeyeceği konularda bile rahatlıkla bir çıkış yolu bulabiliyor.
Zaman zaman sertleşiyor, zaman zaman barış elini uzatmaktan çekinmiyor.
Milli savunma sistemlerimizin ihracatı da dahil olmak üzere elindeki tüm argümanları hem masaya hem de sahaya yansıtabiliyor.
Örneğin çok az konuşulur ama BM kürsüsünden Cumhurbaşkanı Erdoğan “dünya 5’ten büyüktür!” derken, eşi Emine Erdoğan da sıfır atık önerisini dünyaya kabul ettiriyor.
Yani “Erdoğan efekti” devreye girince sadece akıl değil, vicdanlar da devreye girebiliyor.
Buraya kadar anlattıklarımızın güncelde sahaya yansımalarına gelince…
Geçenlerde İngiliz haber ajansı Reuters, Gazze’de sağlanan ateşkes anlaşmasıyla ilgili analizinde dikkat çeken tespitlere yer verdi.
Ajansa göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Osmanlı sonrası dönemde kaybettiği bölgesel liderlik iddiasını yeniden canlandırdı.
Analizde; Erdoğan’ın girişimleriyle Hamas’ın ateşkesi kabul ettiğine vurgu yapan ajans, Ankara’nın Hamas’la olan yakın temasının “jeopolitik avantaja” dönüştüğünü ve bu sürecin Türkiye’nin bölgesel nüfuzunu artırdığını belirtti.
En yakın örnek olarak Alman Şansölyesinin Ankara ziyaretinde de multi disiplinli konu başlıkları gördük.
+Türkiye’nin AB üyeliği,
+Eurofighter uçak alımı,
+ekonomi
+ve daha birçok konuda verilen mesajların yanı sıra
+Gazze’de yaşananlar ve İsrail sorunu hakkında sorulan sorulara verilen yanıtlara bakınca Erdoğan etkisi (Erdoğan effect) in ne olduğu daha net anlaşılıyor.
Nitekim başka bir ülkede Alman Başbakanı İsrail güzellemesi yapsa duruma müdahale edecek kimse bulamazsınız.
Ama Erdoğan’ın yanında bunu yaparsanız cevabı da alırsınız.
Yani özetleyecek olursak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç ve dış politikada attığı adımları bir doktrin, ya da bir hareket tarzı olarak değerlendirmek yerine güçlü bir siyasi figürün ortaya koyduğu irade ile bir meselenin konuşulma biçimini ve sonucunu değiştirebilmesi şeklinde açıklamak daha doğru geliyor.
M. Mustafa Yıldız / Haber7
Yorumlar2