Türkiye Filistin’e asker gönderecek

  • GİRİŞ24.10.2023 11:37
  • GÜNCELLEME25.10.2023 08:12

Hatırlamak, insanın kendini geçmişte kaybetmeme çabası olduğu kadar gelecekte de var olma mücadelesidir. Hatırlamak, insanın aklını başına getiriyor, düşüncesine rehberlik ediyor.

Benim uzak hatıralarım, yakın tarihte Cumhuriyet döneminin 1960 öncesi ve Osmanlı dönemi.. Abdülhamit’in yaptırdığı Hicaz Demiryolu’nun Adana İstasyonunda, Demirküprüye bakarak büyüyen bir çocuktum. Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın Adana ziyaretlerini anlatırdı büyüklerimiz. Orta uzaklıktaki hatıralarım, çift kutuplu dünyada, gençlik olaylarının yükselişte olduğu, sağ sol çatışmalarıyla anılan yıllara, 1960 - 1980 dönemine aittir. 1980 sonrası dönemi de yakın hatıralar olarak niteleyebilirim.

Hafızamı yoklayınca, Filistin meselesi çerçevesinde ilginç olayları yeniden yaşadım. Gençken ‘Kan kan kan! Kıbrıs, Kudüs, Türkistan!’ diye slogan attığımı hatırlıyorum. Kıbrıs, İngiliz mezalimi demekti ve kan gölüydü. Kudüs, Amerika mezalimiyle kan gölüydü. Türkistan kan gölüydü, üstelik ikiye bölünmüştü; Batı Türkistan, Rus esaretindeydi ve kan gölüydü, Doğu Türkistan da Çin mezalimiyle kan gölüydü..

SAĞ SOL ÇATIŞMASI ABD İNGİLTERE  REKABETİYDİ

NATO üyesi olmuş Türkiye’de 27 Mayıs 1960 darbesini yapan Kemalistler, Rusya’yla köprüleri tamamen atmamak için sol hareketleri kurup önünü açtı.

Solcu gençler, Kıbrıs ve Kudüs ile ilgilenmedi; daha sonra PKK olacak sol eylemciler, Yaser Arafat’ın başkanlık ettiği Filistin’de askeri eğitim aldılar.

Bunda şaşılacak bir şey yoktu. Çünkü Mahir Kaynak’a göre Türk solunu İngilizler kurmuştu, terörle ülkeyi kan gölüne döndüren sağ sol çatışması, ABD – İngiltere rekabetiydi. Rusçu ve Çinci olmuş sol hareketler de Türkistan’a ilgisizdi.

12 Eylül 1980’nde darbe yapan cunta ve başı Kenan Evren, İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan edişini protesto etmek için 6 Eylül 1980’de düzenlenen Konya Mitingi’ni darbe gerekçeleri arasında saydı. Oysa İslamcı gençlik, terör olaylarının dışında kalmış, kullanamadıkları bir kesimdi. Kenan Evren’in Konya Mitingi’ni ‘bardağı taşıran son damla’ olarak nitelemesi, 12 Eylül’ün arkasında ABD olduğuna işaret ediyordu.

Kısacası İran’da İngilizler darbe yaptı, Türkiye’de Amerikalılar! Adeta İslam coğrafyasında köşe kapmaca oynamaktadırlar.   

1997’DE TÜRKİYE FİLİSTİN’E ASKER GÖNDERDİ

Osmanlı İmparatorluğu döneminde 450 sene boyunca yönettiğimiz Filistin topraklarına Türk ordusu 1997 yılında “gözlemci” statüsüyle geri döndü. Türkiye’nin Filistin’e asker gönderme süreci şöyle işledi:

1994-1996 arasındaki İsrail’in saldırıları sonrasında başlayan gerginlik, 21 Ocak 1997’de imzalanan El-Halil (Hebron) Sözleşmesi ile son buldu. El Halil’in Filistin’e devredilmesi kararlaştırıldı. Sözleşmede, İsrail’i Başbakan Binyamin Netanyahu temsil ederken Filistin’i Yaser Arafat temsil etti.

Batı Şeria’nın Kudüs’ten sonraki en önemli şehri olan El Halil’in statüsünün korunması için, 30 Ocak 1997 tarihinde Oslo’da imzalanan anlaşma ile uluslararası gözlemcilik görevi gücü oluşturuldu. Bu görevi Türkiye, Danimarka, İtalya, İsveç, İsviçre ve Norveç üstlendi. Anlaşma, imzalandıktan 5 gün sonra; 4 Şubat 1997’de Bakanlar Kurulu kararı ile onandı. 21 gün sonra 20 Şubat 1997’de TBMM’den tezkere çıktı.

20 Şubat 1997’de dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, TBMM’den Batı Şeria’daki El Halil’e geçici gözlem gücü statüsünde asker gönderme kararı çıkması için tezkere gönderdi. Tezkere, o dönem Meclis’te temsil edilen 5 siyasi parti Refah Partisi (RP), Doğru Yol Partisi (DYP), Anavatan Partisi (ANAP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) desteği ile kabul edildi. TBMM’de alınan kararla Türk askeri gözlemci statüsüyle geçici süreliğine (3 ay) Filistin’in El Halil kentine gönderildi.

Türkiye’nin Filistin’e asker göndermesi, 28 Şubat 1997 askeri darbesini tetikledi. Askeri darbeler, gerçekte hep Müslümanlara karşı yapılmaktadır. Çünkü İslam, Türkiye’nin tarihe mal olmuş tezidir. İslam medeniyet tarihine bakınca; 1) İran, Horasan, Türkistan ve Mâverâünnehir Bölgesi; 2) Hint Alt Kıtası; 3) Anadolu ve Balkanlar olmak üzere üç ekolün kurucusu olduğu görülecektir.

TÜRKİYE FİLİSTİNDE GARANTÖR ÜLKE OLMALI

Coğrafya kaderdir, derler. Türkiye’nin konjonktür ve tarihinden dolayı yüklenmek zorunda olduğu görevleri vardır. Bu görevlerinden biri de garantör ülke olmaktır. Günümüzde Türkiye üç bölgede garantör ülke; 1) Rusya ile problemli olan Gürcistan’ın Acaristan bölgesinde; 2) Kıbrıs’ta ve 3) Nahcivan’da garantör ülke olarak görev yapıyor.

Türkiye, Kıbrıs’ta zulmü bitirip adaya güven sağlayan ülkeler arasında yer aldı. 1959 yılında Zürih'te imzalanan Garanti Anlaşması'nın 2. maddesine göre Türkiye İngiltere ve Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, güvenliğini ve anayasanın temel maddeleri ile oluşan durumu tanıyıp ve garanti ediyor. Türkiye'nin garantör olduğu yerlerden biri de Nahçıvan. 16 Mart 1921 tarihinde Moskova Anlaşması’nın imzalanması ile Türkiye, Nahçıvan’ın garantör ülkelerinden biri oldu. Türkiye’nin kuzeydoğusunda Artvin ve Ardahan şehirleri sınırında yer alan Acaristan veya Acara Özerk Cumhuriyeti, Türkiye’nin garantörü olduğu yerler arasında sayılıyor.

Gazze’de terör estiren İsrail’e karşı Birleşmiş Milletler (BM) hala ateşkes kararı alamadı; oturmuş İsrail soykırımını seyrediyor. Akan kanın durması için Türkiye canhıraş diplomasi mekiği dokuyor. Allah razı olsun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan nezdinde, yüksek düzeyli görüşmeler gerçekleştiriyor. Filistin İsrail savaşında iki tarafla da temas haline olan Türkiye, ateşkes ilan edilmesi konusunda çabaları ve problemin çözümüne ilişkin “garantör ülkeler” formülü dünyada geniş yankı uyandırıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 3 aşamalı önerisi garantör ülkeler formülünü netleştirdi: 1) Kıbrıs’ta olduğu gibi Filistin’de de Türkiye’nin öncülüğünde mutabakat imzalanmalı.. 2) Ankara garantör ülkeler arasında yer almalı. 3) Türk askeri bölgede barış gücü olarak konuşlandırılmalı.. 

Başkan Erdoğan, “Arabuluculuk ve adaletli hakemlik dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” diyerek “garantör ülkeler” formülünü uluslararası kamuoyuna taşıdı. Bakan Fidan, Kahire’de düzenlenen toplantıda Filistin-İsrail meselesinde yeni bir garanti mekanizması getirilmesini tartışmaya açarak, Türkiye’nin her türlü kolaylaştırıcı ve insani rolü oynama konusunda hazır olduğunu belirtti.

BM Güvenlik kurulundaki devletler, ABD, İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa küreselleşme olarak adlandırdıkları mahut rekabetleri gereği direniyorlar, ağır davranıyorlar. Türkiye, ABD ile İngiltere arasındaki dengeyi kullanarak yol almaya çalışıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı  ile Rusya ve Çin’in desteği, Türkiye’nin “garantör ülkeler” teklifini ciddileştiriyor; dünya kamuoyunda yankılanmasına yol açıyor.

TÜRKİYE FİLİSTİN’E ASKER GÖNDERECEKTİR..

Türkiye, Gazze’de akan kanı durdurmak için bölge ülkelerinin barışın garantörü olması teklifini gündeme getirmekle kalmadı, planlamasını da yaptı. Plana göre; 1) önce  Filistin ve İsrail için garantör ülkelerin belirlenmesi; 2) İki tarafın taleplerinde uzlaşma sağlanması; 3) mutabakat imzalanması öngörülüyor. Türkiye’nin teklifine göre, garantör ülkeler mutabakatın hayata geçirilmesi ve şartların yerine getirilmesi için denetleyici rol üstlenecek.

Türkiye’nin garantörlük formülüne ilk olumlu cevap Rusya’dan geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, “Bu teklif, Türkiye'nin dengeyi sağlama arzusundan kaynaklanıyor. İşbirliği yapmaya hazırız.” sözleriyle teklife destek verdi. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, “Türkiye arabuluculuk göreviyle gerilimi azaltabilir.” dedi. Pakistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mümtaz Zehra Beluc, Filistin-İsrail meselesinde ateşkes sağlanması için bütün girişimleri desteklediklerini açıkladı.

7 Ekim Aksa Tufanı savaşı sonrasında, siyonist işgalci İsrail’in soykırımını durdurmak ve Filistin halkını korumak için garantör ülkeler arasında Türkiye de yer alacaktır.

Türkiye, “garantör ülkeler” formülünün işlemesi için bütün gücüyle çalışıyor. “Garantör ülkeler” belli olunca, Filistin’e bir barış gücü konuşlandırılacaktır. İnşallah o aşamada Türkiye Filistin’e asker de gönderecektir..

Türkiye Yüzyılında Filistin, özgürlüğüne kavuşacaktır. Kurulan yeni dünyada, Filistinliler devlet olarak yerini alacaktır inşallah.

Yorumlar4

  • Mehmet çakmak 2 ay önce Şikayet Et
    Benide gonderim adım mehmet çakmak gaziantep dogumluyum beni de gonderin bebeklere cocukara kurşun sikiyorlar
    Cevapla
  • Melike 8 ay önce Şikayet Et
    Amin, insaallah. Kaleminize yüreğinize sağlık.
    Cevapla
  • Şüheda 9 ay önce Şikayet Et
    Amin, inşallah
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Bestami Yazgan 9 ay önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık kardeşim
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat