Salgında anormal psikolojik tepkiler

  • GİRİŞ16.12.2020 09:18
  • GÜNCELLEME18.12.2020 00:27

Dünyada sanayileşmiş toplumlara, modern kentleşmeye, yaşlı topluma doğru gidişe bağlı olarak önemli sağlık sorunları görüntüsü, bulaşıcı hastalıklardan bulaşıcı olmayan hastalıklara doğru eğilim göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü ‘Küresel Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü Stratejisi 2008-2013 Eylem Planı’nda temel altı amacından birini şöyle belirlemeyi uygun buldu: “Bulaşıcı olmayan hastalıklar için değiştirilebilir ana risk faktörleri olan tütün kullanımını, sağlıksız beslenmeyi, fiziksel inaktiviteyi ve alkol kullanımını azaltmaya yönelik müdahaleleri teşvik etmek[1].”

 

Üç unsur, uygunsuz beslenme, hareketsiz (sedanter) yaşam; başta sigara ve alkol olmak üzere madde bağımlılığı hem insan sağlığını bozan hem yaşam kalitesini düşüren hem de fobileri tetikleyip geliştiren başlıca risk etmenleri olarak insanlığın önünde durmaktadır. Fobiler ile sağlıklı yaşam alışkanlıkları bugüne kadar literatürde tek başına ele alınmıyordu. Ne var ki tıp alanında fark edilen bu sağlık konusu artık yavaş yavaş akademik çevrelerin de gündemine girmekte.. Christophe André, ‘Korkunun Psikolojisi’ adlı eserinde “Sağlığınız için yararlı olan her şey fobinize iyi gelir.” demektedir ve beslenme, fiziksel egzersiz ve madde bağımlılığının fobilerle ilişkisini açıklamaktadır.

Ben bu yazıda sağlıklı yaşam davranışlarının fobilerle ilişkisini gösteren bu araştırma sonuçlarından hareketle birkaç tespit yapacağım. Söz konusu tespitten sonra ters yoldan çözüme kolayca ulaşılabilir: İyi beslenme, fiziksel aktivite, sigara ve alkolden uzak yaşam doğrudan etkili olmasa da diğer tüm ruhsal rahatsızlıklarda olduğu gibi dolaylı yoldan, fobilerin kontrol altına alınmasında olumlu etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz.  Yetersiz beslenme ve yetersiz aktiviteye madde bağımlılığı da eklenince salgın döneminde toplumda fobiklerin yaygınlaşmasını açıklamada önemli bir teşhis haline geliyor..

 

Nasıl utangaç mizaçlı çocuklar yetişkinlik dönemlerinde sosyal anksiyete bozukluğu için risk altındaysa, nasıl kontrolcü ya da baskıcı ebeveynlerin çocuklarında sosyal fobi riski yüksekse; yine nasıl fiziksel görünüşleri ya da sesleriyle ilgili sağlık sorunu yaşamış bireylerde fobi daha sık görülüyorsa; aynı şekilde uygunsuz beslenme, hareketsiz (sedanter) yaşam; başta sigara ve alkol olmak üzere madde bağımlılığı da insanı fobik olma riskiyle karşı karşıya bırakıyor olabilir mi? Maalesef bulgular bu yönde..

SALGINDA NORMAL PSİKOLOJİK TEPKİLER

Fobi belirtileri teşhis edebilmek için psi̇koloji̇k tepki̇leri belilemek önemli bir adım.  Salgın hastalık süreci̇nde ortaya çıkabi̇lecek olası psi̇koloji̇k tepki̇ler nelerdi̇r? Bunlar fobi riski oluşturuyor mu diye kaygılandım. Önce oturup yaşadığımız süreçte ortaya çıkabilecek normal psikolojik tepkileri belirledim:  

Günlük yaşam rutinlerinin değişmesi ve sürece dair belirsizlik ile kişinin hayatı üzerindeki kontrol hissinin azalması en önemli, en yaygın duygu.. Sosyal mesafelendirme ya da karantinanın yarattığı yalnızlık hissi toplumda son derece yaygın..

Sürece dair birilerini suçlama; geleceğe yönelik umutsuzluk, korku, endişe; çaresizlik duyguları; alınan önlemler karşısında öfke, değersiz hissetme de herkeste görülen durumlar ve bu normal. Sevdiklerinizin sağlığı konusunda yoğun kaygı duyma ve onlara hastalık bulaştırmaya dair yoğun kaygı da normal bir davranış. Yalnızca olumsuz düşüncelere odaklanma; eski alışkanlıklara duyulan özlem; çok fazla ya da eskisinden çok az yeme; çok fazla uyuma ya da uykuya dalma ve uykuyu sürdürmekte güçlük çekme; sıklıkla kabuslar ve sıkıntı verici rüyalar görme bile normal salgın sürecinde..

İçe kapanma, kimseyle iletişim kurmak istememe, yalnız kalma isteği ya da sürekli yanında birilerinin olmasına ihtiyaç duyma; sürekli gergin, sinirli, huzursuz hissetme; dalgınlık, karar vermekte güçlük çekme; konsantre olamama, hatırlamakta güçlük, sorumlulukların ertelenmesi ya da önemsenmemesi; karar verememek de normal görülüyor uzmanlar tarafından. Aile içi anlaşmazlıklar, çatışmalar ve iletişim sorunları da normal..

Bu duygulara; baş ağrısı, bulantı, mide-bağırsak problemleri, yerinde duramama, çarpıntı, baş dönmesi…vb fiziksel belirtilerin eşlik etmesi bile normal.

KAYGILARI AZALTICI TEDBİRLER

Tecrübemizden yola çıkarak zaman ilerledikçe nelerin olabileceğini biliyoruz: Olup biten durum kabul edilmeye başlanıyor. Tepkilerin şiddeti azalıyor. Günlük yaşam sorumlulukları yerine getirilmeye başlanıyor. Gelecekle ilgili planlar yapılıyor. Salgın hakkında düşünülüyor ama bu düşünceler zihni tamamen meşgul etmiyor.

Kendimizi, ailemizi ve toplumu korumak adına alınan önlemlere uyduğumuz için kendimizi takdir etmeyi ihmal etmemeliyiz.. Tedbirlere riayet insanlık gereğidir ve sağlıklılık belirtisidir.

Salgında en önemli tedbir, yalnızca güvenilir kaynaklardan (Sağlık Bakanlığı, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanları…vb) alınan bilgilere itimat etmektir. Bedenimizi virüsten koruduğunuz gibi zihninizi de bilgi kirliliğinden korumalıyız. Günde bir veya iki kez salgın hakkındaki haberleri izlenebili, bilgi alma ihtiyacımızı dozunda doyurmalıyız. Gün boyu kesintisiz salgın haberlerinin takip anormal bir davranış. Haber kanalları dışındaki programları da izleyebiliriz (spor kanalları, belgesel, film, dizi…vb) tarihin ve hayatın gerçek meselelerini araştırabiliriz. Kitap okumak için büyük fırsat salgındaki kısıtlamalar; kaynak kitaplar, edebiyatın baş yapıtları bizi bekliyor.

Ev içerisinde bize iyi gelebilecek etkinlikler belirleyebiliriz (çiçek bakımı, ufak tamiratlar, mutfağa takılmak, kitap okumak, müzik dinlemek, basit fiziksel egzersizler…vb) ev içerisinde yapmayı düşünüp ertelediğiniz düzenlemelere de zaman ayırabiliriz (dolapların/kitaplığın düzenlenmesi, eşyaların yerinin değiştirilmesi…vb).

Bağışıklık sisteminizi ve ruh sağlığınızı korumak için sağlıklı beslenmeliyiz; iyi uyumalı, sigara ve alkolden uzak durmalıyız, kafein içeren çay, kahve…vb içeceklerden uzak durmalıyız; dolayısıyla bol bol su içmek gerekiyor.

Hissettiklerimizin anormal bir durum karşısında gösterilen normal tepkiler olduğunu sürekli aklımızda tutmamız gerekiyor. Bu duyguları hissederken yalnız olmadığımızı, herkesin benzer şeyler hissettiğini unutmamalıyız. Alışkanlıklarımızı eskisi gibi sürdürme isteğimizin normal olduğunu ancak kendi kontrolümüzde olmayan nedenlerle bunu yapamayacağımızı kabul etmeliyiz. Yaşadığımızın geçici bir süreç olduğunu biliyoruz.

Yakınlarımızla ve sevdiklerimizle sık sık telefondan ve görüntülü sohbetle görüşmeliyiz. Güvendiğimiz insanlarla duygularımızı ve düşüncelerimizi paylaşabilmeliyiz. Sohbetlerimizde yalnızca salgından değil başka konular hakkında da konuşmalıyız. Sevdiklerinizle birlikte gülmeyi, şakalaşmayı ihmal etmemeliyiz.

Hayatımızda hala bizim kontrolümüzde olan şeyleri hatırlamalıyız: Namazlar, zamanın kontrolüdür; namazları ihmal etmemeliyiz. Çevremizdeki ailelerin, hısım ve akrabaların sorunlarıyla ilgilenmeli ve yardımcı olmalıyız.

Ortaya çıkan stres tepkiler, salgından önce de varsa ve sonrasında şiddeti arttıysa bir uzmandan destek alabiliriz. Bu stres tepkileri bir ayın ardından artarak devam ediyorsa; özellikle bu tepkiler, gündelik hayatımıza dair basit sorumluluklarınızı (beslenme, iletişim, rütin kararları  verme…vb) yerine getirmenize engel oluyorsa mutlaka psikologlardan yardım almalıyız. Bu tepkilerden pek çoğu yoğun olarak ve bir arada ortaya çıkıyorsa, iştah ve uyku düzeniniz belirgin şekilde bozulmuşsa ve içinde bulunduğunuz durumdan kurtulmak için zararlı alışkanlıklar edinmeye ya da bu alışkanlıkları artırmaya başladıysanız bir uzmandan destek almanın vakti gelmiş demektir.

Yersiz ve mantıksız kaygılar, fobilerin ilk adımıdır. Bütün fobiler ise bir hastalık belirtisidir. Normal korkular, fizik beden için bir ‘alarm sistemi’ vazifesi görürler. Fobiler denetlenemez ve panik oluşturabilirler. Fobilerde yaşam; korku çevresinde düzenlenir ve yaşam kalitesi oldukça olumsuz etkilenir.

Sağlıklı yaşam davranışlarının, fiziksel aktivitenin arttırılması, sağlıklı beslenme, alkol ve sigara kullanımının azaltılması gibi davranışların fobiler üzerinde dolaylı yoldan olumlu etkilerinin olduğu görülmektedir. Korona salgını, kaygı, korku ve fobi kavramlarının insan yaşamındaki yerini fark etmemizi sağladı ve sağlıklı yaşam davranışlarının fobiler ile ilişkilerini kavrama imkanı verdi..

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat