Siyasette sözlerle işler arasındaki açıklık
- GİRİŞ15.10.2022 11:59
- GÜNCELLEME17.10.2022 09:40
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk eğitim tarihinde bir ara çözüm olarak ortaya çıkan ve milletimizin sahiplendiği, süreklilik kazandırdığı İmam Hatip Lisesi mezunudur. Söz konusu din bilim bütünleşmesine dayalı dini eğitim, onun hem kişiliğinde hem de kimliğinde çok önemli bir nakıştır.
İmam Hatip Lisesi, toplumun medeniyet iddiasını, bütün beşeri alanlarda dünya çapında çıtayı yükseltmeyi hedefleyen eğitim anlayışıyla; hem devlet millet bütünleşmesini, hem bugünde geçmiş geleceği bütünleşmesini, hem de süreklilik anlamına gelen din ve bilim bütünleşmesini sağlayan bir yol olarak fonksiyon kazanmıştır. Medeniyet iddiası, bir siyaset edebiyatı değil, söylemin eylemle desteklendiği bir mücadele haline gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, siyasete hem iktidarı hem de muhalefeti toplayan ittifakları getirmiştir. Bu açıdan birleştirici, güç toplayıcı ve kalkınmacı siyaset ekseni olarak cumhurbaşkanlığı sistemi ülkemize 21. yüzyılın başında hayır getirecektir inşallah.
Siyaset adamının düşünce ve teorik çıkışları, en kısa zamanda pratiğe akmazsa , sözler askıda kalır, halkın inanç ve güveninde sarsıntı olur.
Halk sürekli olarak sözlerle aksiyonu karşılaştırır; gerçekleştirilen söz ve düşünceleri devlet adamının lehine, gerçekleştirilmeyenleri de terazinin öbür kefesine koyar, böyle sürekli tartar.
Her vatandaşın iç dünyasında, hafa ve gönlünde olup biten bu iç tartı sonucunda da siyaset tercihleri yapılır ve oylar yolunu böyle bulur.
Türkiye’de bir yanda İlahiyat Fakülteleri, İmam Hatip Liseleri, Kur’an Kursları açılmakta, bir yandan da Avrupa merkezli bilim anlayışının hakim olduğu üniversiteler, medya ve kültür endüstrisi toplumu ifsat etmekte.. Genç nesiller, çelişkiye, bocalamaya ve kaygılı bireyciliğe itilmektedir.
Türkiye, 20. yüzyılı darbelerle, siyasette kaosla, sosyal yapıda altüst oluşlarla geçirdi. Her darbede toplumun önemli bir kesiminin canı yandı. Dünya savaşı, işgalden kurtuluş, devrimler ve darbeler koca bir asırda genel sarsıntılar ve oturmamışlıklar yüzünden devlet adamlarının sözleriyle işleri arasında büyük açıklıklar göze batıp durdu..
Türkiye’de Müslüman bir halk yaşıyor; Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti devletlerini birbirinin devamı görüyor.
Türkiye ne doğudaki Türk dünyasından, ne batıdaki Rumeli ve kıta Avrupası ülkelerinden, ne de güneydeki İslam milletinden kopabilir. Bu üç boyutu, büyük devlet haline gelip geleceğini güvenceye alabilmek için üstünlük sağlayacak şekilde uzlaştırmak zorundadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin bu gerçeklerinden hareket ederek siyaset yapıyor. Daha da önemlisi Erdoğan’ın sözleriyle işleri arasında büyük açıklıklar yok; sözleriyle işleri arasında zaman zaman ortaya çıkan açıklıklar kapatılabilir cinsten..
Türkiye’de dayandıkları yer bakımından üç tip liderlik var: Bürokratik liderlik, parti liderliği ve millet liderliği..
Bürokratik liderlik, parti liderliği iktidardan mahrum olduğu için ya da koalisyon hükümetlerinde iradesi sınırlandığı için sözlerle işler arasında büyük açık olagelmekteydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet lideri, milletin desteğini alarak bugünlere geldi.
Millet lideri demek, sözlerle işler arasında açık olmaması, işlerde doğru, tutarlı ve yeterli olmak demek..
Yorumlar4