13. İstanbul Edebiyat Festivali'nde Sezai Karakoç

  • GİRİŞ28.12.2021 09:04
  • GÜNCELLEME30.12.2021 08:03

AKM’de başlayan ve 7 gün süren Sezai Karakoç temalı 13.İstanbul Edebiyat Festivali başarıyla tamamlandı. 20 Aralık’ta başlayan festival, TYB İstanbul Şubesi Kızlarağası Medresesi'nde 26 Aralık’a kadar devam etti.

13. İstanbul Edebiyat Festivali’nin son derece canlı geçtiğini, bir cuma namazı kadar ruh üflediğini ifade etmek gerekir. Festivalde Sezai Karakoç ve şiiri çeşitli boyutlarıyla anlatıldı. Etkinlikleri, Sultanbeyli Belediyesi sosyal medyadan canlı yayınladı.

Bu güzel edebiyat festivali için Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’ne; destekleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na; Sultanbeyli Belediyesi’ne ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne; özellikle Mahmut Bıyıklı’ya, değerli yazarlarımıza, şairlerimize ve tüm katılımcılara, evlerde ekrandan izleyerek katılanlara çok teşekkür ederim. Kısaca böyle güzel bir vefa örneği edebiyat olayını organize edenleri, katkıda bulunanları ve emeği geçenleri tebrik ediyorum, milletimiz adına, İstanbullular adına; onlara teşekkür ediyorum.  

Ben edebiyat festivalinde 'Kısa Diriliş Hareketi Tarihi, Dergi (1960 - 1990) ve Parti (1991 -2021) Dönemleri' başlıklı bir  konuşma yaptım. Bu yazıda, konuşmamı ana hatlarıyla özetleyeceğim..

DİRİLİŞ DERGİSİ DÖNEMİ (1960 - 1990)

Diriliş görüş ve hareketi tarihini, Sezai Karakoç’un kendisi ‘Dergi (1960 - 1990) ve Parti (1991 -2021) Dönemleri' olarak tasnif etmiştir: “Elli yıldan beri şahsen ve yayın yoluyla ve daha sonra kurduğumuz parti faaliyeti içinde yaptığımız konuşmalarla ortaya koyduğumuz düşünceler ve çareler dışında ülkemizin ve milletimizin ve ondan ayrı olmayan İslam ülkesi ve milletinin geleceğinin sağlık ve güvenlik altına alınması için diğer çevrelerce ne yazık ki dişe dokunur bir düşünce ve öneri sunulmadığı ortadadır.” (Yüce Diriliş Partisi İkinci Olağan Büyük Kongresi Konuşması, Nisan 2013)

Diriliş hareketinin başlangıç tarihi, Diriliş Dergisi’nin ilk sayısının çıktığı 1960 yılının nisan ayıdır. Diriliş hareketinin lideri Sezai Karakoç, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (1951 – 1955) mezunudur. Diriliş dergisini çıkarmadan önce şiirlerini ve yazılarını yayınlamış; edebiyat çevrelerinin dikkatini üzerine çakmiştir. Fakat Sezai Karakoç, orta okul yıllarında karşılaştığı Büyük Doğu dergisi  üzerinden Necip Fazıl Kısakürek’e bağlanmıştır. 

Diriliş dergisi,1960’lı yıllardan itibaren çeşitli aralıklarla 1990lı yılların başına kadar yedi dönem hâlinde toplam 396 sayı yayımlandı. Diriliş dergisi, İslam düşüncesinin kalesi olmuştur: “Müslümanlar Kur’ân’dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler. İnsanlık, aya çıksa, Zühre’yi bir martı gibi avlasa, Merih’ten petrol getirse, Kur’ân’a dönmedikçe ruh yıkıntısını, çöküşünü durduramayacaktır.” (Sütun, s. 145)

Toplam 57 eser kaleme alan Sezai Karakoç, eserlerinin tamamında Diriliş düşüncesini ve dolayısıyla İslâm inancını işlemiştir.  İmam Gazzalî’nin İhyâ hareketi ile Sezai Karakoç’un Diriliş düşüncesi dışarıya karşı cevap verilmesinden çok bizzat kendi içerisindeki probleme odaklanması bakımından adeta tarihî bir çizginin devamı gibidirler. Diriliş düşüncesi “geçmiş”in neliği problemini tartışırken, aynı zamanda geçmişin olduğu gibi yok sayılmasının neden olduğu sorunlara bir çözüm araması bakımından geçmişten günümüze durmaksızın seyredip gelen bir tarihin bugünkü parçasıdır adeta. 

Sezai Karakoç’un 1966 yılında Diriliş dergisinde yayımlanan yazılarından meydana getirilen “İslâmın Dirilişi” isimli kitabı 1967 yılında mahkemece toplattırılır. Toplatma gerekçesi irticadır. Sonunda, Karakoç’a İslamın Dirilişi davasında bir yıl, 1 ay 10 gün mahkûmiyet; 1 yıl da sürgün cezası verilir. Yazılar davasında da altı ay hapis cezasına çarptırılır. Ancak, bu ceza paraya çevrilir ve tecil eder. Mahkeme kararı Karakoç’a tebliğ edilmemiştir. İstanbul’da, Ergani’de daha başka yerlerde aranmaktadır, O ise Ankara’da memuriyete devam etmektedir. Karakoç için verilen bu mahkûmiyet ve sürgün cezaları, kendisine tebliğ edilmediği için, birkaç yıl sürüncemede kalmış ve nihayet 1974’teki genel afla ortadan kalkmıştır.

“İslâmın Dirilişi” adlı eseri Prof. Sulhi Dönmezer, Prof. Sahir Erman ve Prof. A. Önder’den müteşekkil bir ehl-i vukuf heyetine tedkik ettirilmiş, bu bilirkişiler de eserin laikliğe aykırı olduğu kanaatine varmışlardır. Mahkeme daha sonra Zeki Velid Togan’ı bilirkişi tayin eder: “Sezai Karakoç’un İslâmın Dirilişi ismindeki eserine ait davada, bilirkişi sıfatıyla bulunmuştum. Bu ayın 4’ünde Afganistan’da yapılacak bir ilmî araştırma seyahatine katılacağımdan mahkemenizin duruşmasına iştirak edemeyeceğim. 66 sayfa tutan bu eseri dikkatle tetkik ettim. Bunda bir suç unsuru görmedim. (…) Hele kitabın 52-66 sayfalarında yazdıkları tamamıyle bir fikir mahiyetini taşımaktadır. Bunları arz eder, bilvesile saygılar sunarım.” demektedir Zeki Velid Togan, raporunda.

Osman Turan, dava hakkında yazısında şu tespiti yapar: “Sezai Karakoç’un İslâm’ın Dirilişi adlı eseri yalnız İslâm’ın değil, aklın uyanışı ve medeniyetin dirilişi hakkında da yüksek bir fikir ve (sentez)in mahsulüdür. Bütün ilmi kanaat ve hüviyetimi kullanarak söylüyorum ki, Türkiye’de milli dava ve medeniyet meselelerini kavramak bakımından bu eser müstesna bir mevki kazanmıştır. Medeniyet meselelerini anlayamayan profösörlerin böyle bir rapor vermelerini mazur görebiliriz. Hatta bunun yabancı dillere çevrilmesi dahi bir ihtiyaç olacaktır. Bu sebeple kasıtları ne olursa olsun bu eseri yasak edenler medeniyet davamıza hizmet etmiş ve teşekkürlerimizi hak etmiş bulunuyorlar. Bu hadise de her türlü tahribe rağmen milletimizin ne derece velüd bulunduğuna dair imanımızı bir kere daha teyit etmiştir.”

Dava, üniversitelerin ve akademisyenlerin durumunu ortaya koymak bakımından turnusol kağıdı işlevi görmüştür. Üniversitelerimizin Avrupa merkezli oluşunu, öğretim görevlilerinin içinde hakkaniyet sahibi hocalar olduğu gibi, Batılı dünya güçlerinin dümen suyuna kendini bırakan ve durumu idare edenlerin de olduğunu ortaya çıkarmıştır..

Sezai Karakoç hiç şüphesiz İslam şiirinin Hassan Bin Sabit’le başlayan zincirinin son halkalarından biridir.  İslam şiir haritasında yeri vardır. Mevlana, Yunus Emre ve Mehmet Akif Ersoy gibi dünya çapında bir sanatçı olan Sezai Karakoç’un şiiri evrenseldir. Aynı zamanda Diriliş görüş ve hareketinin lideri olan Sezai Karakoç, İslam milletinin kurtuluşu ve insanlığın esenliği için çalıştı.

Sezai Karakoç’un hayatı, sanatı ve mücadelesi, Türkiye’nin yakın tarihini, yaşanan medeniyet bunalımını ve çözüm arayışını ortaya koymaktadır. Hayat hikayesi, hem edebiyat tarihini, hem de yakın siyasi tarihi yansıtır. Baskılardan yılmayan bir dava adamı olarak Sezai Karakoç, İslâm’ın dirilişini beşeriyetin kurtuluşu için bir çare olarak ileri sürmekle haklı bir görüşü temsil eder. Zira pozitivist, materyalist bir gelişmeyle, mali, teknolojik ve askeri üstünlüğü ele geçirmesiyle muvazeneyi bozan Avrupa medeniyetinin, kendisiyle birlikte, dünyayı da bir infilakla felakete düşürmesi korkusu artık cihan şümul bir his halini almıştır.

DİRİLİŞ PARTİSİ DÖNEMİ (1991 - 2021)

Sezai Karakoç, 26 Mart 1990 yılında “Güller Açan Gül Ağacı” amblemiyle Diriliş Partisi’ni  kurmuş ve yedi yıl boyuncau partinin genel başkanlığını yürütmüştür. 18 Şubat 1997’de, üst üste iki genel seçime mazeretsiz olarak girmediği için kapatılmıştır. Diriliş Partisinin devamı niteliğindeki Yüce Diriliş Partisi, 2007 yılında kurulmuştur.

Sezai Karakoç, hayatı boyunca İslam’ı bir bütün görmüş, bireysellik ile toplumsalı, düşünce ile eylemi, sanat-edebiyat ile siyaseti birbirinden ayırmamıştır. Bu sebeple sözkonusu bütünlüğü korumak için parti kurmuş, diriliş görüşünü ve hakikat medeniyetini savunmaktan hiç vaz geçmemiştir. Kurduğu partinin genel başkanlığını son nefesine kadar bir görev olarak omuzlarında taşımıştır. 30 yıllık parti dönemini ayrı bir yazıyla anlatmayı düşünüyorum.

26 Aralık 2021 Pazar günü, vefatının kırkıncı gününde, Şehzadepaşa Camii’nde güzide bir toplulukla okunan hatimlerin duasını yaptık. Kederle kabrini ziyaret ettik.

Sezai Karakoç’a Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve milletimize sabr-ı cemil diliyorum.

Yorumlar1

  • Mekki 2 yıl önce Şikayet Et
    Ağzına sağlık. emeğine sağlık Mustafa kardeş. Güzel bir sunum olmuştu. O sunumu buraya almış olman da güzel.Gelemeyip merak edenler için bir kaynak oldu. Üstadın ruhu şâd olsun. Ona yaraşır bir anma oldu. Hele A. Kültür Merkezi'nda açılışının yapılmış olması çok değerli. Üstadla açılış yaptık devamı geliyor işte; Neci Fazıl ödülleri de burada sahiplerini buldu. Cumhur başkanımız öünerek inşa edilmesini bütün tezvirata rağmen gerçekleştirdiği bu mekanda coşkulu bir konuşma yaptı. Helal olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat