Türkiye Afrika Birliği ortaklığının kaderi..

  • GİRİŞ25.12.2021 09:59
  • GÜNCELLEME27.12.2021 09:09

Birleşmiş Milletler’de muhalif muhalefet mümkün mü ya da muhalif ses çıkıyor mu? BM'de ortak muhalif bir sesle konuşmak her zaman bir problem oldu. Afrika’nın haklarının savunulması konusunda, kendi halklarının haklarını bile savunmayan Afrikalı liderlerin yaptığı konuşmalar, bugüne kadar renkli bir görüntüden öteye geçemedi.

Her şeye rağmen Afrikalı liderler, BM platformunu iyi kullandılar ve BM Genel Kurulu toplantılarında destansı konuşmalar yaptılar. Zimbabve Devlet Başkanı Robert Gabriel Mugabe, Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Rolihlahla Mandela, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi gibi dönemlerinde BM’deki konuşmalarıyla dünya gündemine girmeyi başarmış devlet başkanları var... 

Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Dünya 5’ten büyüktür.” demesi de renkli bir görüntüden mi ibaret? Elbette hayır! Cumhurbaşkanı Erdoğan sözünü her zaman eylemleriyle destekleyen ciddi bir lider..

Cumhurbaşkanı Erdoğan boşuna “Dünya 5’ten büyüktür.” demiyor. Bugüne kadar 54 ülkeli Afrika, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde hak ettiği temsili elde edemedi. Erdoğan’ın dünya kavramı, etkili olduğu büyük bir coğrafyayı, İslam alemini, Türk coğrafyasını, Afrika’yı ve tüm ezilen, sömürülen ülkeleri kapsamına alıyor..

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Dünya 5’ten büyüktür.” sözü, çağdaş dünyada karşılık bulmaktadır ve tarihe geçmiştir. Çünkü 1,8 milyar nüfusuyla İslam milletinin, 300 milyon nüfusuyla Türk dünyasının, 1,3 nüfuslarıyla Hindistan ile Afrika’nın hissiyatına tercüman olan bir sözdür “Dünya 5’ten büyüktür.” sözü. Bu gerçeklerin aydınlığında bakınca; ne İslam milleti ne Hindistan ne de 54 ülkeli Afrika, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde hak ettiği temsili elde edebilmiştir.

“Dünya 5’ten büyüktür.” sözü, BM’nin içinde yokuz, demek ki karşısındayız anlamını da içermektedir.

Tarih gösteriyor ki ne İslam ülkesi ne de Afrika, Batı’nın çıkardığı iç karışıklık ve savaşlara son  verip dağınıklıktan kurtulabilmekte; kendi kaynak, güç ve imkanıyla sosyal bütünlüğünü sağlama ve ekonomik kalkınma sürecine girme imkanına sahip olabilmektedir. Adeta İslam ülkesi, Türkiye ve Afrika, dışlandıkları BM karşısında, aynı kaderi paylaşmaktadır.. Üstelik bu durumun farkında olduklarından ilişkilerini, fikir birliğinden hareket birliğine, iş birliğine doğru geliştirmektedirler. Türkiye-Afrika ilişkilerinin koşar adım ilerlemesini de bu çerçevede ele almak gerekmektedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2003'te  ortaya koyduğu Stratejik Afrika politikası Türkiye-Afrika ilişkilerinin dönüm noktası oldu. Türkiye, 2005'te Afrika Birliğine (AfB) gözlemci üye oldu. 2008'de Afrika Birliği, Türkiye'yi stratejik partner ilan etti. İstanbul'da gerçekleştirilen 2009 yılı 1. Türkiye-Afrika Zirvesi'nin ardından Kasım 2014'te Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında 2. Türkiye-Afrika Zirvesi geniş bir katılımla gerçekleştirildi.

3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, "Birlikte Kalkınma ve Refah İçin Güçlendirilmiş Ortaklık" anlayışıyla Afrika'dan bakan düzeyindeki yetkililerin yanı sıra 20'ye yakın devlet başkanı ve üst düzey temsilcinin katılımıyla 17 ve 18 Aralık 2021'de İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirvede Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelecek 5 yıllık strateji ve yol haritası belirlendi. Artık 54 ülke 1,3  milyar nüfustan oluşan Afrika ile Türkiye ilişkileri çok farklı bir boyut kazandı: Ticarette 2021 yılı itibarıyla 25,6 milyar dolar seviyesine ulaşıldı.

Son 20 yılda 54 Afrika ülkesinden 30'unu bizzat ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ile ticaretimizi ilk aşamada 50 milyar ve takiben 75 milyar dolara çıkarma hedefimizi ilan etti.

2003 yılı başında toplamda 12 olan Türkiye’nin Afrika'daki büyükelçilik sayısı, kararlaştırılan ve yakın zamanda açılacak Gine Bissau Büyükelçiliği ile 44 sayısına ulaşmak üzere. Türkiye son 15 yılda Afrika'da en fazla büyükelçilik açan ülke oldu.

Afrika için Türkiye yeniden ümit ışığı olarak belirdi. Türkiye ile Afrika’nın birlikte ortaya koyduğu strateji ve iş birliği anlayışı çerçevesinde, Afrika'nın sahip olduğu zenginliklerle doğru orantılı yeni bir ekonomik kalkınma sürecini başlatabilir ve sürdürebilir hale getirebileceğine inanılmakta artık.

Türkiye’nin ortaya koyduğu strateji ve iş birliği anlayışı çerçevesinde, Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Devletleri Teşkilatı ve Afrika Birliği’yle ortaya çıkan iş birliğine gereken önem ve özen gösterilebilirse, İslam birliği sürecine de ivme kazandırabilir ve sürdürülebilir hale getirebilir. Bu nedenle sözkonusu ekonomik ve siyasi işbirliğinin sabun köpüğü haline gelmemesi için tarih, kültür ve medeniyetle temellendirilmesi gerekir. Dolayısıyla Türkiye Afrika Ortaklığı’nın kaderi İslam birliğinin gerçekleşmesine bağlıdır denilebilir.

Bu yazıyı rahmetli üstadımız Sezai Karakoç’un teziyle bağlamak istiyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı, BM karşısında, bir an önce Birleşmiş İslam Milletleri Teşkilatı’na (BİMT) dönüşmeli ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın da içinde bulunduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) da Güvenlik Konseyi haline getirilmelidir. Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür.” sözü tarihi bir gerçek olacaktır.

Son olarak bir davette bulunacağım. Sultanbeyli Belediyesi, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa hazırladığı 13. İstanbul Edebiyat Festivali, geçtiğimiz ay aramızdan ayrılan şair, yazar ve mütefekkir, Diriliş Görüş ve Hareketi’nin lideri Sezai Karakoç anısına düzenleniyor. Bugün, 25 Aralık 2021 Cumartesi günü, 15:30'da, TYB İstanbul Şubesi Kızlarğası Medresesi'nde 'Kısa Diriliş Hareketi Tarihi, Dergi (1960 - 1990) ve Parti (1991 -2021) Dönemleri' başlıklı bir söyleşi gerçekleştireceğim. Beklerim. Bu vesileyle 16 Kasım 2021’de ebedi aleme yolcu ettiğimiz sevgili üstadımız Sezai Karakoç’u rahmetle anıyorum..

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat