Üniversiteyi milletle bütünleştiren rektör: Erol Güngör

  • GİRİŞ06.02.2021 14:10
  • GÜNCELLEME08.02.2021 08:18

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylar, Kâbe resmini yerlere atmak boyutuna varınca, Konya Selçuk Üniversitesi rektörlerinden rahmetli Erol Güngör’ü hatırladım. Dursun Gürlek’in ‘Camideki rektör: Erol Güngör’ başlıklı bir yazısı vardır. Bu yazı olabilir, söz konusu ilgiyi kurma nedeni..

Erol Güngör her zaman Hakk’ın ve halkının yanında, halkın içinde bir aydındı. Halkının derdiyle dertlenen ve bütün ilmi mesaisini bu dertlere çözüm üretmek için harcayan bir fikir adamıydı.

45 yıllık bir ömrü bereketliydi; eserinde ortaya koyduğu fikirleriyle tanıyordum onu. Erol Güngör, Marmara Kıraathanesi’nde, Sezai Karakoç’un arkadaşları arasında oluşuyla, Diriliş dergisinin ilk dönem yayınında yazar kadrosunda bulunuşuyla dikkatimi çekmişti. Erol Güngör, Sezai Karakoç’tan beş yaş küçük görünüyor.

Erol Güngör'ün hayatını, Sezai Karakoç başta olmak üzere onu görmüş, tanımış, sohbet etmiş pek çok yazar ve akademisyenden dinledim. Hakkında yazılanları okudum.. Hatıralarını ciddi ciddi araştırdım. Anladım ki daha çok şey var bilmediğim Erol Güngör hakkında.. Ben bu yazıda Erol Güngör’ü kısaca tanıtıp rektörlüğünü anlatacağım.

KONYA SELÇUK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ

Prof.Dr. Erol Güngör, 1982-1983 yılları arasında Konya Selçuk Üniversitesi’nde rektörlük görevi yaptı; bu görevi başındayken vefat etti.

Erol Güngör, 1938 yılında Kırşehir’de dünyaya geldi. Erol Güngör, daha çocuk denilecek bir yaşta dil şuuruna sahip olmuştu. Ortaokul öğrencisiyken bile notlarını Osmanlıca tutuyordu. Erol Güngör İstanbul’un tarihi mezarlıklarını gezerken mezar taşlarını gürül gürül okurdu.

İlk ve orta eğitimini Kırşehir’de tamamladıktan sonra 1957 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne girdi ve 1961’de de mezun oldu.

Aynı yıl, 1961’de Prof. Dr. Mümtaz Turhan’ın asistanı  oldu. Mümtaz Turhan, yüzlerce talebesinin içinden seçmişti onu. Müdekkik, akıllı, çalışkan, görgüsü, bilgisi ile akranlarından üstün vasıfları yanında düzgün ve mantıklı konuşmaları, efendiliği ve terbiyesi ile Edebiyat Fakültesi'nin tecrübi psikolojisini bitirdi. Doktorasını 1965 yılında tamamladı.

Kısaca Kırşehirli seçkin bir ailenin çocuğu olan Erol Güngör’ün fikri yapısının oluşmasında, gençlik yıllarında devam ettiği kültür çevrelerinin de etkisi vardı. Erol GÜNGÖR’ün dünya görüşü ve fikirlerinin tekâmülünde Mümtaz Turhan, Nurettin Topçu, Hilmi Ziya Ülken etkiliydi.

Üniversite eğitimi aldığı 1950’li yılların ikinci yarısında İstanbul’da Yahya Kemal, Dündar Taşer ve Ziya Nur Aksun onunla özel olarak ilgilendi. Ekrem Hakkı Ayverdi, Nurettin Topçu görüş alışverişinde bulunduğu kişiler arasındaydı. Yahya Efendi Dergahı’nda Abdullah Hatay Efendi’nin Mesnevi derslerini dinlemiş, yüzbaşı Ziya Uygur’dan bilhassa Yahudiler ve Masonluk hakkında çok şey öğrenmiştir. 1970’ten sonra en yakın olduğu kişi Osmanlı Arşivi’nin de müdavimlerinden Mehmet Genç’tir.

Güngör, doktora sonrası çalışmalarını yapmak üzere 1966 yılında ABD’ye gitti. Colorado Üniversitesi’nin Davranış Bilimleri kürsüsünde uzman araştırmacı olarak iki yıl çalıştı. Burada “Denolative and Connotative in Interpersonal Conflict” adlı çalışmasıyla doçent unvanını alan Güngör, 1971 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Psikoloji bölümüne tayin edildi. 1978 yılında da profesörlüğe yükseltildi.

Erol Güngör, 21 Temmuz 1982’de Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. Bu görevde iken 24 Nisan 1983 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonrası 45 yaşında vefat etti.

İhtisas alanı “Sosyal Psikoloji” olan Prof. Dr. Erol Güngör’ün 15’in üzerinde telif ve tercüme eserinin yanı sıra gazete ve dergilerde yayınlanmış çeşitli konularda 100’ün üzerinde makalesi mevcuttur.

Evli ve bir çocuk babası olan Erol Güngör, Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce bilmekteydi.

ÜNİVERSİTEYİ MİLLETLE BÜTÜNLEŞTİREN REKTÖR

Merhum Erol Güngör, çalışkan bir akademisyen, üretken bir Müslüman ilim adamı ve mütevazı bir gönül eriydi. Doğu ve Batı kültürlerini bilirdi. Genç yaşta akademik kariyerini tamamladı ve pek çok eser verdi.

12 Eylül’den sonra Konya Selçuk Üniversitesi’nin rektörlüğü teklif edilince hiç tereddüt etmeden kabul etmişti.

Denir ki Erol Güngör yedi sekiz ay gibi kısa bir sürede, on yılda yapılması mümkün olmayan işleri başardı. Böylece “az zamanda çok işler” yapanlar sınıfına girdi. Konya gibi büyük bir şehirde iki fakülte üzerine kurulan üniversiteyi birden bire sekiz fakülte ve dört yüksek okul haline dönüştürdü.

Erol Güngör üniversiteye sadece kademik çalışmalar yapılan ve öğrenci yetiştiren bir kuruluş gözüyle bakmıyordu. Ona göre ilim müessesesi olan üniversite, aynı zamanda halkı aydınlatmalı, çevresine ışık saçmalıydı. Bu göreviyle ilim adamlığının yanı sıra idarecilik ve organizatörlük özelliklerini de ortaya koymuştur. Varlığı ile yokluğu neredeyse bir olan üniversiteyi kısa zamanda canlandırmış, cazip bir ilim merkezi haline getirmek için ciddi bir atılım başlatmıştır.

Ülkenin dört bir köşesindeki idealist akademisyenlerle temasa geçti. Konya halkıyla el ele, gönül gönüle verdi.  Konyalılar, camide karşılaştıkları rektörü desteklediler, beş yüz yataklı ve tam teşekküllü bir hastane kurdu. Dağınık halde bulunan üniversite birimlerini bir araya toplamak için gerekli gayreti gösterdi.

Üniversite- millet, devlet - millet beraberliğini sağlıyordu. Seri halk konferansları tertip etmişti. Ayhan Songar Hoca başta olmak üzere tanınmış ilim adamları bu konferanslarda Konyalılarla buluştu..

En önemli eserlerinden biri de Hicret’in Onbeşinci Yüzyılına Armağan olarak kaleme aldığı “İslam’ın Bugünkü Meseleleri” adını taşıyan kitabıydı.

24 Nisan 1983’de, kırk beş yaşında Rabb’ine kavuştu. Cenazesi de muhteşem oldu. Bu değerli ilim adamına milleti sahip çıktı; büyük bir kalabalık halinde namazı kılındı.

Yorumlar3

  • Haydar 3 yıl önce Şikayet Et
    Ülkesine hizmeti bir borç bilen onurlu hasiyetli köklü KIRŞEHİRLİ bir hemşehrimiz,mekanın cennet olsun inşallah sizin fikirleriniz ilelebet sürecektir,geride bıraktığınız eserleriniz ,sizi yalnız komayacaktır.Milletimizin başı sağolsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nazım KARAMEHMET 3 yıl önce Şikayet Et
    Evet, üniversiteler halkla bütünleştirilmelidir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Türkiye 3 yıl önce Şikayet Et
    El-Fatiha mekanı cennet olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat