Afrika’da olanlar ve Türkiye etkisi

  • GİRİŞ06.11.2025 09:19
  • GÜNCELLEME06.11.2025 09:19

Afrika'da büyük güçlerin amansız mücadelesi devam ediyor. 

Bir yanda Amerika Birleşik Devletleri, diğer yanda Çin… 

Perde gerisinde ise İsrail… 

Afrika kıtasında büyük bir gölge savaşı veriliyor. 

Dünyanın iliğini sömüren ülkeler başta Amerika Birleşik Devletleri neden gözünü Afrika'ya dikti? 

Bu soruları cevaplamak gerekiyor. 

Bugün Afrika’ya dair kurduğumuz en güncel cümle Sudan'da yaşananlar… 

Eğer Sudan özelinde Afrika'ya şöyle bir bakarsak mesele daha iyi anlaşılır. 

Ama bunu yaparken buradaki güç dengesini çok iyi anlamazsak eksik kalır. 

Koca bir kıtada ABD ve Çin'in güç dengeleri konuşuluyor ama İsrail'in sahne gerisinde adının anılmaması yanlış olur. 

Burada asıl mesele İsrail… 

Terör örgütlerini destekleyen, onlara her türlü silahı veren İsrail… 

Algıyı yöneten de İsrail…

Bir soru sorup yanıtını beraber arayalım:

-Sudan'daki hadiseyi nereden başlatacağız?

2023 yılından Sudan'ın mevcut ordusu yani Genelkurmay ile Hızlı Destek Güçleri adındaki militer güç arasındaki çatışmadan başlatırsak tam da batı dünyasının ekmeğine yağ süreriz.

Tıpkı Gazze'de tarihi 7 Ekim'den başlatmanın yanlış olması gibi… 

İşte o zaman “İsrail'in kendini savunma hakkı var” diyen Batılıların yanlışına düşmüş oluruz. 

Öyle ya!

Batı, sanki 2023 ten önce hiç birşey olmamış gibi Sudan’a “itidal” çağrıları yapıyor.

2003'te Sudan 2,5 milyon metrekarenin üzerinde bir toprak bütünlüğüne sahipti. 

İç savaş ile Kuzey ve Güney  Sudan olarak ikiye ayrıldı… 

Sonrasında hemen hemen her yıl bir darbe gerçekleşti. 

Güney Sudan dediğimiz bölüm dış güçlerin müdahalesine açık bir alan,  Kuzey Sudan ise devlet diye tabir edilebilecek başkenti hartum olan bir bölge. 

Güney Sudan 640.000 metrekarelik bir yüzölçümüne sahip. 

Yani neredeyse Türkiye'ye kadar. 

Kuzey Sudan ise yaklaşık 1 milyon 800 bin metrekarelik alan ile Türkiye'nin neredeyse 3 katı… 

O halde 2003 yılı baz alalım. İç savaşın başladığı ve ülkenin ikiye bölündüğü yılı.

O da yetersiz. 

Peki nereden başlatacağız? 

Sudan'ın bağımsızlığını ilan ettiği 1956 yılı olur mu?

O da olmaz 

Çünkü tarih, bize öğretilen gibi cereyan etmemiş.

Emperyalistler yer altı zenginliklerini çok daha önceden keşfetmiş.

Meseleye Lozan anlaşmasından başlamamız lazım. 

1924 yılında yürürlüğe giren Lozan Anlaşmasının 17. maddesinde yeni kurulan “Türkiye Cumhuriyeti Sudan ve Mısır üzerindeki haklarından vazgeçmiştir.” yazıyor. 

Ne demek bu? 

Her okuyuşumda bu konu üzerine tarihçilerin yeteri kadar çalışmadığını düşünerek ürperirim! 

Bu coğrafyada hiçbir şey oldu bitti ile çözülemez. Oldu bittiye bıraktığınız her şey 10 yıl sonra karşınıza 20 yıllık bir başka sorun olarak çıkar 

Asıl meseleyi atlamamak lazım.

İsrail'in güvenliği için Kızıldeniz havzasında güçlü bir yönetime sahip müslüman ülke bulunmamak zorunda. 

Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkelere baktığımız zaman 

+Mısır'da darbe gerçekleşti 

+Sudan iç karışıklıklarla boğuşuyor 

+Yemen malumunuz dünyanın “Öcü” ülkesi konumunda

+Somali başını kaldıramıyor 

+Eritre açlıkla yoklukla pençeleşiyor 

Yani Kızıldeniz’e kıyısı olan ülke “Keşke buraya olmasaydım” diyecek hale getirilmiş.

Benzeri Akdeniz için de geçerli. İsrail'e coğrafya olarak yakın olan başını beladan kurtaramıyor.

Libya, Tunus, Cezayir… Daha sayayım mı?

15 Temmuz başarılı olsaydı Türkiye'yi de bu kategoride saymamız olasıydı. 

Yani İsrail'in güvenliği için bölgedeki ülkelerin 

+iç karışıklıklarla uğraşan 

+ekonomik güçlüklerle boğuşan 

+ordusu olmayan 

+birbiriyle sürekli çatışma halinde olan ülkeler olması gerekiyor. 

Eğer İsrail'in buradaki emellerini ABD ile birlikte gerçekleştirmeye çalıştığı planları atlarsak o zaman analiz eksik kalır.  

+Afrika'daki en geniş topraklardan birine sahip. 

+Çok geniş ekilebilir tarım alanlarına sahip

+Kızıldeniz var. 

+Nil Nehri var.

+Limanları var. 

+Tarım noktasında avantajlı 

+İstense ekonomisi patlama gerçekleştirir. 

+Yeraltı ve yer üstü zenginlikleri var 

+Petrol var

+Ve en önemlisi altın var 

Peki, böyle bir durumda neden Sudan bunu yaşıyor? 

Emperyalistler o zenginlikleri Afrika’ya bırakmamakta kararlı.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sudan’da yaşananlara kayıtsız kalamayız. Elimizden ne geliyorsa yapacağız” açıklaması bir milat olarak kabul edilebilir.

Önümüzdeki günler çok farklı gelişmelere gebe.

Yorumlar3

  • Asımın Nesli 1 saat önce Şikayet Et
    Sudan insanı Türkiyeyi her zaman sevmiştir ve beklemiştir Türkiyem bu ilgiye bu sevgiye kayıtsız kalmayacaktır.
    Cevapla
  • Abdullah ademoğlu 2 saat önce Şikayet Et
    Rabbim bu mazlumlara da , reise de yardım eylesin inşallah
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • AĞACAN 3 saat önce Şikayet Et
    İnşallah sayın hocam, Kaos olmadan-Kozmos olmaz. Allah'ın izni ile o bölgede ki oyunu da BİZ BOZACAĞIZ.
    Cevapla Toplam 12 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat