Necip Fazıl Kısakürek’in büyük devlet ideali
- GİRİŞ13.06.2023 09:51
- GÜNCELLEME15.06.2023 08:36
Rahmetli üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’in (26 Mayıs 1904 - 25 Mayıs 1983) gündelik hayatımızdaki etkisi vefatının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen artarak devam etmektedir. O istikamet üzere yaşayarak öldükten sonra da diri kalanlardan biridir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üstadımız “Sultanu’ş Şuara” Necip Fazıl Kısakürek vefatının 40. yılı ve Büyük Doğu mücadelesinin 80. yılı olması münasebetiyle düzenlenen “40 Yıl, 40 Eser” etkinliği kapsamında “Bir Şiir Bir Hayat/Sakarya Türküsü” Dijital Sergi Açılışı’nda yaptığı konuşmada, "Üstat Necip Fazıl, Cumhuriyet tarihimizin en sancılı dönemlerine şahitlik etmiş bir insandı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal eden kuşak içinde üstat, devletin, milletin, fertlerin yaşadığı tüm ıstırapları bizzat görmüştü. Çağdaşı pek çok şair ve yazarın aksine üstadımız kültürel hegemonyaya teslim olmak yerine kalemi ve kelamıyla direnmeyi seçti. Asırlara sair köklü mirasımızın yok sayıldığı, şanlı mazimizle köprülerin atıldığı bir zamanda şiirleri, makaleleri, kitapları, piyesleri ve hitabetiyle 'Durun kalabalıklar!' dedi. Hayatının hiçbir döneminde fildişi kuleden ahkam kesmedi, kolaya kaçmadı." değerlendirmesini yaptı.

20. yüzyılda Hüseyini duruş sergilediklerinden İslami camia Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç’a ‘üstad’ diyor. Hiç kimsenin “Allah” diyemediği bir ortamda üstad Necip Fazıl Kısakürek sessiz çoğunluğun sesi olmuştur. Bu yolda hapis hayatı dâhil çok ağır bedeller ödemiştir. Bu nedenle üstad için “hiç kimse yokken o vardı” denilmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, işte bu gerçeği şu şekilde ifade etti: "Kültür sanat camiamızın bugün bile esaretinden kurtulamadığı mahalle baskısına üstat Necip Fazıl on yıllar boyunca maruz kalmıştır. Ama üstat bunların hiçbirine boyun eğmemiştir. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmemiştir. Necip Fazıl, Türkiye merkezli düşüncenin, Türkiye merkezli bir dünya tasavvurunun vücut bulmuş haliydi. O hayatının en kıymetli yıllarını 'fikir Mehmetçikleri' yetiştirmeye adamış, bu uğurda ter dökmüş, çile çekmiş, hakiki bir münevverdi. Kimsenin ne dediğine, ne yaptığına bakmadan hep sorumluluk aldı, öne atıldı, öncülük etti, uyardı, yazdı, anlattı, konuştu. Anadolu'yu adım adım dolaşıp bu ülkenin mahzun gençlerinin kalplerine ve zihinlerine dokunmaya çalıştı. Çağını yakalayan üstat, köklerimizi bizi biz yapan hasletleri işte bu çağa nakşetmenin derdindeydi" dedi.
Yıllarca kendi öz yurdunda hor görülen millete yeniden özgüven kazandırdıklarını vurgulayan Başkan Erdoğan, "Kerameti kendinden menkul, azgın azınlık karşısında sessiz yığınların sesi, soluğu, nefesi olduk" diye konuştu.

Ömrünün Abdulhakim Arvasi’ye bağlandığı 1934 yılından sonraki kısmında Necip Fazıl Kısakürek Allah’tan başka ilah ve Resulullah sallahu aleyhi vesellemden başka önder tanımamıştır. Hiç kimsenin önünde boyun eğmemiş, medeniyet davamızı ve Anadolu Müslümanlarını siyasi arenada yiğitçe temsil etmiştir. Üstadın hayatı kadar şeffaf başka bir hayat yok denilse yanlış olmaz. Üstad Necip Fazıl Kısakürek hayatının tüm dönemlerini olabildiğince açık ve samimi şekilde yazmıştır. "Künye", "O ve Ben", "Babıâli", "Kafa Kâğıdı" kendi hayatı üzerinden tarihle yüzleştiği ve çağla hesaplaştığı eserlerindendir. Bunların yanı sıra "Rapor ve "Çerçeve" serisi ile tiyatro ve romanları da üstadın hayatının izdüşümleriyle doludur.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan da üstadın en iyi yine bizzat kendisinin anlattığına inandığını dile getirdi, daha doğrusu bu gerçeği vurgulama ihtiyacı duydu: "Karşınızda bir adam var, Necip Fazıl Kısakürek. Türk'tür, Anadolu'dur. Maraşlı'dır, İslamiyet'ten başka kaynak tanımaz. Topyekun kainatın o kaynakta bir köpükçük olduğuna inanır. Peygamberler Peygamberi'nin en hakir kölesine ebedi köleliği dünya ve ahirette en büyük rütbe bilir. Kendisini en basit müminin çarığının altındaki çamurdan aşağı görür. Fakat Allah'ın 'Nimetimi takdis et' emriyle de haykırmaktan çekinmez." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstadın bir dava ve aksiyon adamı olduğunu belirterek, "Necip Fazıl hepimizin gönlünde onlarca yıldır yanan, iman ve mücadele ateşinin yürek tellerimizi titreten o muhteşem dizelerin doğduğu kaynağın ta kendisiydi." ifadelerini kullandı.

BÜYÜK DOĞU GENÇLİĞİ TÜRKİYE YÜZYILI'NIN İNŞASINDA
Necip Fazıl Kısakürek ve eserlerinin, özellikle Sakarya Türküsü şiirinin kendi nesli üzerinde çok büyük etkisi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şüphesiz üstadın her şiirinin ruh dünyamızdaki yeri ayrıdır. Onun her sözünün kalbimizde yaptığı tesir farklıdır. Onun her kitabının fikir serüvenimizde bıraktığı iz başkadır. Tüm bunlarla birlikte 'Sakarya Türküsü' şiirinin yeri ise müstesnadır. Her dizesi coşkun ırmak misali gürül gürül akan bu şiir, bir nesil tarafından ezberlenmiş ve manası da idrak edilmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim isterse sular büklüm büklüm vurulur / Sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur" diyen üstadın hayalini kurduğu şekilde sorumluluğunun bilincinde bir gençlik yetiştiğini söyledi: "Özgüven abidesi bu gençlik, Sakarya'nın sırtına vurulacak tarihi yükünü paylaşmaya amade bir gençliktir. Bu gençlik, omuzlarına büyük bir davayı yüklenen fedakarlık, disiplin, merhamet, samimiyet, güzel ahlak, zarafet, estetik sahibi bir gençliktir. Bu gençlik, milletimizin bütün varlık, yokluk mücadelelerinde öne atılan, istiklal ve istikbalimizin teminatı olan bir gençliktir. Biz bu gençliği, Çanakkale'de, dünyanın en güçlü ordularını bozguna uğratırken gördük. Biz bu gençliği, İstiklal Harbimizde müstevlilere Anadolu'yu dar ederken gördük. Biz bu gençliği, 28 Şubat'ın karanlık günlerinde üniversite kapılarında baskıya direnirken gördük. Biz bu gençliği, 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçakların ölüm kusan silahlarına göğüslerini siper ederken gördük. Biz bu gençliği, asrın felaketi, 6 Şubat depremlerinin hemen sonrasında, afetzedelerimizin imdadına koşarken gördük. Biz bu gençliği, TEKNOFEST'te ülkemizin tam bağımsızlık ülküsüne omuz verirken gördük. Biz bu gençliği, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde sahada kapı kapı dolaşırken, seçim günü de sandıklara sahip çıkarken gördük. Sağına soluna bakmadan, fert fert 'ben varım' diyen bu gençliği şimdi de Türkiye Yüzyılı'nın inşasında görüyoruz. Üstadın, yetişmesi için ömrünü adadığı bu gençlik, Allah'ın izniyle, emaneti bizden alacak, davamızı daha da yücelterek kendinden sonrakilere alnının akıyla devredecektir." değerlendirmesini yaptı.
Necip Fazıl Kısakürek’in sancağını açtığı Büyük Doğu davası demek, İslam milleti, gönül coğrafyası, büyük devlet ve İslam medeniyetini dert edinmek demektir. Osmanlı devletinin tarih sahnesinden çekilişinden sonra sahipsiz kalan ve perişan olan İslam milletini ayağa kaldırma, kendi yolunu yürür hale getirme, tuttuğunu koparır ve sözünü dinletir büyük devlet teşkilatına kavuşturma davasıdır o..1940’lı yıllardan itibaren 40 yıl bu ülkenin çocukları, okulda öğrenemediği tarihi gerçekleri Büyük Doğu’dan öğrendi.. Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş, Büyük Doğu’da yetişti. Anadolu’nun ilim irfana talip çocukları, Akıncı gençlik de Ülkücü gençlik de Büyük Doğu’da yetişti.
Bu yüzdendir ki gençlik yıllarında üstad Necip Fazıl Kısakürek ile tanışma, doyumsuz sohbetlerine katılma şerefine nail olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya görüşümüzün şekillenmesinde üstadın şiirlerinin, eserlerinin ve konferanslarının çok büyük etkisi oldu. Ülkemize siyaset yoluyla hizmet etme davamızda da aynı şekilde üstadın hayatı bizlere hep yol gösterdi. Bir davaya sahip olmanın, medeniyet değerlerimize mensubiyetin bilincini biz ondan öğrendik. Sinesinden çıktığımız milletimizi karşılıksız sevmeyi biz ondan öğrendik. Anadolu büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyma gücünü biz ondan öğrendik. Zalimlere karşı dik durmayı, hakka haykırmayı, adaletin temsilcisi olmayı biz ondan öğrendik. Ayrım yapmadan mazlumların elinden tutmayı, ezilenlerin dostu olmayı biz ondan, onun eserlerinden öğrendik. Üstadın Türkiye sevdasını, büyük ve güçlü Türkiye idealini siyasetimizin merkezine biz onun tavsiyeleriyle yerleştirdik" diye konuştu.
Üstat Necip Fazıl’ın yücelttiklerini her zaman baş tacı ettiklerine, onun reddettiklerini ise ellerinin tersiyle ittiklerine değinen Başkan Erdoğan, Ayasofya’yı açarak üstadın ruhunu şad ettiklerini söyledi: "Üstadın Necip Fazıl, CHP ideolojisini milletin ruh kökünü kurutmayı amaçlayan marazi bir yapı olarak görmüştü. Biz de mücadelemizin odak noktasına CHP zihniyetini koyduk. Tüm siyasi hayatımız boyunca CHP ideolojisinin millet varlığımızda açtığı tahribatın izlerini silmek için çalıştık. Tek parti faşizmi tarafından ülkemize giydirilen deli gömleğini parçalamak için çetin bir mücadele yürüttük. Hamdolsun, bu mücadelemizde çok büyük mesafeler katettik. Türkiye'yi demokrasiden hak ve özgürlüklere, savunmadan diplomasiye kadar her alanda tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık. Eğer bir Ayasofya davamız varsa Ayasofya davamızı biz yine Üstat Necip Fazıl'dan öğrendik. Sultanahmet Meydanı'nda 'Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak' derken üstat, işte bu manayı, bu ruhu, bu heyecanı ondan yakaladık ve Ayasofya'yı da Allah'ın izniyle açtık." dedi.
Necip Fazıl Kısakürek'in surda bir gedik açtığını ve rüzgarlara meydan okuyup "Artık ne yandan esersen es" dediğini hatırlatan Başkan Erdoğan, "Üstadın Rabbine her elini açtığında zincirlerinin kırılması için dua ettiği Ayasofya'yı 86 yıl sonra Ezan-ı Muhammedilerle buluşturduk. Rabbime Türkiye'nin bağımsızlığının sembolü olan Ayasofya'yı tekrar asli kimliğine kavuşturmayı nasip ettiği için hamdediyorum. Bu mübarek mabedin kubbelerinden Kur'an sesleri, ezan sesleri eksik olmasın diyorum" diye niyazda bulundu.
Konuşmanın ardından, Necip Fazıl Kısakürek'ün İstanbul Ankara treniyle yolculukta kendi el yazısıyla kaleme aldığı "Sakarya Türküsü" şiirinin orijinal nüshası, Kısakürek ailesi tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edildi. Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi Galeri'deki "Bir Şiir Bir Hayat/Sakarya Türküsü" Dijital Sergisi'ni gezdi. Programa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı (NFKKAV) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyma Kısakürek Sönmezocak ile edebiyat, kültür ve sanat dünyasından birçok kişi katıldı. Müzisyen ve AK Parti İstanbul Milletvekili Yücel Arzen, orkestra eşliğinde Kısakürek'in eserlerinden "Canım İstanbul", "Mansur", "Sakarya Türküsü", "Şarkımız Bizim" ve "Utansın" şiirleri için hazırlanan besteleri seslendirdi. Etkinlikte ayrıca "Üstad Necip Fazıl Belge Film" gösterimi yapıldı. Daha sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından "Bir Adam Yaratmak" oyunu sahnelendi.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol