Ayasofya ezanı, Kur’an insanı ve toplumunun sesidir..

  • GİRİŞ12.06.2020 09:34
  • GÜNCELLEME15.06.2020 09:31

Yahya Kemal, İngilizlerin İstanbul’u işgal döneminde söylediği bir söz çok önemlidir: ‘Gerek Hırka-i Saadeti, gerekse Ayasofya’yı gezdikten sonra anladım ki, Osmanlı Devletini ayakta tutan şey, Hırka-i Saadet’te okunan Kur’an’la, Ayasofya minaresinde okunan ezanlardır.’

 

 

Ezanın bireysel ve toplumsal boyutta anlamı budur: Ezan, Kuran ahlakıyla temellendirilmiş ve Kuran hukukuyla biçimlendirilmiş insan, toplum ve devlet olmanın ilandır bu topraklarda..

Biz bunu beş asır başardık, yine başarabiliriz!

 

 

Tarihte, yönetim merkezinde yirmi dört saat gece gündüz Kur’an-ı Kerim okuyan ve günde beş vakit de devlet başkanının namaz kıldığı en büyük caminde ezan okuyan bir toplum, ‘İşittik, itaat ettik.. Sen bizi bağışla! Dönüş sanadır..’ demiş olmaktadır.

Bu nedenle Ayasofya minaresinde okunan ezanların anlamı, Allah’a biat etmek; Kuran İnsanı, Kuran Toplumu ve Kuran Devleti olma sözü vermek ve bunu dünyaya ilan etmektir..

Hatta Ayasofya ezanının, Kuran insanı ve Kuran toplumunun sesi olduğu söylenebilir. Bu ses, bizim tarihte tesadüfen bulunmadığımızı, Allah’ın şanını yüceltme amacımızı, Hz. Peygamber’den (s.a.v.) öğrendiğimiz, devraldığımız İslam devletinde bireysel ve toplumsal varoluşmuzu biçimlendirme irademizi ifade eder. 

İslam tarihinde Malazgirt ve İstanbul zaferleri, hilafetin getirilişiyle İstanbul’un İslam ülkesinin başşehri haline gelişi ve son beş asırda İslam medeniyetinin bu topraklarda yenilenmesi tesadüf değil, Allah’ın atalarımıza ve bize lütfu, birer Kur’an mucizesidir.

Kur’ân-ı Kerîm ve otuzuncu sûresi olan Rum Suresi’ne, tarih, psikoloji, sosyoloji, ekonomi, yönetim bilimi, hukuk ve uluslararası ilişkiler bilimlerinden, kısaca sosyal bilimlerden bakarak Kuran insanı ve Kuran toplumu olguları  açıklanabilir..

Rum Suresi, güncel olaylara, tarihsel perspektiften bakmaya, daha doğrusu Allah’ın ilim, irade ve kudret sıfatlarının tecellisi olan tabiat ve tarihin yasalarını bulmaya ve onlara uymaya; medeniyet dediğimiz en üst sosyal sistemi kurmaya, kısaca ilime dayalı bir hayat yaşamaya çağırmaktadır.. Rum Suresi, Müslüman aydınları göreve çağırmaktadır.

Yüce Allah (cc) Rum Suresi 21. ayette psiko sosyal varlık olan insana şöyle buyurmaktadır: “Kendileri ile sükûnete kavuşasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi (meveddet) ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”

Bu ayette; sosyal yapının barış (rıza, sükunet, sağduyu, iyilik, maruf), sevgi (meveddet, aidiyet, mensubiyet, sadakat) ve adalet (ahlak, hukuk, merhamet, özgecilik) sacayağına oturduğu açıklanmaktadır; birey, toplum ve devlet arasındaki savaşın sona ermesinin ve barışı sağlamanın tek yolunun ilahi iradeyi bireysel ve ortak irade haline getirmek olduğu açıklanmaktadır..

Kuran-ı Kerim, baştan sona İslam ile cahiliye, medeniyet ile yabanıllık arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır.

Ayetteki ‘düşünen toplum’ kavramı, ilmi çalışmalara, sosyal bilimlere ya da sosyal düşünceye atıfta bulunmaktadır. Çünkü Allah’a ve ahiret gününe inanç ve peygamber uygulaması ekseninde vahiyle temellendirilmiş ortak hayat (cemaat), İslam’ın insan ve toplum tasavvurunu oluşturur.

Kısaca devletin yönetim merkezinde gün boyu, gece gündüz Kuran-ı Kerim okumak, İslam düşüncesini ve ahlakını; İslam ekonomisi ve İslam hukukunu uygulamak, İslam medeniyetini geliştirmektir.

Ayasofya’da ezan okumak; erdem ve adaleti savunmaktır; ahlaklı olmak, çok çalışmak, paylaşmak, ahlak ve hukuku üstün tutmak demektir..

Mülkü adaletle, Kuran ile temellendirmeden, hukukun çizdiği sınırlar içinde ahlaklı yaşamaya yönelmeden Ayasofya’da ezan okumak; en hafif tabirle samimiyetsizlik, iki yüzlülük olacağından beklenen ezan, medeniyet atılımının başlama  emri olacaktır..

Yorumlar1

  • Nihat 3 yıl önce Şikayet Et
    Allah razi olsun hislerimize tercuman oldunuz tebrik
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat