Ruhun özgürlük kavgası

  • GİRİŞ10.07.2022 09:49
  • GÜNCELLEME11.07.2022 10:35

Sezai Karakoç, “Medeniyet, kanla beslenen bir canavar değildir, fakat onu besleyen enerji, insan kanı gibi değerli ve azizdir.” (Yitik Cennet, s.62. ) demektedir Yitik Cennet kitabında, Hz.İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmesi olayını yorumlarken.

PEYGAMBER COŞKUSU

Sezai Karakoç’a göre, bu olay bir bakıma oğul ve babanın anlamının sorgulanmasıdır; anlam arayışının zirvede tamamlanması, son bulmasıdır. Bu olay, kainattaki hamdi, İlahi İradeye teslimiyeti, İslam’ı, samimiyeti ve ihlası sembolleştiren bir hadisedir.

Kurban insandır, oğuldur. İbrahim aleyhisselam için Hz.İsmail aleyhisselam, yetmiş beş yaşından sonra bağışlanmış bir oğul. Dolayısıyla Hz. İbrahim için Hz.İsmail nefistir.

Bıçağın kurbana uzanışı için dilin anlatamayacağı, akılları durduran, gönüllerin ezileceği bir coşku gerektir.  

Bu anlamın doruğunda duyumsanacak bir peygamber coşkusu, bir İslam heyecanı olabilir ancak.

Bir mahkumluk gibi görünmesine rağmen bir mazhariyettir. Şüphesiz bedeli çok ağır bir mazhariyettir. Karşısındaki armağan o denli değerlidir.

HZ.İBRAHİM’İN TIRMANIŞI

İbrahim aleyhisselam bunu bir dağı tırmanış gibi algılamıştır. İnsan algısının ve anlayışının sınırlarını zorlama, genişletme çabası..

Göze alınan sıkıntı muhakkak ki çok büyüktür. En sevdiğini bağış!

Ancak dağın zirvesine ulaşıldığında hayat veren bir havayla karşılaşacaktır. Hayat ve ölüm, Allah’ın iradesinden başka bir şey değildir.

İbrahim aleyhisselamı bu tırmanışa kimse ne mecbur ne de mahkum etmiştir. Ama o, dağın zirvesine ulaşmayı kendisine hedef seçmiştir.

İbrahim aleyhisselamın İsmail aleyhisselamı kurban etmesi olayı, bir alınyazısı öyküsü değil, bir irade imtihanının, bir gönül imtihanının hikayesidir. (Yitik Cennet, s.55.)

Sürekli sınav, sürekli özeleştiri, sürekli samimilik, sürekli fedakarlık ve feragat, insan ruhunun kemalini ve hakikat medeniyetin üstünlüğünün sürekliliğini sağlayan temel faktörlerdir.

İbrahim aleyhisselamın İsmail aleyhisselamı kurban etmesi olayı ise bunların destansı zirvesidir. (Yitik Cennet, s.57)

 

ÖZVERİ REALİTESİ

Karakoç, bu olayda aynı zamanda, hakikat medeniyetinin harcındaki kurbanın sembolize edildiğini düşünmektedir.

Amaç bir trajik unsur katmak değil, fakat yalnız insanın değil hayvanların da katıldığı “dilsiz bir özveri realitesi”ni gözler önüne sermektir.

Babanın özverisi, oğlun kurban olmasına razı oluştur.

Oğlun özverisi, kendisinin kurban edilişine isyan etmemesi, teslimiyetidir.

Bıçağın özverisi, yani cansız eşyanın bu özveri destanına katılması, kesmemesidir.

Öbür canlıların, yani hayvanın özverisi, kurban olmayı kabulleniş şeklinde yaratılmış bulunmasıdır.

Bütün bunlar da Allah’ın bağış ve nimetleri.

Sabır, tevekkül, rıza, feragat, fazilet kavramları böylece bıçak ve kurban modelinde sembolleşmektedir. (Yitik Cennet, s.56)

Seazai Karakoç, Yitik Cennet’te İbrahim aleyhisselamı anlattığı bölümde, realite, sembol ve hakikat arasındaki bağlantıyı gözden kaçırmamak gerektiğini hatırlatır.

Ruhun zaferini maddenin üzerinde gözle görünür bir egemenlik iziyle donatmak esastır.

Mesele şudur: Ruh serinliğini ve soğukkanlılığını muhafaza edebilmek, Tanrı’ya güvenini yitirmemek, beklemek ve ummak.

RUHUN ÖZGÜRLÜK KAVGASI

Tanrı için Tanrı inancı için bir işaret belirleme, sonsuzluğun kıyısında yaşayarak ve bunu sürekli kılarak karanlığı yırtma, bu donanımın kazanıldığının işaretleridir. (Yitik Cennet, s.58)

Sezai Karakoç’a göre bu süreç ruhun özgürlük kavgasındaki merhalelerden biridir. Salt özgürlük için değil, Tanrı için özgürlük kavgasıdır.

Aynı zamanda bu olay müridin şeyhe teslim oluşuyla benzerlik gösterir. Ancak bu, Tanrı’ya teslim oluş eğitiminin başlangıcıdır. Terbiye yöntemidir, geçicidir. (Yitik Cennet, s.61)

Hz.İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmesi olayı, nefse hayır deme, nefsi yenme olgusuna vurgu yapmaktadır.

Hz. İbrahim dışarıda Nemrut’u, içeride nefsi ancak Allah’a teslim olarak yenmiştir. İmanın ve teslimiyetin kemalinde, özel bir olay olarak kendini ve dünyayı ayak altına almak ilahi bir lütuf olmaktadır.

Ömer Özyılmaz,  “Hz. İbrahim (as)’ın Firavun ve nefse karşı verdiği tevhit ve teslimiyet mücadelesinin bayramıdır Kurban Bayramı, bize Tevhid’i yeniden öğrenme ve kuşanmayı, nefsin bütün istek, sevgi ve arzularına karşı durup, onu frenleyip Allah’a, Allah’ın dinine teslim olmayı hatırlatan, öğreten bir bayramdır. ”  derken bu gerçeği yalın bir şekilde ifade etmiştir.

Allah’a kulluğa evet demek! Nemrut’a, Firavun’a, tüm tağutlara hayır demek.. Ve nefse hayır demek.. Ruhun özgürlük kavgası budur!

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat