İstanbul’a Dönüşün Güzelliği

  • GİRİŞ04.04.2018 07:08
  • GÜNCELLEME05.04.2018 07:06

Yahya Kemal'a "Ankara'nın en çok hangi yönünü seviyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: “İstanbul'a dönüşünü.” İstanbul’a dönüş, daha o başlangıç yıllarında bile idealdi. Milletimizden kopmamış, yabancılaşmamış, çürümemiş biri, İstanbul’un Kostantin haline gelmesinden acı duyar.

İstanbul’un kimliğini, karakterini belirleyen de Ayasofya’dır. İstanbul, fetihle birlikte nasıl baş şehir olmuşsa, Ayasofya da cami olmuştur. İstanbul’u Darülislam’ın başşehri Ayasofya’yı da camilikten düşürürseniz, egemenlik başta olmak üzere fetihle elde ettiğiniz tüm sonuçlardan vaz geçmiş olursunuz.

 

 

İstanbul’un karakterini, kişiliğini ve kimliğini Ayasofya’nın belirlediğini dünya alem bilir. Hıristiyanlığın ilk devleti olan Doğu Roma devletinin başkenti Kostantin’in Sultan Fatih’in fethiyle bir İslam şehri olması, Ayasofya’nın camiye dönüşmesiyle sembolleşmiştir; bunu dost düşman herkes bilir.

Ayasofya’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen Yeditepe Bienali'nin açılış töreninde Kur'an-ı Kerim tilaveti yapıldı. Ayasofya duvarlarının Kur'an-ı Kerim'in ayetleriyle yankılanması, Yunanistan'da da büyük ses getirdi.

Ülkede yayın yapan gazeteler, Ayasofya'da Kur'an-ı Kerim okunmasını kabul edilemez olarak nitelendirdi. Gazetelerin hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu: "Hristiyanlık için en yüksek meydan okuma.”, “Erdoğan Batı'ya Ayasofya ile saldırdı.”, “Erdoğan'dan inanılmaz meydan okuma.” ve “İslam alemini Ayasofya'dan selamladı.” başlıklarını attı.

İstanbul’a dönüşün güzelliğinden bahsederken, Yahya Kemal, Anadolu’nun güzel köşelerinden Ankara’ya saygısızlık ya da hakaret etmeyi  aklının ucundan bile geçirmemiştir. O sadece Osmanlı devletinin Avrupa’ya üstünlük sağladığı çağların sembolü olan “İstanbul’a dönüşü” överek milletimizin ufkundaki bir değere, İstanbul’un yeniden hakikat medeniyetini inşa etmesi, İslam Birliği’ni sağlaması ve İslam milletini temsil etmesi gibi ideallere sahip çıkıyordu.

“İstanbul’a dönüş”, tıpkı Mekke’nin fethinde olduğu gibi, İlahi İradeyi ortak irade, Allahın emrine girerek milli irade haline getirme, böylece İslam birliğiyle kudrete ve ihtişama dönüş olmalıdır; hakikat medeniyetiyle İslam’ın iradesini ortaya çıkarma, üstünlüğünü dünyaya gösterme anlamına gelmelidir; bu da inşallah bir gün gerçekleşecektir.

Son asrın tarihi olaylarına bakınca şunu kesin bir şekilde söyleyebiliriz: Ankara, içe kapanmadır. İstanbul, dışa açılma, dünya gücü olmadır. İstanbul’a dönüş, en az İstanbul’un fethi kadar büyük bir olay olacaktır.

İslam milletinin kalbi olan İstanbul’a dönüşün lideri de ne güzel lider, o millet de ne güzel millet olacaktır.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat