Başşehir İstanbul’un kurtuluş bayramını kutlamak..

  • GİRİŞ05.10.2023 12:48
  • GÜNCELLEME07.10.2023 08:56

Toplumların bayram kutlamalarını gelenek haline getirmeleri ortak duygu ve düşüncelerinin bir yansımasıdır. Bir anlam dünyası olan kültürü kurup yaşatırken her toplum bayramlardan yararlanır. Çünkü tarih bilincini geliştirme ve milli kültürü gelecek nesillere aktarmaya bayramların katkısı inkar edilemez.

Rahmetli üstadımız Necip Fazıl Kısakürek, tarih bilinci olan kuşakla olmayan arasındaki farkı çok güzel tanımlar: “Gitti, su yollarını kıvrım kıvrım bilenler  / Bir ot yığını kaldı; kökünden kesilenler…” 

Milli ruhun saf tezahürü kabul edebileceğimiz iki bayram vardır: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı.. Bu bayramlara zamanla bazı tarihi olayları kutlamalar da eklenmiştir. Bu bağlamda Cumhuriyet döneminde kutlanan bayramlara birçok yeni resmi ve milli bayram da eklenmiştir. Söz konusu bayramlardan biri de mahalli kurtuluş günlerinde yapılan “Kurtuluş Bayramı” etkinlikleridir.

Türkiye’de mahalli kurtuluş günlerinin “Kurtuluş Bayramı” olarak kutlanması gerek Birinci Dünya Savaşı sırasında gerekse Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ve sonrasında işgal edilen Türk topraklarının işgalden kurtarılması ile ortaya çıkmıştır, denilebilir. Bu günkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer alan bazı şehirler Birinci Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri’nin işgali altına düşmüş, diğer bazı şehirler de Mondros Mütarekesi’nin imzalanması üzerine mütareke hükümlerine dayanılarak İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiştir. Bu şehirlerin bir kısmı Milli Mücadele Dönemi öncesinde olmakla birlikte büyük çoğunluğu Milli Mücadele sürecinde işgalden kurtulmuştur. Düşman işgalinden kurtulan şehirlerin kurtuluş yıl dönümleri her sene birer bayram havası içerisinde çeşitli etkinliklerle kutlanmıştır. Halen günümüzde de kutlanılmaktadırlar. Bu yüzden mahalli kurtuluş günleri, milli ve resmi bayramlar, Atatürk günleri ve tarihi günler arasında da yer almıştır.

Milli bayramlar ve mahalli kurtuluş günlerinin amacına uygun, coşkulu, birlik ve beraberlik içerisinde kutlanması ortak ve uzun bir geçmişi paylaşan milletimizin gelecekteki var olma mücadelesi açısından da önem arz etmektedir. Mahalli kurtuluş günlerinin bayram havası içerisinde kutlanması milli devlet inşası açısından da oldukça önemlidir. Bu günler sosyal anlamda Türk halkının özgürlüğün değerini anlamasını sağlayacak ve millet olma bilincini pekiştirecektir.

Ben bu yazıda önce İstanbul’da Kurtuluş Bayramı kutlamalarının başlayışını kısaca anlatacağım, sonra da İstanbul’un Kurtuluş Bayramı’na ilişkin birkaç hususa değinmek ve birkaç soru sormak istiyorum...

İSTANBUL’DA KURTULUŞ BAYRAMI KUTLAMALARI

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkıp 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzalamasından sonra İstanbul, İtilaf Devletleri tarafından 13 Ekim 1918’de fiilen, 16 Mart 1920’de resmen işgal edildi. İtilaf Devletleri, İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD’den oluşuyordu.

İstanbul’u işgal eden İtilaf Devletleri, Millî Mücadele’nin başarıya ulaşması ve Lozan Barış Antlaşması’nın 24 Temmuz 1923’te imzalanıp, 23 Ağustos’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanması üzerine şehri boşaltmaya başladı.

Altı haftalık süre içerisinde şehri boşaltan İtilaf Devletlerinin son birlikleri 2 Ekim 1923’te İstanbul’dan ayrıldı ve 6 Ekim 1923’te de Türk birlikleri İstanbul’a girdi. Böylece bu tarihten sonra 6 Ekim, İstanbul’un Kurtuluş Bayramı günü olarak kabul edildi.

Kurtuluş Bayramı’nın ilk yıldönümü kutlamaları da 6 Ekim 1924’te yapıldı. 6 Ekim 1924’te İstanbul’un “Kurtuluş Bayramı” kutlanırken etkinlikleri iki gün devam etti. Önceden yapılan programlar ve hazırlıklar çerçevesinde 5 Ekim’de, bir yıl evvel Türk ordusunun İstanbul önlerine geldiği günün anısına Kadıköy ve Üsküdar halkının isteğine binaen Göztepe’de bir merasim düzenlendi. 6 Ekim tarihinde de Sultan Ahmet Meydanı ve Taksim’de Kurtuluş Bayramı için merasim yapıldı.

Gerek 5 Ekim’de gerekse 6 Ekim’de yapılan kutlamalara bütün İstanbul halkı, mektep talebeleri, cemiyetler yoğun ilgi gösterdi. Kutlamalar heyecanlı ve coşkulu anlara sahne oldu. Her iki günde de askeri birlikler tarafından gündüz resmigeçitler yapıldı, gece fener alayları düzenlendi. Kurtuluş Bayramı’nın önemi ve anlamı hakkında konuşmalar yapıldı.

TAŞLARI YERİNE KOYMAK

İstanbul’un kurtuluş günlerinin bayram havası içerisinde kutlanması milli devlet ve medeniyet inşası açısından da oldukça önemlidir.

İstanbul’un Kurtuluş Bayramı, milletimize tarihi anlamda düşmanlarını hatırlatacak, sosyal anlamda da özgürlüğün değerini anlamasını sağlayacak ve millet olma bilincini pekiştirecektir.

İstanbul’un Kurtuluş Bayramı kutlanırken, taşları yerine doğru koymak gerekir; ilk adım, düşmanların net bir şekilde ortaya konulmasıdır. İtilaf Devletleri denilip geçiliyor. İtilaf Devletleri, Batılı ülkelerden İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD’den oluşuyordu. İngiltere, Fransa ve ABD bugün BM Güvenlik Kurulu’nda bulunuyor. Rusya’yla da Birinci Dünya Savaşı’nda doğu cephesinde savaşmıştık.

21. yüzyılın ilk çeyreğinin tamamlanmak üzere olduğu günümüzde, ABD İngiltere ve Fransa’nın İslam ülkelerine dönük politikaları ortadadır. Afrika hala bu devletlerin işgalleri altındadır. Küreselleşme adı altında Asya’yı da sömürgeleştirmek istemektedirler. Küreselleşmenin resmi ideolojisi İslamofobidir. ABD’nin İsrail ile Filistini dolaylı işgali, Afganistan, Irak ve Suriye’yi doğrudan işgali, İslamofobi ideolojisinin uygulamalarıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda ‘Dünya 5’ten büyüktür!’ derken, aslında küreselleşmeye, dolayısıyla İslamofobiye itiraz etmekte ve kavga daha bitmedi, demektedir.

Birinci Dünya Savaşı’nın ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin yüzüncü yılına tanıklık ediyoruz. Ne var ki yüzüncü yıl kutlamaları sönük geçiyor. Üzerine seçimin gölgesi düştüğünden olabilir.. Kimse yakın tarih tartışmasına girmek istemiyor. İnkar edilemez tarihi gerçekleri ortaya çıkarmak adına birkaç soru sormak istiyorum: Milli Mücadele, Osmanlı Devleti’nin Başşehri İstanbul’u ve Halife’yi kurtarmak için yapılmadı mı? Milli Mücadele iki zaferle, Sakarya Zaferi, Dumlupınar Zaferi’yle sonuçlandığı halde neden Lozan’da yenilmiş devlet muamelesine maruz kaldı.k? Lozan bu ülkede ihtlal mi yaptı, rejim mi değiştirdi? Ankara’daki Milli Mücadele kadrolarını iktidara taşıyarak Osmanlı’yı tarih sahnesinden kaldırmadı mı? Bu milletimizin elinden zaferlerini çalıp medeniyet değişimine maruz bırak değil mi?

İşgalci İngiltere, Fransa ve İtalya çekilirken İstanbul’u başşehir olmaktan çıkarıp Osmanlı’yı tarih sahnesinden kaldırınca, bir anlamda işgalin  amacını gerçekleştirmiş olmuyor mu? Milli Mücadele’nin sonundaki zaferlerden söz etmek Batı’yı kovmak anlamına mı geliyor? Ankara başkent yapılırken İstanbul kurtuldu mu? Yunanı denize dökmek emperyalizmi denize dökmek anlamına geliyor mu?

Tanzimat’tan sonra Osmanlı başkenti İstanbul’da gayrimüslimlerden ve kozmopolitlerden bir Batıcı sınıf oluşturup devletin başına geçirmek; İttihat Terakki Cemiyeti’ni Cumhuriyet Halk Cemiyeti yapmak, Osmanlı’yı bir modern ulus devlet olarak Cumhuriyet haline getirmek emperyalist işgalci devletlerin aşama aşama sürdürdüğü bir politika değil mi? Bu bağlamda başkenti Ankara’ya taşımak  İstanbul’un kurtuluşu olur mu? Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkedeki sağcısı ve solcusuyla bütün siyasi hareketler tam bağımsızlık idealini dillendirmiyor mu? 

Başkent statüsü elinden alınan İstanbul, sosyolojik, ekonomik ve politik olarak Batı işgalinden kurtuldu mu? Bu ülkede kendini Beyaz Türk olarak tanımlayan, milletimizi zenci köleler gören Batıcı seçkin azınlık, yaptığı 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarıyla Ankara’yı başkent ilan ederken, Ayasofya’yı müze haline getirirken ifade ettiğinden farklı bir şey mi söylüyor? Yeni Anayasa yapmak ve başkenti İstanbul ilan etmek ne anlama gelir? İşgal vesayet rejimiyle sürüyorsa İstanbul’un kurtuluşunu kutlamak nedir?

Yorumlar2

  • Bayram 1 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine yuregine sağlık sayın Mustafa bey.
    Cevapla
  • Sinan 1 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık Mustafa hocam...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat