Damarımızda İslam kanı mı akıyor komünizm kanı mı?

  • GİRİŞ03.02.2015 12:00
  • GÜNCELLEME04.02.2015 08:24

Bu yüzden birbirlerine sokulup son bir direniş göstermek fikri geçiyor akıllardan ama bunu bile seslendiremiyorlar, yapamıyorlar. Bakın şu koca ihanete, hasta, güçsüz, bir duvar dibinde titreyerek can çekişen lağım faresi değil mi artık?

Prof. Dr. Korkut Boratav’ın Hürriyet gazetesindeki söyleşide (02.02.2015) döktürdüğü incileri okurken düşündüm bütün bunları. Yunanistan’da Syriza kazandı, bizim solcular çok sevindi bu seçim sonuçlarına. Ne de olsa birkaç ay sonra bizde de seçim var. “Komşuda pişer, bize de düşer’” diye düşünüyorlar. Koşup gitmişler eski tüfek Korkut Boratav’a, sadra şifa bir şeyler söylesin istiyorlar. Eh n’apsınlar, her seçimde vatandaştan dayak yiye yiye abandone olmuş solcularımız için bir züğürt tesellisi oldu Syriza.  Boratav’ın bu konuşması, sol aydının perişan halini, sosyalist zihniyetteki derin çelişkileri ve sol politikadaki çarpıklığı ortaya koyması bakımından önemli.

“Ben Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde duran, toplumsal sorunlarını iç siyasi dinamikleriyle çözmeye çalışan bir ülke olmasını isterdim.” derken sevimlileşen Boratav, söyleşinin başında Yunanistan seçim sonuçlarını ve Syriza’nın başarısını değerlendirirken, o sevimliliğini tuhaf bir naiflikle koruyor:

AB Yunanistan arasındaki mücadeleyi kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunu söylediği Syriza’nın, hem “müzakereye girerken elinde tutabileceği silahı peşinen bertaraf etti: Avro’dan çıkıp Drahmi’ye dönme.. Evet bu bir silahtır, çünkü kullanılırsa Avro bölgesinin çözülmesi Yunanistan’ın insiyatifiyle başlayacaktır. Bu silah şu anda Syriza’nın elinde yok” diyor, hem de “seçim yoluyla neo-liberal hegemonyaya karşı çıkacak iktidarlar oluşabiliyor. Bütün devrimci, sosyalist hareketlerin ana vatanı olan Avrupa buna uzak mı kalacak? Uzak kaldı bir müddet; çünkü sosyal demokrasinin ihanetine uğradı. Sovyet sosyalizmi çökünce komünist partiler ağır darbe yedi. İşte Syriza’nın önemi burada. Latin Amerika’ya benzer bir alternatif dönüşümün Avrupa’daki başlangıç noktası olabilir” diyor. Bu sol romantizmi anlatmayı uzatmayacağım.

Boratav, AK Parti’nin işçi sınıfını sosyalist hareketin elinden kapmayı başardığını da söylüyor. Türkiye’deki sosyalistlere önerisine gelince.. Boratav, “Türkiye sosyalizminin kendi mazisine dönmesi lazım. Türkiye’de solun maksimum zirveye ulaştığı 1970’li yıllardır. Mirası Kemalizm olan bir parti halk sınıflarıyla bağlar kurmuştur ve halk sınıflarının özlemlerine cevap verecek bir program ve yönelişi benimsemiştir. Ve o sayede emekçi sınıflar da birinci parti olmuştu.” diyor.. Ecevit’in ‘Karaoğlan başarısı’nı sosyalistler için altın çağ yapıyor. Çünkü “1970’li yılların sonuna kadarki Ecevit, Kemalizm’in demokrat kanadının bir temsilcisi.” CHP’nin karanlık kanadını kabul ediyor ama 28 Şubat’taki Ecevit fotoğrafını da bu arada kaşla göz arasında yok ediyor.

Sosyalistlerin kulaklarına küpe olacak bir de uyarısı var: “Türkiye’nin işçi sınıfı daima Müslümandır. Bu özellik o yıllarda sosyalizmle yakınlaşmalarına engel mi oldu?”  Birkaç cümle sonra da “Halkın damarlarında komünizm kanı akıyor..” diyor.

Boratav’ın anladığı kominizm de ilginç: “Sınırsız demokrasi, paylaşımcılık, ihtiyaca göre dağıtım, kamuculuk, aydınlanmacılık...bunların heyet-i umumiyesi - katılımcılar o algılama içinde değil ama- komünizmdir. Bunların hepsi Türkiye toplumunun bünyesinde bu değerlerin kendiliğinden yerleşmiş olduğunu gösteriyor.” 

Korkut Boratav’ın öngörüsü şöyle: “Yunanistan’da Syriza’nın etkisi Avrupa’ya dalga dalga yayılırsa, Türkiye toplumu, Ortadoğu coğrafyasının değil, Avrupa coğrafyasının bir parçası olduğunu umarım fark edecektir. Bu da bizim için güzel bir ümit noktasıdır.”

Boratav’ın aklı bir hayli karışık. Damarlarımızda İslam kanı mı akıyor yoksa komünizm kanı mı? Bu soruyu bir doğru cevaplayabilse sonra her şey yoluna girecek. Ne var ki hep yanlış cevapladıklarından zihniyetleri böyle çelişkilerle dolu ve sol politika hep çarpık..

Yorumlar2

  • ekrem kehribar 9 yıl önce Şikayet Et
    bizlerde münafıklık kanı var.Çünki kimsenin islam diye bir derdi yok.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ya bugün yaşasaydı 9 yıl önce Şikayet Et
    70'lerdeki Ecevit İstanbul sermayesine karşı dik duruyor diye oy almıştı. Ayrıca o zamanlar dünyada ve Türkiyede laikçiliğin ve dünyeviyetin en yaygın olduğu yıllardı. Şimdi o yıllar geçmişte kaldığı gibi, İslama karşı müttefik arayışıyla şimdiki solcular, hem de en sıkı komünist solcular bile, İstanbul sermayesine ram oldular. Ayrıca Ecevit'in İslama saygılı solculuğunun sınırları da görüldükten sonra, artık bu zokayı Müslümanlar tekrar yutmazlar, Allah başka türlü dilemedikçe.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat