Yaşamak seçmektir

  • GİRİŞ27.12.2022 10:57
  • GÜNCELLEME28.12.2022 08:07

İnsanın üç benliği vardır. Birisi ‘bilinen’ benliktir; ona kimlik deniyor. İkincisi kişinin sadece kendisinin ‘bildiği benlik’tir; buna özyapı, kişilik deniyor. Kendini bilmek, yeti ve yeteneklerini, becerilerini, gücünü, daha da önemlisi taşıdığı temel değerleri, kendi özyapısını bilmektir. Üçüncüsü de ‘olan’ benliktir; bağlanmalarımızla ve seçimlerimizle kendi gerçeğimizi belirlerken işleyen, aklı ve iradenin bütünleşmesiyle oluşan, kendine hakim olmaktan, kendini ayarlamaktan ibaret olan  ‘yöneten’ benlik..

Hayattaki problemlerle baş etmekte zorlanan kişiler, temelde benzer bir probleme sahiptir. Dünya hayatında birlikte yaşamak zorunda olduğu otoritelerle doyurucu ve başarılı ilişki kuramama ya da başkasıyla yakınlaşıp onlara bağlanamama sorunu.

Mutluluğu, bağlanma tarzınız belirler. İnsan ne kadar çok bağlanırsa mutluluğu tatma imkanı, hatta şansı o kadar çok artar. Güvenli bağlanma, kaygının ve kaçınmanın iyi ayarlanarak ilişkileri düzeyli, temiz, düzgün ve iyi götürmektir.

Mevcut halimiz ile ideal ve uyumluysa kendimizi mutlu hissederiz; bu iki nokta farklıysa, hatta çelişkiliyse ve çatışıyorsa mutsuz oluruz.. Bu gerçek, idealin önemini vurgular. Dünyevi, süfli ve gel geç idealler mutlu etmez. Mutluluğu, dayanaksız temeller üzerine kurmamalı; servet, makam, mevki çabuk aşınır.

Hayatı bir anlam arayışında geçen, kişiliği idealine uyumlu kişiler ya da bir büyük bir özyapı taşıyan, büyük insanlar, mutludur. Büyük insan olmak, erdemli olmaktır.

İnsan, üstesinden gelemediği bir zorluk yaşıyorsa, problemin aslında kendi davranış şeklinden kaynaklandığını fark etmesi gerekiyor. Yaşadığı mutsuzluğa, giderek acıya kendini kapatmak kesinlikle çözüm olmayacaktır çünkü. İnsanı mutlu etmeyen davranışların sebebi, doyurucu olmayan ilişkilerden kaynaklanan sözkonusu gerilimle başa çıkmaya çalışmaktır.

Olgunluk ya da insanın gelişim amacı, kişinin hayatta ihtiyaç duyduğu diğer insanlarla, otoritelerle ilişkiler konusunda daha etkili seçimler yapmaya teşvik etmektir.

Medeni hayatta her mekanda bir düzen, bir sistem, onu işleten bir otorite vardır. Ailede baba, resmi dairelerde ve iş yerlerinde idari teşkilat vardır.

İnsanın hayatı kendi dünyasıyla başkasının dünyasının kesişim alanında şekillenir. Dolayısıyla insanın seçimlerini belirleyen kişilik, dolayısıyla kişilik kuramları ilişkileri geliştirmek için nasıl davranışları seçmesi gerektiğini açıkladığı için  kişilik problemini çözmek ahlak kuramlarının da özünü oluşturuyor.

İslam ahlak öğretilerinde aktif insanın kararları, seçimleri hayati öneme sahiptir; kişi her kararda ölüt ya da dirilir, bu nedenle sorumludur, sınavdadır.

Yönetim kuramları, karar süreçlerini açıklarken şu gerçeği tespit ederler: İnsan, çevresi tarafından yönlendirilmeyi bekleyen boş kutu olarak doğmaz.

İnsan, hayatı boyunca kendini yönlendirecek ve genetik kotlarına işlemiş beş ihtiyacı, beş maslahatı vardır: 1.Hayatta kalma, can güvenliği. 2. Güç, çalışma, üretme ortamı ve mülkiyet hakkı..  3.Sevgi ve ait olma, aile ve camaat hayatı. 4. Dini kaynaklara ulaşılabilme, dinini öğrenme.. 5.Eğitim ve gelişme; ehliyet edinme, aklını, yeteneklerini, becerilerini geliştirme.

Yönetim anlayışları, kararlar, seçimler konusundaki görüşler, insanın sosyal varlık olması nedeniyle sevgi alış verişinin karşılıklı olması gerektiği fikri üzerine kurulmuştur. İletişim ve ilişkide olmak, sevgiyi paylaşmak esastır.

İnsanın en temel ihtiyacı; 1.Bağlanma, ait olma; 2.İlişki, mensup olma, saygınlık; 3.Sevme duygularıdır. Çünkü diğer ihtiyaçları karşılayabilmek için insanlara ihtiyaç vardır.

Muhammet ümmetine mensubiyet olarak Müslümanlık ve hakikate bağlılık olarak iman, dini yaşamak ihtiyaç duyulan mutluluğun kaynağı ana istikamettir.

Ölüm ve sevgi problemi insanın çözmekte aciz kaldığı meselelerdir. Sevgi, karşılanması en zor ihtiyaçtır. Çünkü sevgi ihtiyacını gidermek için insanın karşısında yine bir insan olmak zorunda. Bu nedenle cemaat ve ümmet içinde istişareyle, bilinçli seçimlerle yaşamak, ebedi hayatın da dünya hayatının da teminatıdır.

Bedenin kontrolü beyindedir. Beynin fonksiyonlarının toplamına zihin denir. Zihin, bu fonksiyonları kullanarak akli bütünlük sağlar. İrade, algılama, hafıza, hayal, yargılama, duygular zihnin fonksiyonlarıdır. Zihin, ihtiyaçları karşılamaya yönelik çabaların ne kadar başarılı olduğu konusunda duygularla sürekli işaret gönderir.

İnsan kendini iyi hissetmiyorsa sözkonusu beş ihtiyaçtan biri ya da birkaçı karşılanmıyor demektir. Her insan kendini iyi hissetmek için bir şeyler yapması gerektiğini bilir.

Olgunluk, hangi ihtiyacın karşılanmadığını belirlemek ve çözebilmektir, problem çözmede kendi kendine yetebilmektir.

Psikoloji kuramları, insanın doğumdan ölüme kadar yaptığı her şeyin bir davranıştan ibaret olduğunu ve bunları içsel motivasyonla yapılan seçimlere dayandığını açıklıyor.

Davranışın amacı, ihtiyacı karşılamaktır. Anormal davranışlar her zaman bir tutarsızlıktan kaynaklanır.

Ahlak öğretileri de insanın davranışının büyük ölçüde içten gelen bir karara, niyete bağlı olduğunu ve herkesin kaderini kendi belirlediğini söyler.

İnsan gerçeği şudur: Problemlerin kaynağı, ‘tatminkar olmayan ilişkiler ya da ilişki eksikliğ’dir. Ailede, okulda ya da iş yerinde başarılı olamamak ya da anlamlı bir ilişkiye sahip olamamak, bir iş kurup kendi işinin sahibi olamamak kişilik, yani özyapı ile ilgili olduğu kadar iyi ilişkilerle de ilgili bir meseledir. Bu nedenle manen besleyici, doyurucu ilişkilerin yaşandığı cemaat hayatı vazgeçilmezdir.

Bazı insanlar sürekli başkalarının nasıl rahatsız ettiği ya da acı verdiğini anlatır durur.. Boş yere problemin kaynağını dışarıda arar durur. Oysa olgun insan, ilişkilerde kontrol edebileceği şeyler üzerine yoğunlaşır, olayların kontrolden çıkmasına izin vermez.

Ahlak ilmine göre bireyin kontrol edebileceği tek kişi kendisidir. Hakikat medeniyetinde, insan, fizik olarak ilahi sistem ve adaletli bir düzen içindedir; tarihi olarak da Allah’a bağlanarak, onun iradesini ortak irade haline getiren bir sosyal sistem kurarak, aydınlık, güvenli, erdemli ve adaletli bir hayat yaşamak mümkündür.

İnsan, seçimlerinden sorumludur; kişinin hakikate bağlı oluşunu güvenilir olması gösterir; iyi insan demek elinden, dilinden ve belinden emin olunan kişi demektir. Şikayet etmek, kişiyi psikolojik olarak rahatlatsa da uzun vadede bir işe yaramaz.

Yaşamak, ihtiyar etmek, hayrı seçmektir; nitelikli kararlar vermek ve hakikate uygun seçimler yapabilmektir. Seçimler konusunda istişareyle ihtiyaç duyulan destek sağlanabilir. İyilik ekseninde, içimizdeki ve dışımızdaki şer güçlere direnişte yardımlaşmak, dayanışma içinde olmak gerekir..

Gelecek yazıda anlatacağım İslam’ın ‘İhtiyar ve Kesb Kuramı’na giriş yaptım bu metinle; inşallah bu eksende birkaç yazı yayınlayacağım bu köşede.

Yorumlar1

  • Hüdaverdi 1 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkürler
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat