İstikameti Korumak

  • GİRİŞ14.01.2023 11:27
  • GÜNCELLEME16.01.2023 09:32

Zamanın met ve cezirinde istikameti koruyup koruyamamakla imtihan oluyoruz.

İnsanın kemali, istikamet, nezaket ve zerafeti korumakla sabit oluyor. İstikametini koruyamayanlar, bugün ak dediğine yarın kara diyenler, istikrarsız kişiler imtihanı kaybediyor. İstikameti korumak zor iş.

Bu yazıda önce kültürümüzdeki ‘istikamet sahibi olma’ ve onu koruma erdeminin tanımını; sonra da istikametin sosyal ve siyasal boyutlarını anlatacağım..

KÜLTÜRÜMÜZDE İSİTİKAMET

“Kişinin her türlü aşırılıktan sakınarak doğruluk üzere bulunması”na istikamet deniyor. Sözlükte istikamet, “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşama” anlamlarında kullanılmaktadır. Arapça sözlüklerde istikamet kelimesiyle ilgili olarak genellikle “dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah’a itaat edip Hz. Muhammed’in sünnetine uyma” şeklinde özetlenebilecek açıklamalar yapılmaktadır.

Hadislerde istikamet kelimesi “doğruluk, aşırılıklardan uzaklık, sebat ve kararlılık” anlamlarında kullanılmıştır. “Rabbimiz Allah’tır” dedikten sonra istikamet sahibi olanları övgüyle anan ayetler vardır:

“Sana emredildiği şekilde istikamet sahibi ol!” (Hûd 11/112) 

“Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır!’ deyip de sonra dosdoğru olanlar var ya onların üzerine akın akın melekler iner, ‘Korkmayın! Üzülmeyin de! Size dünyadayken vadedilen cennetle sevinin!’ derler.”  (Fussılet 41/30)

“Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır!’ deyip de sonra dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyecekler de..”   (el-Ahkāf 46/13)

Muhyiddin İbnü’l-Arabî, ahlâkî hayatla ilgili istikamet kavramının yanında bir de ontolojik anlamda istikametten söz eder. İbnü’l-Arabî’ye göre istikamet, her varlığa sirayet eden ilâhî-kevnî bir sıfattır, diğer bir ifadeyle Allah’ın hikmetinin bütün evrendeki yansımasıdır. Bu yüzden bir şeyin istikameti o şeyin varlık veya yaratılış amacına uygunluğudur. Bu anlamdaki istikamet, bütün evreni kapsayan genel bir hikmeti ve dolayısıyla yasayı ve düzeni ifade eder. İbnü’l-Arabî, “Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır” (Hûd 11/56) meâlindeki âyeti delil göstererek bizzat yüce Allah’ın evrenle ilişkisini de bu çerçevede açıklar. Çünkü Allah’ın fiilleri için eğrilikten, düzensizlikten söz edilemez. Şu halde evrende sadece istikamet vardır (el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye, II, 216-217).

İSİTİKAMET’İN SOSYAL VE SİYASAL BOYUTLARI

İstikamet kelimesi tefsir kitaplarında “samimi ve kararlı bir imanla hak ve hayır yolunda istikrarlı, dengeli bir hayat sürdürme” şeklinde açıklanmaktadır. En‘âm sûresinde (6/151-153) Allah’a ortak koşmamak, ana babaya iyilik etmek, evlâtların canına kıymamak, kötülük ve iffetsizlikten uzak durmak, hayata saygılı olmak, yetim malına yaklaşmamak, ölçü ve tartıda dürüst olmak, doğru konuşmak, Allah’a verilen ahde vefa göstermek şeklindeki başlıca dinî ve ahlâkî ödevler sıralandıktan sonra bunun Allah’ın dosdoğru (müstakim) yolu olduğu, başka yollara sapmadan bu yolda yürümek gerektiği bildirilmektedir. Müfessirler buradaki istikamet kavramı hakkında, “İslâm dışı her türlü inançtan ve sünnete aykırı düşünce ve davranışlardan, bid‘at ve hurafelerden uzak durarak Kur’an ve Sünnet hükümlerine göre yaşamak” anlamına gelecek şekilde açıklamalar yapmışlardır.

Gazzâlî, tasavvuf yolunun iki özelliği bulunduğunu belirterek bunları kulun Allah’a karşı istikamet sahibi olması, insanlarla ilişkisinde barışı gözetmesi şeklinde gösterir. Allah’a karşı istikamet sahibi olan kimse nefsini Allah’ın buyruğuna adar; insanlarla barış içinde olan kişi, meşrû olduğu sürece insanların her talebini karşılamaya, onlara hizmet etmeye çalışır (Eyyühe’l-veled, s. 42-43).

Kuşeyrî’ye göre istikamet, insanın bütün eylemlerinin değerini belirleyen ahlâkî bir özdür. Çünkü iyilikler onunla mükemmellik kazanır ve onun ortadan kalkmasıyla bütün iyilikler kötülüğe dönüşür.

İstikamet, insanın mânevî bakımdan yetkinlik kazanabilmesi için kesin bilgi ve iyi davranışa sahip olmasıdır.  Bütün bilgilerin başında Allah’ı bilmek (mârifetullah) gelir; bu da Hakk’ın zâtını tanıyıp O’nun yolunda bulunmaya, bu yolda iyilik etmeye bağlanmıştır. İstikamet, iman, ibadet, güzel ahlak ve salih amellerle dünya hayatında ihlaslı olmak, Allah’ın rızasını aramaktır.

Bütün iyi davranışların vazgeçilmez şartı, ifrat ve tefrite sapmadan istikrarlı ve dengeli bir şekilde orta yolu takip etmektir. “Böylece sizi orta bir ümmet yaptık” (el-Bakara 2/143); “Bizi dosdoğru yola ilet” (el-Fâtiha 1/6) meâlindeki âyetlerde bu husus dile getirilmiştir.

Dolayısıyla siyasal davranışların vazgeçilmez şartı da, ifrat ve tefrite sapmadan istikrarlı ve dengeli bir şekilde orta yolu, herkesin kabul ettiği güvenlik, adalet ve hizmet / iyilik eksenini takip etmektir.

Siyasette istikamet, tevhittir; sadece Allah’a kulluk etmektir. Kainatı, bütün bir varlığı yaratan ve yöneten Allah’ın düzenine uymaktır istikamet; ahlaka ve hukuka bağlı kalarak ilahi düzene uyum sağlamaktır. İstikametini koruyan toplumlarda, ne yasa koyucu iddiasıyla kula tanrılık taslanır ne de pısırıkça kula kulluk edilir.

İslam toplumu için istikameti korumak, bağımsızlık, ilim, erdem, adalet, kardeşlik, yardımlaşmak, hakikat medeniyetini ayakta tutmak, ümmetin birlik ve düzenini korumaktır. İstikametten sapmaksa, ahlak ve hukukun çiğnenmesi; devletin çökmesi, toplumun anomi ve şiddetle dağılması; kısaca ölümdür.

Yorumlar3

  • Metin Kazan 1 yıl önce Şikayet Et
    Değer yargılarını doğru istikamette tutacak güzel bir yazı...Teşekkür ederim.
    Cevapla
  • İzzet Hoca 1 yıl önce Şikayet Et
    Toplumu yoldan çıkarmaya çalışan şer odağı çok.. Allah fırsat vermesin.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • TAŞKIN Hoşver 1 yıl önce Şikayet Et
    Zevkle okudum, keyıf aldım, Allah kalemini küçlü kılsın.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat