Kırk Kare: İmam Hatiplerdeki Fotoğrafı

.

  • GİRİŞ30.03.2021 12:31
  • GÜNCELLEME30.03.2021 12:32

            Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dini hayat ve din eğitimine saygısıyla öne çıkan devlet büyüklerimizdendir. Batıcılık denilen seküler / jakoben zihniyetin milletimize dayattığı bütün baskı ve yasaklar, Başkan Erdoğan’ın liderliği ve AK Parti iktidarları döneminde ortadan kaldırıldı.

            Başörtüsü yasağından, katsayı problemine, kamudaki kılık kıyafet serbestliğinden, Kur’an Kursu yasaklarının kaldırılmasına ve de milletimizin Ayasofya rüyasının gerçeğe dönüştürülmesi kararlarında Başkan Erdoğan’ın imzası var. Ülkemizin kanayan yarası haline gelen kronik problemlerini çözen Erdoğan, milletin gönlüne girmeyi başardı. 

            Bu yazıda, siyasi hayatını belgeleyen kırk kareden biri olan Başkan Erdoğan’ın İmam Hatiplerdeki fotoğrafını yorumlayacağım..

            3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile o güne kadar mevcudiyetini devam ettiren bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na (Maarif Vekaleti’ne) bağlanarak bir anlamda dini eğitim veren kurumlar kapatılmış oldu.

            Kanun, ilahiyat fakülteleri ve imam-hatip okullarının açılabileceğine hükmetse de, söz konusu kurumlar ancak 1951 yılında açılabildi. 1 Kasım 1928 tarihinde yapılan alfabe değişikliğiyle toplumun ve özellikle genç kuşakların Kur’an-ı Kerim, Hadis, Fıkıh, Kelâm ve diğer İslâmî ilimlere erişme imkânı ortadan kaldırılmış, 15 yıllık bir zaman aralığında (1931-1946) dini eğitim resmen yasaklanmıştı. 18 yıl boyunca (1932-1950) ezan-ı Muhammedî Türkçe okutuldu.

            Bütün bunlar, ülkeyi muhalefetsiz, tek başına yöneten CHP’nin diktatörce oluşturduğu yeni rejim için toplum mühendisliği sevdasından kaynaklanmıştır. Bu toplum mühendisliğinin özü, halkı materyalist ve pozitivist bir zihniyet doğrultusunda dizayn etmek, dinden ve dini kurumlardan uzaklaştırmaktan, kısaca kendi medeniyetimizi yıkıp Batıcı sömürge sistemini kurup çalıştırmaktan ibaretti.

            1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidar olmasıyla birlikte öncelikle Türkçe ezan uygulamasına son verilmiş ve ikinci hamlede 1949 yılında, CHP tarafından açılan Kur’an kursları imam-hatip liselerine dönüştürülmüştür. 13 Ekim 1951’de yedi ilde imam-hatip okulu açılması kararıyla Türkiye’nin imam-hatipli yılları başlamış oldu.

            Millete hitap edecek, olgun, kültürlü imam ve hatipler; sosyal bilimler ve fen bilimleriyle mücehhez, asrın ihtiyaçlarını algılayan, doğu ve batıyı iyi bilen din adamı yetiştirilmesi amacıyla açılan imam-hatip okullarında verilen eğitim sonucunda yeniden Kur’an alfabesine aşina olmaya başlayan halk kesimleri, 27 yıllık bir aradan sonra yeniden İslami ilimler ve Kur’an-ı Kerim ile bağ kurma imkânını bulabilmiştir. Taşları yerine koyup yıkılan medeniyetimizi yeniden ayağa kaldırmasa da bu politikalar milletimize nefes aldırmıştır.

            1950’lerden 28 Şubat sürecine kadar İmam Hatip okullarının sayısı düzenli olarak arttı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “İmam Hatip okullarının gayesi, sadece din adamı yetiştirmek değildir. Dinini bilen Türk vatandaşı doktor, mühendis, hakim olsa daha iyi değil mi? Şayet Kur’an kursları veya din eğitimi, bu kanuna (Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na) ters düşüyorsa yanlış olan, din eğitimi değildir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’dur…” dedi.

            İmam hatipler ilk günlerinden bu yana İslam milleti ile laik Batıcı kesimler arasında sürekli tartışma konusu olagelmiştir. Milletimiz, imam hatip okullarını geçmiş ile gelecek arasında bir köprü, kültürel mirasın devamı, sivil toplumun inşasına bir katkı olarak yorumlarken; Batıcı kesim, bunları medreselerin devamı, gerici, laiklik karşıtı, kadınların özgürlüklerini kısıtlayıcı okullar olarak görmüştür. 1960, 1971, 1982 ve 1997 muhtıra ve darbeleri, her zaman laik Batıcı kesimlerden yana tavır takınarak imam-hatip okullarını ya kapatma ya da toplumdaki etkilerini azaltma ve itibarını zedeleme yönünde apaçık tavırlar almıştır.

            Başkan Erdoğan, 28 Şubat sürecinde doruğa çıkan ve en kutsal hak olan eğitim hakkına aleni şekilde ket vuran yasakları tek tek kaldırdı. Başörtüsü yasağı ve kat sayı problemlerini  çözüldü. Başörtülü kızların üniversite kapılarından içeri alınmadığı ve büyük bir zorbalıkla karşılaştığı yasaklar silsilesi 2013 yılında çıkartılan bir kanunla resmen sona erdi. İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin üniversiteye girişini engellemek için uygulamaya konan meslek liselerine yönelik kat sayı uygulaması, 2009 yılında bizzat Erdoğan tarafından kaldırıldı. Böylece kendi geleceği olan gençleri arasında ayrım yapan bir ülke durumunda olan Türkiye bu ayıptan da Erdoğan sayesinde kurtulmuş oldu. Ayrıca Kur’an Kursu zorbalığına da yine bu süreçte son verildi. 12 yaş altındaki çocukların Kur’an Kursu’na gitmesini engelleyen zorba yasa 8 Temmuz 2012’de Erdoğan’ın çabalarıyla kaldırıldı..

            Kendisi de İmam Hatip Lisesi mezunu olan Cumhuraşkanı Erdoğan bir konuşmasında bakış açısını ‘İmam Hatipler bir direniş, bir direnç olarak ortaya çıktı. İmam Hatip okulları aslında bir düşüncenin isyanıdır. Bir fikrin adeta isyanıdır, itirazıdır.’ şeklinde ifade etti.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih'te kendi adını taşıyan "Recep Tayyip Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi" açılış törenine katıldı. Açılış konuşmasında "İmam hatip nesli olarak bize düşmanlık eden müptezellere cevabımızı daima başarılarımızla, ahlakımızla, edebimizle, millete, devlete, ülkeye olan sadakatimizle verdik. Allah'ın izniyle ne bu camianın ne de bu milletin başını öne eğdirmedik, bundan sonra da asla eğdirmeyeceğiz" dedi.

            Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği'nce Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen 17. İmam Hatipliler Kurultayı'na (12.9.2020) yazılı mesaj gönderdi. Mesajında şöyle dedi: "Milletimiz, kuruluşundan itibaren eline geçen her fırsatta bu okullara destek olmuş, imam hatipleri adeta küllerinden yeniden inşa etmiştir. Darbeciler tarafından kapısına kilit vurulmak istenen imam hatipler, bu ülkeye cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı, bürokrat yetiştiren seçkin eğitim kurumları haline dönüşmüştür. Bütün aşağılamalara, bütün hakaretlere, baskılara, yasaklara rağmen hamdolsun imam hatip okulları dimdik ayaktadır.

            Türkiye'yi kendi karanlıklarına çekmeye çalışanlara inat, vatanımız için, ezanımız için, bağrından çıktığımız aziz milletimiz için çalıştık. Edebin edepsizlik içinde kaybolmasına müsaade etmediğimiz gibi ahlakın ahlaksızlık içinde boğulmasına rıza göstermedik.

            Vakarımızdan, onurumuzdan, bizi biz yapan kadim değerlerimizden taviz vermeden mücadelemizi bugünlere kadar getirdik. İmam hatip nesli olarak bize düşmanlık eden müptezellere cevabımızı daima başarılarımızla ahlakımızla edebimizle millete, devlete, ülkeye olan sadakatimizle verdik. Allah'ın izniyle ne bu camianın ne de bu milletin başını öne eğdirmedik, bundan sonra da asla eğdirmeyeceğiz."

            Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondaki katılımcılara hitaben, "Sizlerden, son nefesinize kadar 'imam hatipli' payesini iftiharla taşımanızı, bu asil payeye asla halel getirmemenizi bekliyorum. Sizlerden zorluklar karşısında yılmamanızı, karamsarlığa düşmemenizi, içinizdeki cevheri söndürmeye çalışanlara prim vermemenizi istiyorum" ifadelerini kullandı.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan, fırsat buldukça imam hatiplere uğradı, sınıfları gezdi. Öğrencilerle birlikte sıraya oturdu, ders dinledi. İmam hatip sıraları, onunla hasret giderdi. Bu İmam Hatip fotoğrafı, onun kimliğiydi; kesinlikle rol yapmıyordu.

            Türkiye’deki bütün okullarda Mustafa Kemal Paşanınkiyle birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı asılı. Ama milletin gözünde İmam Hatiplerdeki fotoğrafı farklı.  Milletimiz, bir evladı, kendinden biri olduğunu ifade eden bu fotoğraftaki haliyle onu seviyor.

            Zaten Başkan Erdoğan’ın kendini ifade ettiği bu İmam Hatip fotoğrafı, tarihin şeref levhaları arasına, mahşeri vicdana yerleşti.

Yorumlar2

  • mustafa 2 yıl önce Şikayet Et
    O kimliğinden asla utanmadı, fetönün yaptığı gibi kimliğini saklamadı, gizlemedi, başkası gibi görünmedi. En zor zamanlarda mü'mince duruş sergiledi. İmanının gereği asla ümidini yitirmedi, ümitsizliğe kapılmadı. Yine imanının bir sonucu olarak sabretti. (Sabredenler müjdele) Allah cc ona nice hizmetleri nasip etti. (meslela Ayasofya'nın tekrar camii olup ibadete açılması ki bu yaptığı maddi hizmetler karşısında kanaatimce çok ayrıcalıklıdır.) Allah senden razı olsun Sayın Cumhurbaşkanım. Yüce Allah sana nice nice büyük hizmetler yapmayı nasip etsin. Milletimize de yirmi yıldır yapılan hizmetleri görmeyi, farketmeyi ve gereği gibi taktir etmeyi nasip etsin. Amin!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Deli Dumrul 2 yıl önce Şikayet Et
    Fetö saklamadı ki.. zaten hristiyan uşağıydı. Biz saklıyor sandık..
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat