Türklerin yüzyıllık rüyası ve Yassıada’daki bayramları

  • GİRİŞ16.11.2021 09:51
  • GÜNCELLEME17.11.2021 09:08

Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Rus İmparatorluklarının yıkılışını yaşamış biriydi. Sovyet Rusya’nın da yıkılacağını öngörmüştü. Bu kadar çok farklı alanın sosyalizm gibi bir ideolojiyle bir arada tutulamayacağını o dönemde gördü. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin yıkılması halinde Kafkasya ve Orta Asya’da tarih sahnesine çıkacak olan, bugün Türk cumhuriyeti dediğimiz toplulukların, Türkiye Cumhuriyeti ile entegrasyonunun, ortak değer üretmesinin yollarını aramıştı:

"Düşün bir kere, Osmanlı İmparatorluğu ne oldu? Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ne oldu? Dünyayı ürküten Almanya’dan bugün ne kaldı: Demek hiçbir şey sürekli değildir. Bugün ölümsüz gibi görünen nice güçlerden, ileride belki pek az şey kalacaktır. Devletler ve Milletler, bu idrakin içinde olmalıdırlar.

Bugün Sovyet Rusya, dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir. Bugün elinde tuttuğu milletler, avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşır. O zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, öz kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız.

Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek değildir, hazırlanmak lâzımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprülerini sağlam tutarak! Dil, bir köprüdür; inanç, bir köprüdür; tarih, bir köprüdür. Bugün biz bu kitlelerden dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından ayrılmış, çok uzağa düşmüşüz. Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Tarih bağı kurmamız lazım, folklor bağı kurmamız lâzım… Bunları kim yapacak? Elbette biz! Nasıl yapacağız?

İşte görüyorsunuz, dil encümenleri, tarih encümenleri kuruluyor… Dilimizi, onun diline yaklaştırmaya ve böylece birbirimizi daha kolay anlar hale gelmeye çalışıyoruz… Tarihimizi ona yaklaştırmaya çalışıyoruz, ortak bir mazi yaratmak peşindeyiz. Bunlar açıktan yapılmaz, adı konarak yapılmaz, bunlar devletlerin ve milletlerin derin düşünceleridir. "

Milli Şef İsmet İnönü de, İkinci Dünya Savaşı yıllarının başlarında Ankara’daki Alman büyükelçisi Von Papen’in çizdiği Turan tablolarıyla coşmuştu. Ankara’nın Berlin’le ittifakı sadece Kafkasya’da topraklarını genişletme imkânı vermeyecek Misak-ı Milli’ye dahil olup Ankara’nın vazgeçmeye zorlandığı Kerkük ve Musul’u da kazandıracaktı.

Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi zirve toplantısı cuma günü İstanbul’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde yapıldı. Sekizincisi düzenlenen zirvede, üye ülkeler arasında daha çok daha fazla iş birliği yapılmasına yönelik önemli kararlara imza atılırken, Konsey’in adı Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirildi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da yaptığı konuşmada "Altı büyük Türk devleti bir araya gelip, gücünü ortaklaştırdığı zaman, emin olun dünya tarihine yeni ve görkemli imzayı hep beraber atmış oluruz" dedi.

Türk Konseyi 8. Zirvesi'nin ardından basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Konseyimizin adı artık Türk Devletleri Teşkilatı'dır" diyerek konseyin yeni ismini açıkladığında Türkiye’nin yüz yıllık düşü gerçek oldu. Demokrasi ve Özgürlükler adasında yapılan bu zirvenin dosta güven, düşmana korku verdiğini söylemeliyim..

Toplantının, 30 yıl Ermenistan işgali altında kalan Karabağ’ın kurtuluşunun birinci yıl dönümüne rastlaması liderlerin konuşmalarında bu hususa da yer ayırmalarını sağladı.. Zirveyi anlamlı kılan konulardan biri de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasının 30. yıl dönümüne rastlamasıydı. SSCB’nin 25 Aralık 1991’de resmen sona ermesinin ardından Türk Cumhuriyetleri de bir bir bağımsızlıklarına kavuştular. Bu bağımsızlık süreci sonrasında ortaya çıkan Türk Cumhuriyetleri; Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’dır. Bu cumhuriyetlerin yanında Türkiye’nin güneyinde, Akdeniz’de yer alan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bir başka Türk cumhuriyetidir. Türk dünyasının bu dost ve kardeş ülkeleri, bağımsızlıklarının 30. yılını İstanbul’da kutlamanın mutluluğuna tanıklık ettik.

Türklerin yüz yıllık rüyasının gerçek olduğu Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda, eski adıyla Yassıada’da düzenlenen Türk Konseyi Devlet Başkanları 8. Zirvesi'nin basın toplantısında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Meclisinin 8'inci zirvesinin başarıyla tamamlandığını söyledi. Teşrifleri için devlet ve hükümet başkanlarına teşekkür etti.

Zirvenin bence en büyük eksiği hiç şüphesiz Nur Sultan Nazarbayev’in zirveye gelmemiş olmasıydı. Nur Sultan Nazarbayev, gelmese de yine fikir babası olduğu “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” bir yol haritası olarak kabul edildi. Bu büyük yürüyüşte lokomotif ülke hiç şüphesiz Kazakistan ve lideri Nur Sultan Nazarbayev. Çok boyutlu liderliği ve bilgeliğiyle büyük Türk milletinin hiç şüphesiz en büyük lideri ve Ak Saçlı’sıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye video mesajla katkı sunan Kazakistan'ın Birinci Cumhurbaşkanı, Türk Konseyi’nin Onursal Başkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev'e de selam gönderdi. Erdoğan, İstanbul Zirvesi'nin Türkmenistan'ın da gözlemci olarak katılımıyla tarihi bir anlam kazandığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin düzenlendiği yerin anlam ve önemine de vurgu yaptı: "Bugünkü zirvemizi, ülkemiz tarihinde önemli bir yer olan Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda, eski adıyla Yassıada'da gerçekleştirdik. Merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının hayatları pahasına verdikleri mücadelenin boşa gitmediğini, bugün bir kez daha göstermiş olduk. Bir dönem acıyla yasla milletimizin hafızasına kazınmış, hukuksuzluklarla anılan Yassıada ki milletimiz burayı yaslı ada olarak da andı, hamdolsun bugün, Türk Dünyası'nın birliğini, beraberliğini ve dayanışmasını temsil eden bir zirveye ev sahipliği yapıyor. Başlı başına bu tablonun bile, Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma yolunda kat ettiği mesafeyi ortaya koyması bakımından, son derece mühim olduğuna inanıyorum. Bu vesileyle bir kez daha merhum Başbakan Adnan Menderes'i ve arkadaşlarını rahmetle, şükranla yad ediyorum. Rabb'im kendilerini arkadaşlarıyla beraber inşallah şehitler safında muameleye tabi kılsın." dedi.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in, zirvenin çerçevesini genel anlamda çizen etkili konuşmasının en çarpıcı cümleleri de zirvenin yapıldığı Yassıada ve Merhum Adnan Menderes ile ilgili olanıydı:

“Geçen yüzyılın ortalarında kaderin cilvesi ile dağı taşı aşarak, büyük zorluklar atlatarak Anadolu topraklarına gelen binlerce Kazak ailesine kucağını açarak “öz kardeşlerim” diye sımsıcak karşılayan Adnan Menderes’ten bahsetmek istiyorum. 
O geçen yüzyılın ellili ve altmışlı yıllarında, on yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak görev yapmış seçkin bir devlet adamı ve kanaat önderiydi. Kazakların buraya yerleşmeleri, çalışmaları ve kök salmaları için birçok fırsat sunan çok önemli bir şahsiyet olduğu onu hiçbir zaman unutmuyoruz! Bu önemli buluşmanın gerçekleştiği “Demokrasi ve Özgürlük Adası” da Adnan Menderes’in kaderiyle doğrudan bağlantılıdır.

Ben Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, Kazakistan halkı adına Adnan Menderes'in ruhunu saygıyla anıyor ve tüm Türk halkına en içten şükranlarımı sunuyorum. Kardeş ülkelerimizin dostluğu ebedi olsun!”

Zirve sona erdi lakin tarihteki yeri, önemi ve etkileri uzunca süre konuşulmaya devam edecek. Türk Devletleri Teşkilatının kuruluş felsefesi ışığında İslam birliği yolunda devam etmesi en büyük temennimiz.

Yorumlar2

  • 1071 4 yıl önce Şikayet Et
    Ergenekon destanı gerçekleşiyor !..
    Cevapla
  • Yavuz Sultan Selim 4 yıl önce Şikayet Et
    İNŞAALLAH Türk Devletleri Teşkilatı tam bir birlik ve beraberlik içinde olarak, Pakistan, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerle daha sıkı işbirliği ile İslam Birliği olarak daha büyük güç olarak dünyada etkili olur, fakir sömürülen ezilen özellikle Müslüman ülkelere yardımcı olması için, bütün insanlığı soykırımcı sömürgeci haçlı yahudi katil zalimlerinin zulmünden kurtarmak için bu çok lazımdır !..
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat