Türkiye Yüzyılı ve barış diplomasi

  • GİRİŞ17.05.2025 13:17
  • GÜNCELLEME17.05.2025 13:17

Diplomasi, ülkeler arasındaki problemlere çözüm bulmak için yürütülen müzakere sanatıdır; sözkonusu müzakerede baş vurulan araçlar ve yöntemler de bir bütün olarak diplomasi kavramı içinde yer almaktadır.. Kısaca diplomasi, bir devletin başka bir devletle  ya da uluslararası örgütle elçilik heyetleri üzerinden kurduğu ilişkileri içermektedir.

Diplomasinin günümüz dünyasında aldığı biçimler, zamanın teknolojisi ve ruhuna göre çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir.. Bu yazıda, ülkemizin ilan ettiği Türkiye Yüzyılı’nda diplomasiye, apısına ve tarihi rolüne ilişkin birkaç tespitimi paylaşacağım.

Diplomasinin öncelikle iktidarın yapısı ve kullanımıyla yakından ilişkili oluşuna dikkat çekmek istiyorum.. Uluslararası ilişkiler literatüründe “iktidar” kavramı, en geniş anlamıyla “bir aktörün diğerine normalde yapmayacakları bir eylemi yaptırma kapasitesi” olarak tanımlanmaktadır. İktidar başkalarının “istek ve davranışlarını etkileme gücü” ise diplomasi de “o gücü kullanma zanaatıdır” diyebiliriz.

Dikkat çekmek istediğim ikinci nokta ise kaynağını iktidardan alan diplomasiyi sert ve yumuşak güç olarak ikiye ayırma yaklaşımıdır.  Uluslararası ilişkiler uzmanları, genelde Sert Güç (Hard Power) olarak kavramlaştırdıkları diplomasiyi, askeri ve ekonomik kapasite gibi somut bir güç uygulanmasına dayandırmaktadır. Yumuşak Güç (Soft Power) ise kültürel zenginlik, özgürlükçü siyasi rejim gibi unsurlar içeren “ikna kabiliyeti”ne dayandırılmaktadır.   

Sert Güce diplomasisi, 19. yüzyılda emperyalist ülkelerin askerî açıdan güçsüz olan ülkelere karşı yürüttüğü ve bugün artık yaygın olmasa da dünya güçlerinin zaman zaman kullandıkları bir diplomasi biçimidir. Sert Güç Diplomasisi ya da kısaca güç diplomasisi, topyekûn savaş yanı sıra boykot, abluka, ambargo, savaş tehdidi, nükleer tehdit, soğuk savaş ve vekâlet savaşı gibi biçimlere de bürünmektedir.

Sert Güc’e dayalı diplomasinin diğer bir ayağı ekonomik olup ülkeler arası ticaret veya karşılıklı iş birliği gibi iktisadî alanlarda ortaya çıkmaktadır. Küresel sistemin önemli bir kuruluşu olan Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar bu konuda, yani uluslararası ilişkilerde başvurulan bir yöntem olarak diplomaside önemli rol oynamaktadırlar. Ekonomik diplomasi, bir siyasi amaca dayanarak ekonomik değerlerin araçsallaştırıldığı diplomasidir.

Uluslararası ilişkiler literatüründe altı sıklıkla çizildiği üzere “her ekonomik iktidar” her zaman “askerî gücün bir parçası” olmakla birlikte “ekonomik diplomasi” ve “güç diplomasisi” genelde birlikte yürütülmektedir. Sert Güce dayalı diplomasi, Siyonist terör örgütü İsrail’in Filistin ve Gazze’deki uygulamalarında süreklilik ve derinlik kazanmıştır. Dünya üniversiteleri bir gün İsrail’in Filistin ve Gazze’deki sert güç diplomasisi uygulamalarını ayrıntılı bir şekilde çalışacaktır.

Yumuşak Güç (Soft Power) çıkarları çatışan devletlerin birbirlerini askerî, siyasi veya ekonomik müdahale yollarıyla değil “diplomasi ve ikna” yöntemleriyle etkilemeye çalışmasıdır.  

Bu bağlamda 20. yüzyılda önem kazanan “Kamuoyu Diplomasisi” ya da 21. yüzyılda ortaya çıkan “Dijital Diplomasi”den bahsetmek gerekmektedir. Basılı medya, sosyal medya ya da lobicilik gibi faaliyetleri merkezine alan kamuoyu diplomasisi bugün devlet başkanlarının dahi etkin biçimde kullandığı iletişim teknolojilerine önem veren bir yapıya doğru evrilmektedir.

Ancak sözkonusu kamuoyu diplomasisinin gelişmesi durumu, elbette konvansiyonel metotların öneminin azaldığı anlamına da gelmemektedir. Kırım Harbi (1854-1856) ile diplomasi alanında telgraf teknolojisinin girmesinin ardından yeni teknolojiler daima diplomasinin bir parçası olmuştur. Soğuk savaş ortamında gelişen telefon diplomasisi, özellikle ABD ve SSCB devlet başkanları arasında 1963’te kurulan ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı zamanında da kullanılan kırmızı telefon bugün özellikle uluslararası kamuoyunun etkilenmek istendiği durumlarda yerini internete ve sosyal medya uygulamalarına bırakmıştır.

Ülkemiz, Türkiye Yüzyılı’nı açtığını dünyaya ilan ederken; hem sert güç diplomasilerini hem de yumuşak güç diplomasilerini başarıyla kullandığını ifade etmek isterim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri (ABD)  Başkanı Donald Trump’ın yürüttüğü diplomasiyi burada anmak zorundayız.. Çünkü Trump konuşmasında Katar ve Suudi Arabistan liderlerinin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki taleplerini dile getirerek Türkiye’nin rolüne de dikkati çekti.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın görüşmesi birçok açıdan tarihi bir gelişme oldu. Görüşme öncesinde Trump’ın Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırdığını ilan etmesi de yeni Şam yönetimi için büyük bir zafer olarak kayda geçti. Dolayısıyla ekonomik sonuçları kadar siyasi etkileri de olacak bu kararın Şam ve müttefik ülkeler için büyük bir zafer olduğu söylenebilir. İstanbul’da gerçekleşen Türkiye, Rusya, Ukrayna görüşmeleri, yine İran Avrupa Ülkeleri Nüklüer Anlaşma Görüşmeleri diplomatik başarılar olarak tarihe geçti.. Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Türkiye-ABD-Ukrayna ve Türkiye-Rusya-Ukrayna üçlü toplantıları sona erdi. Müzakerelerde esir takası konusunda anlaşmaya varıldığı bildirildi.

Üçüncü olarak kültürel diplomasiyi de yumuşak güç diplomasileri bağlamında değerlendirmek mümkündür. Bu diplomasi yöntemi, eğitim, staj, dil öğrenme imkânları üzerinden eğitim, bilim ve sanatın olanaklarını kullanarak bir ülkenin imajını ve diplomatik propagandasını yerleştirmeye katkı sunmaktadır.

Türkiye’nin üniversitelerinde on binlerce yabancı ülkenin gençlerine eğitim hizmeti vermesi de yumuşak güç diplomasileri bağlamında ele alınmaktadır. Nitekim Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Suriye'nin yeniden inşasında ihtiyaç duyulan insan kaynağını yetiştirmek için "Türkiye-Suriye Üniversitesi" kurulacağını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kollarınca düzenlenen "GENÇFEST: Bir Gençlik Festivali" programında yaptığı konuşmada, "İnsani diplomasinin sancaktarlığını bugün Türkiye yapıyor. Barış diplomasisinin öncülüğünü dünyada bugün Türkiye üstleniyor." dedi.

Türkiye Yüzyılı’nın ruhunun barış olduğunu ortaya koyan adımlar bunlar.. Türk Barışı’na doğru adım adım ilerleniyor diyebiliriz..

 

Mustafa Yürekli / Haber7

Yorumlar1

  • BURHANEDDİNRABBANİ 7 saat önce Şikayet Et
    Eyyy kötü tutkularını atmış RUHUNU faziletlerle donatmış en GÜZEL İNSAN ALLAH CC.senden sende ALLAH CC.DAN hoşnut ve RAZI olarak ALLAH CC.dön,HOŞNUT ve RAZI olduğu HAS kulları arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE(CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz,KUTSAL DEĞERLERİNİ,AZİZ MİLLETİNİ HER ŞEYİN ÜZERİNDE SEVEN AZİZ VATAN ve MİLLETİNİN HAS evladı AĞABEYİM.SELAM VE DUALARIMLA ALLAH A EMANET OLUNUZ
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat