Erdoğan’ın Fatih’in türbesini ziyaret fotoğrafı

  • GİRİŞ12.04.2022 09:48
  • GÜNCELLEME13.04.2022 09:28

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde 86 yıl sonra kılınan cuma namazının ardından, Fatih Sultan Mehmet Han'ın türbesini ziyaret etti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile aynı araçla gelerek, ziyaret ettiği Fatih’in türbesinin girişinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Erdoğan "Bugün, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılışında, 350 bin kişi cuma namazına iştirak etmiş" dedi.

Başkan Erdoğan, 86 yıllık bir süreç sonunda, Cumhur İttifakı olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gayretleri neticesinde, yargının artık hakikati görmesiyle Ayasofya-i Kebir Camii'nin aslına döndüğünü söyledi. Erdoğan, "Camiydi, tekrar cami oldu. Şimdi ilanihaye inşallah cami olarak tüm inananlara hizmete devam eder." diye konuştu. 

Kırk Karede Erdoğan yazı dizisinin bir bölümü olan bu metinde  Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın Fatih Türbesi ziyareti fotoğrafını yorumlayacağım..

KOSTANTİNİYYE’Yİ  FETHİN SEMBOLÜ: AYASOFYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Şimdi de çok anlamlı bir ziyaret gerçekleştirdiniz." şeklindeki yorumu üzerine "Şimdi de işin gerçek sahibi Fatih Sultan Mehmet Han'ın kabrini ziyaret edelim istedik." ifadelerini kullandı.

Yedinci Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han (1432 – 1485), İslam Tarihi’nin Hz.Ömer radiyallahu anh, Ömer b. Abdilaziz ve Selahaddin-i Eyyübi rahmetullahi aleyhim  gibi büyük devlet adamlarındandır.

İlk olarak 1444-1446 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451'den 1481 yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü. 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethetti. Fatih’in gerçek sultan olduğu 1451’den 1481’de ölümüne kadar 30 yıllık saltanatı döneminde yaşadığı olağanüstü bir insanın ömrüne sığmayacak başarılarını O’nun 1444-1451 yılları arasında yaşadığı yaşam tecrübeleri üzerine temellendirmek psikanalitik verilere uygun düşmektedir. H. İnalcık’ın dediği gibi; “Fatih Sultan Mehmet, bu imparatorluk buhranının içinde yaşadı ve ona bir çözüm şeklini getirdi.

Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed sallahu aleyhi vesellemin "“Er geç, bir gün Kostantiniye feth olacaktır. Onu fethedecek emir ne güzel, ne bahtiyar bir emirdir. Askerleri de ne bahtiyar askerlerdir.” hadisinin müjde ve övgüsüne nâil olduğu için Türkiye  ve İslam alemi "Kostantin fatihi" olan Sultan İkinci Mehmet’i atası bilip sevmektedir. 

Bir gayrimüslim toprağı fethedildiğinde, o şehrin en büyük kilisesi camiye çevrilir ve hemen ardından oraya bir Ulu Cami inşa edilirdi. Böylece devlet dini mimari ile hem kendi halkına hem de dünyaya, diğer milletlere mesajlar vermekteydi. Aynı zamanda mabetlerle ifade edilen ilay-ı kelimetullah davası kuşaktan kuşağa aktarılırdı. Kısaca bu aynı zamanda İslam şehrinin kurulup geliştirilmesine,  toplumun birlikteliğine, İslam medeniyetine, beraber yaşama kültürüne, ticari alışkanlıklarının başlangıcına ve İslami hayatın sürekliliğine hizmet ederdi.

Kostantin fethedilip İstanbul yapılınca, Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’yı camiye dönüştürmüş; daha sonra da karşısına Sultan Ahmet Cami yapılmıştı. Ayasofya, Kostantiniyye fethinin sembolü olmuştu. İstanbul’un sembolü, Fatih Camiidir. 

Sultan Mehmed 1453 yılında, 21 yaşındayken İstanbul'u fethederek Roma İmparatorluğu'nun varisi olan 1058 yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'na son verdi ve bu olay bazı tarihçiler tarafından Orta Çağ'ın sonu ve Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi. 

Kostantin’in Fethi’nin dünya tarihi açısından önemli sonuçları vardır. Hıristiyanlığın ilk devleti olan bin yıllık Bizans İmparatorluğu tarih sahnesinden çekildi. Ayrıca Osmanlı devleti, fetihten sonra Asya, Avrupa ve Afrika’da geniş topraklara yayılıp İslam Halifeliğini İstanbul’a getirerek büyük İslam devleti haline gelme sürecini, yükseliş dönemini başlattı.

FATİH’İN KİŞİLİĞİ

Kostantin’in fethinin dini, milli, kültürel, politik, ekonomik, askeri, birçok nedenleri olabilir veya en azından böyle nedenler bulunabilir. Ancak, bir başka neden var ki o da Şehzade Mehmet’in daha önceki dönemlerinde yaşamış olduğu yaşam tecrübeleri, başarıları, başarısızlıkları, kısaca kişiliği, dini, ilmi ve milli kimliğidir. Bu kimliğin mimarı kuşkusuz Akşemseddin’dir.

Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir" dediği, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan cuma namazında ilk hutbeyi okuyan Akşemseddin, İstanbul'da bulunan Eyyüp Sultan'ın kabrini de bulduktan sonra Padişah'ın tüm ısrarlarına rağmen Göynük'e döndü ve altı yıl sonra, 1459 yılında burada vefat etti. İstanbul'un manevi fatihi, büyük bir alim, usta bir hekim, büyük bir veli ve çok yönlü bir bilim insanı olarak bilinen Akşemseddin, aynı zamanda yazdığı tıp kitabında mikrobu ilk tanımlayan kişidir. Akşemseddin ve öğrencisi Fatih, vahiy ile akıl, din ile bilim, dünya ile ahiret dengesini bilen kişilerdi.

FATİH’İN TÜRBESİNİ ZİYARET

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Ayasofya’yı ibadete açıp Fatih’in türbesine gelişleri çok anlamlı bir hareket olarak tarihe geçti. Bu hareket, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı devletinin devamı olduğu görüşünü vurgulamaktadır.

Erdoğan ve Bahçeli’nin birlikte Fatih’in türbesini ziyareti, her şeyden önce devlete hakim olan yeni zihniyeti ifade etmektedir. Bu harekette Cumhur İttifakı’nın pozitivist, materyalist, din karşıtı Batıcı politik zihniyeti devlet politikası olmaktan çıkarma; din ile bilimi kaynaştıran, Allah’ın kelam sıfatı ile kudret sıfatının çelişmeyeceği hakikatini ortaya koyan, milli politikayı devlet kademelerine yerleştirme vaadi vardır.

24 Temmuz 2020’de Ayasofya’nın ibadete açılışından sonra Fatih’in türbesini ziyaret fotoğrafı, tıpkı Kostantin’in fethi gibi çağ kapatıp çağ açan, yükselişi başlatan bir hareketin belgesi olacaktır inşallah.

 Fatih’in türbesini ziyaret fotoğrafı, 21. yüzyılın başında, Cumhur İttifakı’ında yüzünü gösteren ana kafilenin milletine, vatanına, devletine, kültürüne ve medeniyetine sahip çıktığını ifade etmektedir.

Erdoğan ve Bahçeli’nin Ayasofya’nın ibadete açılışından sonra Fatih’in türbesini ziyaret fotoğrafı, Türkiye’nin yeni anlayışının ve istikametinin somut ifadesidir.

Yorumlar2

  • Aykut Demircioğlu 3 yıl önce Şikayet Et
    Ayasofya'nın kapalı olması, üzerimizdeki Batı baskısındandı; güçlenince açtık; inşallah sıra Kudüs!te..
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • YUSUF YILDIZ 3 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Devlet Beyimizin bu ziyaretleri Aziz Milletimizin adına, dedemiz Fatih Sultan Mehmet Han dan Ayasofyanın geçmişte kapalı kalması dolaysıyla özür dilemelerine işaret olup, Ayasofyanın açılması ise dedemiz Fatih Sultan Mehmet Han'ın vasiyetinin yerine getirilmesidir.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat